Siyasi HaberSiyasi Haber

    Güncel Kalın

    Türkiye ve dünyada neler olup bitiyor ilk siz bilgi sahibi olun

    Göz attınız mı?

    1946 yılında çok partili hayata mı geçtik (!)

    26 Ekim 2020

    Tanrıların Ağacı (Rojava Günlüğü – 15)

    15 Eylül 2015

    Biraz daha İHA, biraz daha SİHA ve şimdi de bir parça barış…

    1 Nisan 2022

    Bir metafor

    10 Eylül 2022
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Haberler
      • Gündem
        • Ekonomi
        • Politika
        • Ortadoğu
        • Spor
        • Sağlık
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Haklar ve Özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen Hakları
        • Çocuk Hakları
      • Bilim Teknoloji
      • Kültür Sanat
    • Yazılar

      İnsanlık Suçu İşlenirken

      2 Ekim 2023

      El Tema!

      26 Eylül 2023

      Savas Tamtamlarına Karşı Halklarımız Barış İster!

      21 Eylül 2023

      Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC)

      19 Eylül 2023

      Güvenlik ve sürdürülebilirlik

      19 Eylül 2023
    • Yazarlar
    • Seçtiklerimiz
    • Söyleşiler
    • Dosyalar
    • Çeviriler
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Emperyalizmin kılıcından kimyasal damlar

    Emperyalizmin kılıcından kimyasal damlar

    Tülay Hatimoğulları- Tülay Hatimoğulları13 Nisan 20186 dk. okuma süresi
    Paylaş
    Facebook Twitter Telegram WhatsApp Email
    TÜLAY HATİMOĞULLARI yazdı: “Emperyalistlerin kılıcından sadece kan değil, kimyasal damlıyor. Savaş senaryoları yazanların salyalarından kâr, sömürü, şiddet, kan akıyor. Akan kan yoksulların, halkların kanı. Ve kimyasal silahların tehdit aracına dönüştüğü günümüzde yeryüzünde yaşayan tüm canlılar, insanlık tehdit altındadır.”

    Soğuk savaş rüzgarlarının ortamı yokladığı bu süreçte ABD Rusya’ya karşı kılıç çekiyor. Rusya mukabele etmekten geri durmuyor. Başta İngiltere, Fransa olmak üzere AB ülkeleri geleneği bozmayarak ABD’nin yanında saf tutuyor. İran, Suriye ile stratejik ittifakı gereği olası saldırıda Suriye’nin yanında olacağını açıklayarak Rusya’ya yakın duruyor. Çin de Suriye’de varılan kritik kavşakta askeri değil, siyasi çözümün uygulanabilecek tek yol olduğunu ifade ederek ABD-AB’ye açık bir diplomatik mesaj veriyor.

    Doğu Guta’da kimyasal silahı kim kullandı?

    Doğu Guta’da gerçekleştiği iddia edilen kimyasal silah saldırısından çok önce ABD, İngiltere, Fransa “Rejimin sivillere karşı kimyasal silah kullandığına dair kanıtlar ortaya çıkarsa Suriye’ye doğrudan askeri müdahalede bulunacağız” şeklinde açıklamalar yapıyordu. Saldırı gerçekleştiği an aynı ülkeler ağız birliği ederek Suriye’ye askeri müdahale mesajları verdi.

    Doğu Guta Şam’a 10 km. uzaklıkta bir ilçe. En son Ceyş ül-İslam örgütünün üssü halindeydi. Rejim açısından başkent Şam’ın dibinde olmasından dolayı tehlike arz ediyordu; cihatçı örgüt oradan çıkarılmalıydı. Suriye rejimi burada önemli başarılar kazandı. Ceyş ül-İslam’ın son kalesi olan Duma üzerinde anlaşma yapılarak sonuç alınması gündemdeyken “Kırmızı Pazartesi” misali önceden bilinen “cinayet” gerçekleşti. Suriye’de rejimin çok yol aldığı, Doğu Guta özelinde de sona gelindiği bir süreçte kimyasal silah kullanması kendi ayağına kurşun sıkmak anlamına gelir ki, Suriye rejimi bunun fazlasıyla bilincindedir.

