Tuncay Yılmaz yazdı: Erdoğan’ın Rus ruleti
“Ayıyı dansa siz kaldırabilirsiniz ama dansın
ne zaman biteceğine ayı karar verir”
Rus Atasözü
Tayyip Erdoğan ve şürekası elde ettikleri imtiyazları, iktidarlarını kaybetmemek, işledikleri suçların hesabını vermekten kaçınmak için her türlü “stratejik pisliğin” dibine batmış durumdalar. Bataklığın yüzeyinde kalmak için debelendikçe de daha fazla pisliğe bulanıyorlar, bulanacaklar.
Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesinin ardından henüz birkaç saat geçmişken yazdığımız gibi, bu hamle asla Pentagon’un onayı olmadan verilebilecek bir karar değildi ve sadece Türkiye-Rusya gerilimi olarak okunamazdı. Nitekim kimi laf kalabalıkları sadeleştirildikten sonra geriye kalan tablo NATO ve Batılı emperyalistlerin Rusya’nın Ortadoğu hamlesini sınırlandırmak üzere Türkiye’yi tetikçi olarak kullandığıdır. Erdoğan ve AKP hükümeti kendi çıkarları uğruna, ülkeyi bölgedeki vesayet savaşının sahası yapmaktan ve bile isteye bu tetikçilik rolünü üstlenmekten geri durmamıştır.
ABD öncülüğündeki emperyalist Batı Bloğu adeta bir taşla iki kuş vurdu. Uçağının düşürülmesiyle hem Rusya’ya Ortadoğu’da bir ayar verilmiş hem de Türkiye’nin dönem dönem dillendirdiği Doğu Blokuyla, Şangay Beşlisi’yle, Rusya ve Çin’le yakınlaşma boş blöfü sonlandırılmış oldu.
Evdeki hesap
Başpehlivan Erdoğan’ın evdeki hesabı bir kez daha çarşıya uymadı. Kendini kurtarmak için yaptığı manevra adeta ayaklarına dolandı. Güreş bilmez yalancı pehlivan gibi kendi oyunuyla rakibinin altına düştü.
Arkasında NATO, ABD ve AB’nin olduğunu hesap eden diktatör özentisi Erdoğan, Rus diktatörü Putin’le “Rus Ruleti” oynamaya kalkıştı. Rus Ruletini biliyorsunuz, bir tür cesaret oyunudur. Tabancanın mermi haznesine tek kurşun koyulur ve taraflar sırayla tetiğe basar. Mermi kime denk gelirse onu devirir. Görünen o ki bu kez ruleti Erdoğan kaybedecek.
Putin, Rus uçağının düşürülmesinden sonra yaptığı ilk açıklamadan itibaren “Bu hamlenin ne için ve kimler tarafından yapıldığını gayet iyi biliyoruz. Bu mesaja rağmen Ortadoğu’daki iddialarımızdan vaz geçmiyoruz. Ve saldırıya maşa olanlardan da ağır hesap soracağız” mesajını verdi ve verdiği mesaja uygun şekilde de davrandı.
Erdoğan ise içeride kuyruğu dik tutmaya çalışıp aslan kesilse de, Rusya’ya “Bir eşeklik yapmak zorunda kaldık. Biz de böyle olsun istemezdik ama şartlar bunu gerektirdi, mazur görün bizi” mesajı verdi.
Putin’in intikamı
Putin başından beri Erdoğan’ın bu kararını bir “ihanet” olarak damgalayıp, arka planda asıl hamlelerini yapmaya devam ederken şovunu “ihanet cezasız kalmaz” konseptiyle gerçekleştirdi.
Elbette Rus dış politikası olup biteni bir “it dalaşı” basitliğinde ele almıyor. Türkiye’ye ve Erdoğan’a vurduğu her darbeyle kendisiyle asıl olarak uğraşanlara ve tetikçilerine mesaj veriyor.
Dünya alemin bildiği “sır”
Rusya’nın dünya kamuoyuna servis ettiği bilgiler kimse için “sır” değildi. Erdoğan’ın IŞİD’le “kirli dansı”, ABD’nin Suriye’de IŞİD’in petrol ticaretini yürüten liderlerinden Ebu Sayyaf’a düzenlediği operasyon sonrası ele geçirdiği belgeleri kamuoyuna sızdırmasıyla herkes tarafından bilinir hale gelmişti. Hatta HDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ve CHP Milletvekili Zeynep Altıok Temmuz ayında verdikleri soru önergesiyle bu belgeleri meclis kamuoyuna taşımışlardı.
Ancak ne zaman ki Rusya Ortadoğu’da daha etkili bir aktör olmaya doğru adım attı; ne zaman ki Batı Bloğu bu hamleye bir sınır çizmek üzere Türkiye’ye Rus uçağını vurdurttu; ve ne zaman ki Erdoğan kendi konumunu güçlendirmek üzere bu kirli oyunun maşası oldu, o zaman Putin Erdoğan’ın ipini çekmek üzere biriktirdiği malzemeleri sergilemeye başladı.
Burada açığa çıkan sadece Erdoğan’ın ve ailesi dahil tüm şürekasının kirli ilişkileri değil, aynı zamanda kapitalist/emperyalist ilişkilerin kirliliğidir. Putin Rus uçağının düşürüldüğü 24 Kasım öncesi de bu ilişkilerini tüm ayrıntılarıyla biliyordu. Ama ona rağmen Türkiye’yle her türlü, ticari, askeri, siyasi ilişkisini derinleştirme uğraşındaydı.
Elbette egemenlerin ülke ve küresel düzeyde kendi aralarındaki çelişkilerden yararlanacağız. Ancak bu “yararlanma” kapitalist/emperyalist odakların ezilen ve emekçilerin önüne bir kurtarıcı gibi sunulması anlamına gelemez. Ne Rusya ve Doğu Bloku, ne ABD, NATO ve Batı Bloğu Ortadoğu halklarının gerçek dostu ve kurtarıcısı değillerdir.
17 Aralık’tan 24 Kasım’a
IŞİD petrolleri Erdoğan’ın ortaya çıkan ilk rezilliği değil. 17-25 Aralık 2014’te açığa çıkanlar değil hükümet devirmeyi, sistemi sarsacak düzeydeydi. Ama bir kez daha gördük ki egemenlerin ekonomik ve siyasal krizlerini ezilenler lehine değerlendirebilecek örgütlülük ve perspektif yoksa krizler, hırsızlıklar, yolsuzluklar tek başına iktidarları, rejimi, sistemi değiştirmeye yetmiyor.
Şimdi AKP’yi, sermayenin yeni rejimini, kapitalizmi ve emperyalizmi deşifre ve teşhir edecek daha çok malzememiz var elimizde. Eksik olan bu malzemeyi devrimci bir atılımın yakıtı yapacak örgütlülük ve savaşım düzeyidir. Tüm çabamız, konsantrasyonumuz, bilincimiz, deneyimimiz ve enerjimiz bu düzeyi yakalamak yönünde olmalıdır.