Engelliliğe yol açan birçok neden vardır. Bunların en önemlilerinden biri, yeryüzünde çıkan savaşlardır. Dünyada çıkan savaşlar sonucu sayısını bile tasavvur edemeyeceğimiz kadar insan ölmüş ya da eski deyimle sakat, yeni deyimle de engelli olmuşlardır. Özellikle Ortadoğuda çıkan savaşlar, çaresiz birçok engelli insanı yokluk ve yoksulluk içerisinde sefalete itmektedir. Afganistan, Irak gibi ülkelerden her gün ölü ve yaralı haberleri gelmektedir. Bundan da anlaşılacağı üzere, her geçen gün engelliler ordusuna yenileri eklenmekte ve böylece özellikle yoksul ülkelerde engelli sayısı hızla artmakta, içinden çıkılamaz bir duruma dönüşmektedir.
Savaşlar engelli sayısını artırıyor
Güncel olması açısından buna en güzel örnekse, ülkemizin de bir biçimde dahil olduğu Suriye’de süren savaştır. Her an ölüm haberleri aldığımız Suriye’deki dehşetin yarattığı engelli sayısı konusunda en küçük bir bilgiye bile sahip değiliz. Ancak bilançonun çok ağır olduğu bir gerçektir. Örneğin Reyhanlı’daki patlamada 50 kişiyi aşkın ölünün olduğu ve de birçokta yaralının olduğu söylenmektedir. Bu yaralıların çoğunun engelli olarak kalması ise kaçınılmaz bir sonuçtur. Bu insanların durumlarının ne olacağı meçhuldür.
Savaş kışkırtıcıları, hiçbir insani ve vicdani kaygı duymaksızın, binlerce belki de milyonlarca insanın ölmesini ve de sakat kalmasını umarsızca seyretmektedirler. Arap baharının sonuçlarıysa henüz bir netliğe kavuşmuş değildir. Anlaşılan odur ki, kavuşacağa da benzememektedir. ABD emperyalizminin ve iş birlikçilerinin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) vb planlarının önüne geçilemediği ölçüde, kaynayan Ortadoğuda kimbilir daha ne kadar sakatlanmış insan engelli kategorisine dahil olacak belli değildir.
Coğrafyamızda süre gelen 30 yıllık kirli savaşta ise; sakatlanma sonucu engelli konumuna gelmiş çok sayıda insana rastlamak mümkündür. Bu durumun en iyi tanıklarıysa, engelli örgütleridir. Ne yapacağını bilemez durumda kalan birçok engelli insan, yaşama tutunabilmek için engelli örgütlerine başvurmaktadırlar. İstismarcı engelli örgütleriyse bu durumdan yararlanma yolunu seçerek, bu kişiler üzerinden duygu sömürüsü yapıp, rant devşirmeyi yeğlemektedirler. Ne yazık ki, konuyla ilgili yasal düzenlemelerse istismara karşı mücadele etmenin önünde bir engel olarak durmaktadır. Daha demokratik gibi görünen engelli örgütleriyse, ulusalcı politikalardan öteye geçemediği için olumlu bir perspektif sunamamaktadır. Bu nedenle, savaşın karşısında barıştan yana bir tutum sergileyememektedir.
Ülkede süren kirli savaşta 30 bin kişinin öldüğü söylenmektedir. Elbette, bu doğruluğu ispatlanmış kesin bir rakam değildir. Sakatlanarak engelli durumuna düşen insanlardansa, söz bile edilmemektedir. Yani bu insanlar kaderlerine terk edilmektedirler.
Engellilerin okur-yazar oranı yüzde 10’larda
Yukarıda da yazılanlardan anlaşılacağı üzere savaşlar engellilerin çoğalmasında en başta gelen nedenlerden birisidir. Engellilerin sayısını her geçen gün artması, engelli bireylerin yaşam koşullarının daha kötüye gitmesi anlamına gelecektir. Savaşın hızının artması ve kargaşa ortamlarının çoğalması, engelli bireylerin bir kat daha horlanıp, ötelenip dışlanmasına neden olacaktır.
Engelliler Konfederasyonu’nun ve ona bağlı federasyonların açıklamış olduğu kesin olmayan verilere göre, ülkemizde yaşayan engellilerin okur-yazar oranı yüzde 10’ları geçememektedir. Eğitim, istihdam gibi en temel gereksinimlerse, bundan çok farklı değildir. Savaşa ayrılan bütçe bütün sosyal harcamalara ayrılan meblağın hesaplanamayacak kadar kat kat üstündedir. Ülkede sürmekte olan kirli savaşın devam etmesiyse, eldekilerin daha da gerilere çekilmesi demektir. Bu nedenlerle, en çokta engellilerin savaşa karşı çıkmaları gerekmektedir. Engelliler ülkede yükselen barış çığlıklarına kulak vermeli ve barışa giden yolda yapılan eylemliliklerde, yerlerini almalıdırlar. Ayrıca sadece kendilerinin değil, yakın çevrelerinin de yer almasını sağlamalıdırlar.
Engellilerin örgütlü mücadelesi şart!
Bizler şunu çok iyi bilmekteyiz ki, hem dünyada hem de ülkemizde engelli sayısının artması var olan sorunların çoğalmasına yol açacaktır. Bu nedenle her şeyden önce örgütlü olmamız gerekmektedir. Çünkü hayat şunu göstermiştir ki, örgütlü insan güçlü insandır. Çözüm süreci diye bilinen bu süreçte bütün engelliler; örgütlerini savaşa karşı çıkmak ve barışın yanında olabilmek için zorlamalıdırlar ve savaşa karşı oluşan toplumsal barış muhalefetinin içerisinde mücadelelerini sürdürmelidirler. Çünkü bu konu bir insanlık sorunu olduğu kadar, aynı zamanda engelliliğin önüne geçmenin bir yoludur da. Bunun için engelli örgütlerinde bulunan, devrimci demokrat engelliler; ırkçı şoven dalgayı kırmak için mücadele etmeli ve engelli örgütlerinin ırkçı şoven ve ulusalcı ideolojilerden arınıp, engellilerin barıştan yana devrimci demokratik politikalar oluşturmasını sağlamak için, mücadele etmelidirler.
Şu çok iyi bilinmelidir ki, onurlu ve kalıcı bir barış toplumun bütün ezilen, horlanan, ötelenen, dışlanan, sınıf ve katmanlarının çabası ve örgütlü mücadelesiyle mümkündür.