    O halde Doğu Guta’da kimyasal silahı kim kullandı/kullandırdı? Bu sorunun yanıtını ABD-İngiltere-Fransa’nın açıklamalarına/senaryolarına, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) yaptığı toplantıya bakarak bulmak mümkün. ABD-İngiltere-Fransa savaş alarmı verdi. Savaş gemileri Suriye karasularına yakın yerlerde konuşlanıyor. Devletlerin sert atışmaları sürüyor.

    Doğu Guta’da kimyasal silah neden kullanıldı?

    ABD’nin Afganistan işgalinin görünürdeki nedeni İkiz Kuleler’in bombalanmasıydı. Ama senaryonun çok daha önceden yazılmaya başlandığı biliniyor. ABD’nin Irak’ı işgal gerekçesi ise daha da uydurma bir senaryoya dayanıyordu: Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powel, küresel ölçekte meşruiyet yaratma amacıyla BMGK’nin toplantısında 76 dakikalık konuşmasında “Saddam Hüseyin’in biyolojik ve kitle imha silahlarına sahip olduğunu, nükleer silah üretmeye başladığını, uluslararası terörizmi desteklediğini” söyledi. Powel, üzerinden yıllar geçip, yüzbinlerce Iraklı öldükten, milyonlarcası yurdundan olduktan, Irak fiilen dağıldıktan sonra o konuşmasındaki iddialarının gerçek dışı olduğunu kabul etti.

    Bu savaş bahanelerinin sayısız örnekleri mevcut. Çünkü tarihte yaşanmış savaşların neredeyse tamamında gerçeğin gölgelendiği, sahte senaryolarla toplum nazarında haklı zeminler yaratılmaya çalışıldığı/formalitelerin yerine getirildiği bir gerçektir.

    Suriye’de emperyalist güçlerin vekaleten yürüttüğü savaş, Suriye ve müttefikleri (Rusya-İran) lehine sonuçlanma aşamasına yaklaştı. Ancak emperyalist güçlerin rekabet savaşının çok kolay bitmeyeceğini herkes biliyor. O nedenle Suriye için her dönemeçte “bu pilav daha çok su kaldırır” yorumu yapılır. Bu pilavın çok su alacağını aklımızda tutarak ABD’nin Suriye savaşında “kaybettiğini” söylersek yeridir. Çünkü kendisi ve ittifak halinde olduğu Körfez ülkelerinin her türlü desteğine rağmen cihatçı gruplar başarı elde edemiyor. ABD-İngiltere-Fransa, Doğu Guta bahanesiyle Suriye sahasında Rusya hatta İran ile doğrudan savaşa girebileceği tehdidi ile bu ülkelere ayar vermek istiyor.

    Dünya savaşı tehlikesi artıyor mu?

    2. Dünya Savaşı’ndan sonra kapitalist dünyanın liderliğini ele geçiren ABD, Sovyet Blokunun yıkılışının ardından tüm dünyanın tek hâkimi olacağı hayallerine kapıldı. Ancak Çin’in, -Rusya’yla işbirliği halinde- engellenemez biçimde yükselmesi ve küresel rakip haline gelmesi, Güneydoğu Asya ülkelerinin kontrolden çıkma girişimleri, Latin Amerika’nın kontrol edilemezliği ABD’nin büyük rüyasını kabusa çevirdi. Öte yandan büyüyen Çin ekonomisi, ekonomik ve askeri olarak güçlenen Rusya, ABD karşıtı ülkelerin nükleer silahlanmada aldığı yol ABD’nin kabusunu katmerlendirdi.

    Şu sıralar Suriye’de devam eden ve aslında vekalet savaşı olmaktan çıkan savaşın başka boyutlara sıçratılmak istendiği ortadadır. ABD; Fransa ve İngiltere’yi usulünce Suriye sürecine daha aktif katılmaya davet etti. İngiltere ve Fransa bu gerilimli süreçte Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi, ABD önderliğindeki cephede daha aktif bir role soyunuyor. Rusya da bu süreçte boş durmayıp ABD-AB karşıtı bloku daha aktif tutum almaya çağırıyor. Özetle uluslararası siyasi ve askeri gerilimin çok yüksek olduğu bir döneme girildiği söylenebilir.

