1992 yılında Birleşmiş Milletler aldığı bir kararla, 3 Aralık gününü “Uluslararası Engelliler Günü” olarak ilan etti. Bu kararın ardından BM İnsan Hakları Komisyonu 5 Mart 1993 tarihli ve 1993/29 sayılı bildirisi ile üye ülkelerce 3 Aralık gününün “engellilerin topluma kazandırılması ve insan haklarının tam ve eşit ölçüde sağlanması” amacıyla tanınmasını istedi. Ve o günden beri, 3 Aralık “Engelliler Günü” olarak bilinmektedir:
Türkiye’de de her 3 Aralık günü, Dünya Engelliler Günü olarak kutlanmaktadır. Hemen hemen birçok televizyon kanalı ve gazetede engellilerin “Dünya Engelliler Günü” kutlanmakta ve yapılıp edilenler, önemli haberler arasında verilmektedir. Aradan geçen yirmi yılı aşkın süre içerisinde, katıksız “engelliler günü” her yıl devlet törenleriyle kutlanmıştır. Ancak her geçen yıl birbirinin tekrarı olmaktan öteye gidememiştir. İllerde yapılan törenlerde valilikler ve belediyeler, engellilere yaptıkları büyük hizmetlerden söz etmişler, engelli okullarından ve kendi ideolojilerine uygun engelli örgütlenmelerinden toplayarak getirdikleri kişilere kendilerini alkışlatıp medyada boy gösterip halkı yanılsatmışlardır. Günü ilan eden de kutlayan da kendileridir; yapılanların engellilerle bir ilgisi yoktur.
Projecilere yeni rant kapısı
Ne yazık ki, engelliler toplumda en çok istismar edilen kategorilerin başında gelmektedir. Bütün statüko partileri iktidarı / muhalefeti engellilerin istismarı konusunda, adeta birbirleriyle yarış etmişlerdir. Geldiğimiz noktada, aynı yarış devam etmektedir. Engelliler adına göstermelik olarak yapılan birçok şey, engellilerin çok fazla bir işine yaramasa da, projecilere yeni yeni rant kapıları oluşturmuştur. Engellilerin o kadar çok günü vardır ki, gün kutlamaktan sorunlarını anlayamaz duruma gelmişlerdir. Örneğin 10-16 Haziran arası Sakatlar Haftası, 15 Ekim Beyaz Baston Körler Günü, 3 Aralık ve benzerleri. Engellilerin istismarı için her şey hazırlanmış sanki. Öte yandan engellilerin büyük bir bölümü hipnotizma edilmiş gibi, uyumakta ve sistem partilerinin peşinden koşmaktadırlar. Birçoğu birbirlerinin günlerini kutlamakta, çoğu da günümüz yeterince kutlanmadı diye üzülmektedir. Daha demokrat gibi görünenleriyse, ulusalcı politikalardan kurtulamamışlardır. Çeşitli sosyalist çevrelerde bulunan az sayıdaki engelliyse, çaresiz bir durumda ne yapacaklarını bilememektedirler.
Sol ve sosyalist çevrelerse, bu konuda yeterli bir gelişme gösteremediklerinden, kartel medyasından duyduklarıyla yetinip, engellilerin günlerini kutlamaktadırlar. Bu kutlama tıpkı erkeklerin, kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamasına benzemektedir. Sosyalist sol bu konuda bilgi toplamalı, teori geliştirmelidir. Ve sayıları on milyonu çoktan aşmış engellileri örgütleme yolunda, çaba sarf etmelidir.