Korkut AKIN yazdı: Bir yılı aşkın süredir okula gitmeyen, uzaktan eğitimle dersleri takip edemeyen gençlerin iki öğrenim yılı boşa geçti. Yaşını başını almış iktidar sahipleri için iki yılın bir önemi olmayabilir, ama 10-15 yaşındaki biri için iki yıl, yaşamının yüzde 20-30’u neredeyse.
Sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel sorunlarla boğuşuyoruz bu pandemi sürecinde. Nereyi tutsanız, neresinden tutsanız dökülüyor. Yönetenin yönetemediği bu koşullarda yönetilenin yönetilmek istemediğini dile getirmemesi nedeniyle sadece gündeme çıkan sorunlar konuşuluyor. Çözüm aranmadığı kesin. Kimsenin öyle bir derdi yok. Yerine bunalım var.
En büyük bunalımı (tabii, neresi acıyorsa canınız oradadır ama) gençler yaşıyor. AKP iktidarları yıllardır neredeyse her yıla bir değişik sistemle başladı ama bir türlü dikiş tutturamadı. 4+4+4 sistemi, lise ve üniversite sınavları, en yetkili ağızlar tarafından okulların nitelikli/niteliksiz ayrımı, eğitim kalitesinin düşük bile değil çukurda olduğunun zımni kabulü, üniversite mezunlarının bile işsizlik girdabında boğulmaları ve daha nice sorun. Kadın cinayetleri sürüyor, çocuk gelinlerin artması için iktidar bastırıyor; siyasi muhalefet güçsüz. Sosyal muhalefet sesini çıkarıyorsa da -en son çıkan polisin görüntülenmemesi kararnamesiyle- kolay sönümleniyor. İktidar, son Anayasa değişikliğiyle eline geçirdiği imkanları sonuna kadar kullanıp bir genelge veya kararname ile halkı sindirmeyi başarıyor.
Düzelmez mi?
Düzelir tabii. Yerinden katılımcı demokrasiyle, temel gelir güvencesiyle, kuvvetler ayrılığını da gözeten parlamenter sistemle, adil ve eşitlikçi bir yaklaşımla ancak. Zor değil, iktidara gelirken ileri sürdükleri 3 Y (yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar) ile mücadele edilerek çözümlenebilir tüm sorunlar. Tabii ki, bıçakla kesilir gibi olmayacaktır, ama elle tutulur oranda sorunların çözüme kavuştuğu görülebilir.
Ergenlik…
Bir yılı aşkın süredir okula gitmeyen, uzaktan eğitimle dersleri takip edemeyen gençlerin iki öğrenim yılı boşa geçti. Yaşını başını almış iktidar sahipleri için iki yılın bir önemi olmayabilir, ama 10-15 yaşındaki biri için iki yıl, yaşamının yüzde 20-30’u neredeyse. Hem de en önemli, en gerekli süreci…
Talat Parman, “Ergenlik ya da Merhaba Hüzün” adlı kitabında (Yapı Kredi Yayınları, Cotigo dizisi), ergenliğin değişim anlamına geldiğini ve büyümek olduğunu söylüyor. 10-12 yaşlarında başlayan ergenliğin, bizim ülkemizde koşulların da belirlemesini unutmaksızın 16-18 yaşında sona erdiğini belirtiyor. Daha da önemlisi “ikinci doğum” olarak niteliyor bu süreci.
Seçme seçilme hakkı verdiğimiz bu gençlerin sorunlarını hiç umursamayan siyasi iktidar, özellikle pandemiyle birlikte yaşanan bunalım için kılını bile kıpırdatmıyor. Hoş, başka ilgilenen de yok ya… O zaman iş başa düşüyor ve gençlerimizi geleceğe, yaşama hazırlamak biz anne babalara düşüyor.
Değişim kesin
Düşleri, düşünceleri değişen, bedenlerindeki değişimle birlikte ne yapacağını bilemeyen (eğitim sistemimiz bu konuda sokak eğitimini destekliyor) aileler “ayıp, günah” diye bırakın eğitimi bilgi bile vermezken, gençlerimiz kulaktan dolma bilgileri birbirlerine yayarak bir yol bulmaya çalışıyor. İnternet var ya dediğiniz duyar gibiyim, ama gerçekten bir bilgi çöplüğü orası… doğru ile yanlışın karıştığı, yol gösterici bir yönü olmadığı için de bilgiye aç ve açık gençlerin neyi niye ve ne kadar yapacaklarını bilemeyip hata yapma olasılığı yüksek.
Talat Parman, bu gerçekten kolay okunur ve anlaşılır çalışmasına Françoise Sagan ile başlıyor, deyim yerindeyse onunla da bitiriyor. Kitap, çeşitli zamanlarda yayımladığı makalelerin, yaptığı konuşmaların toplamı… “Ergenlik hüzün demektir. Giden ve bir daha geri gelmeyecek olanın (dayanılmaz ve çekici) hüznüdür bu. Giden çocukluktur, çifte cinsellik düşlemidir, anne babayla kurulmuş olan o yoğun bağdır. Gidenin yasını tutmak gerekir.”
Tutun ellerinden
Gençlerin elinden tutmamız gerek. Kimseden bir yardım gel(e)meyecek bu koşullarda. Gençlerimiz evlerde, odalarında kapalı kaldı. Bırakın sosyalleşmeyi temiz hava almaları bile kısıtlandı. Hayata hazırlanmaları aksadı. Bir de ekonomik politik koşulların da bilincindeler, kanmıyorlar artık.
Haydi, tutun ellerinden gençlerin, hiç değilse siz anne babalar, duyarlı insanlar siz tutun. Onların da yaşama heyecanı sönmesin. Aşkla, heyecanla, umutla, sevinçle yaşasınlar.
Ergenlik ya da Merhaba Hüzün
Talat Parman
Cogito dizisi
Yapı Kredi Yayınları
Nisan 2021, 138 s.