    Sıcak savaş başlar mı?

    İnsanlık, çok değişkenli ve karmaşık olarak ilerleyen bu süreçte bölgesel düzeyde yaşanan savaşlara tanıklık ediyor. Suriye’de yüz binlerce insan yaşamını yitirdi. Milyonlar evsiz-yurtsuz kaldı, göç yollarını tuttu. Bu bölgesel düzeyde bir sıcak savaş değil de nedir?

    Klasik anlamda Üçüncü Dünya Savaşı yaşanma olasılığı şimdilik zayıftır. ABD-İngiltere-Fransa kopardıkları büyük fırtınanın ardından Suriye’ye kısmi düzeyde askeri müdahalede bulunabilir. Rusya buna karşılık verse de dünyanın iki temel gücünün birbirine tam anlamıyla savaş açması olarak değerlendirilemez. Zira bu savaşın kazananı olmaz. Nükleer silahların gelişkinliği, ABD ve müttefikleri kadar olmasa da Rusya’nın azımsanmayacak düzeyde nükleer güce sahip olduğu dikkate alındığında, taraflar arasında çıkacak bir savaşın dünyayı herkes için cehenneme çevireceği açıktır. Devletler karşılıklı sert tartışmalar yaşarken, süreci savaş aşamasına taşımama konusunda temkinli davranıyor/davranacaktır. Ancak bir saat sonra savaş başlayacak gibi algılar yaratan karşılıklı tehditler devam edecek gibi görünüyor.

    Türkiye bu gerilimin neresinde?

    Bu karmaşa içinde durumu en zor olan ülkelerden biri Türkiye. Doğu Guta’da kimyasal silah kullanıldıktan sonra Türkiye’nin resmî açıklamaları birbirini yalanlamak zorunda kalıyor. Suriye’nin katliam yaptığını, bütün dünyanın buna ‘dur’ demesi gerektiğini ifade eden açıklamalar yapıldı. Akabinde Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov tarafından “Türkiye Afrin’i Şam’a teslim etmeli” mesajı geldi. Putin-Erdoğan görüşmesi de gerçekleşince Türkiye’nin resmî açıklamalarında farklılaşma görüldü. Doğu Guta’da dikkatli bir soruşturmadan bahsedilmeye başlandı.

    Rusya Türkiye’yi NATO’nun yörüngesinden uzaklaştırmak için ekonomik, siyasal, askeri tavizler verirken, Türkiye’yi kendine bağımlı ve kalıcı bir ittifaka da dönüştürmek istiyor. Rusya kaşıkla verdiğini kepçeyle alıyor/alacak. Türkiye-Rusya ilişkilerinde en öne çıkan konular S-400 hava savunma sistemi, Akkuyu Nükleer Santrali, Mavi Akım Projesi ve Kürt meselesi. Türkiye, Rusya tarafından Kürtlere karşı önü açıldıkça bağımlılığını arttıran tavizler veriyor. Aynı zamanda iktidar ticari ve askeri anlamda Rusya ile işbirliğinden kazanmayı da hedefliyor.

    Öte yandan ABD, NATO’nun önemli bir gücü olan Türkiye’yi yanında tutmak için son zamanlarda havuç yerine sopa yöntemini kullanıyor. Çünkü Kürt meselesi nedeniyle Türkiye’nin Suriye politikasında çıkardığı arıza ABD’nin işini yokuşa sürüyor. Ayrıca ABD, Türkiye’nin Rusya ile yakınlığından duyduğu rahatsızlığı her fırsatta dile getiriyor.

    Türkiye’deki iktidar bir süredir ABD ve Rusya arasındaki çatlaklar üzerinden yol almaya çalışıyor. Suriye’ye düşük dozlu da olsa bir ABD/Batı askeri müdahalesi söz konusu olursa Guardian’ın Türkiye’ye yönelik “Türkiye Rusya’dan mı dolayısıyla Suriye’den mi; yoksa ABD-İngiltere-Fransa’dan mı taraf olacak?” sorusu çok önem kazanacak. Çelişkilerden faydalanma tarzı, karar verme zorunluluğunu dayatan sürece evrilebilir. Rusya Türkiye’nin kimi kazanımlarını kalıcılaştırmasını engellemeye çalışan bir dengeyle ipleri sürekli elinde tutmak istiyor. Mevcut duruma göre yani ABD/Batı ile arasındaki gerilim daha da yükselirse, Türkiye açısından şantaja dayalı siyasetin ömrü uzun olmaz.

    Küresel savaşa karşı küresel barış mücadelesi

    Emperyalistlerin kılıcından sadece kan değil, kimyasal damlıyor. Savaş senaryoları yazanların salyalarından kâr, sömürü, şiddet, kan akıyor. Akan kan yoksulların, halkların kanı. Ve kimyasal silahların tehdit aracına dönüştüğü günümüzde yeryüzünde yaşayan tüm canlılar, insanlık tehdit altındadır. Albert Einstein “3. Dünya Savaşı’nda hangi silahların kullanılacağını bilmiyorum ama 4. Dünya Savaşı’nda insanlar taş ve sopalar kullanacaklar. Sadece barışçı değil, militan bir barışçıyım. Barış için savaşmaya hazırım” sözleri insanlığın yok olmaması için militanca bir barış mücadelesi yürütülmesinin ne kadar elzem olduğunu ifade ediyor. Küresel savaşa karşı küresel barış mücadelesini örmek her dil, din, ırk ve milletten insanın görevidir.

    emperyalizm kimyasal savaş senaryoları
    Paylaş. Facebook Twitter Telegram WhatsApp Email
    Önceki YazıGreenpeace: Alpu Termik Santrali 3 bin 200 erken ölüme neden olacak
    Sonraki Yazı Umre diye Şanlıurfa’ya götürdüler

    İlgili Yazılar

    Kimyasal madde sızıntısı nedeniyle 2 kişi yaşamını yitirdi

    Güncel 31 Ocak 2023

    27 Mayıs, emperyalizm, ordu ve liberal anayasa (Sol, Kürtler, Rumlar)

    Yazılar 27 Mayıs 2021

    Emperyalizm kadiri mutlak mı?

    Yazılar 2 Ocak 2019
    Destek Ol
    Yazılar

    İnsanlık Suçu İşlenirken

    - Toros Korkmaz

    El Tema!

    - Betül Yangın

    Savas Tamtamlarına Karşı Halklarımız Barış İster!

    - Toros Korkmaz

    Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC)

    - Betül Yangın

    Güvenlik ve sürdürülebilirlik

    - Cengiz Onur

    Devlet sahipsiz mi, sahipleri kimler?

    - Hüsnü Gürbey
    Tarihten

    42 yıl oldu: Erdal Eren hâlâ 17 yaşında

    “… Şunu bilmenizi isterim ki, sizin binlerce evladınız var. Bunlardan daha niceleri katledilecek, yaşamlarını yitirecek, ama yok olmayacaklar. Mücadele devam…

    Seçtiklerimiz

    Kerbela’ya çevirdiler, konteynere tıktılar, şimdi de parselliyorlar

    - Bahadır Özgür

    Tatik ve Papik (Տատիկ և Պապիկ)

    - Siyasi Haber

    Meksika’da sergilenen sahte uzaylıların gerçek hikayesi, uzaylılardan bile ilginç!

    - Çağrı Mert Bakırcı

    Meksika Kongresi’nde gösterilenler ‘uzaylı’ kalıntıları mı? Sunum yapan Jaime Maussan kimdir?

    - Siyasi Haber

    Sezgin Tanrıkulu gündeme getirmişti… Kuşkonar-Koçağılı ve Kulp: 1990’lı yılların delilli cinayetleri

    - Siyasi Haber

    Kürtler, Arap aşiretleri ve karmaşık bir hesaplaşma: Suriye’de neler oluyor?

    - Fehim Taştekin

    Güncel Kalın

    Son felişmelerden haberdar olmak için E-Bültenimize üye olun

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook Twitter YouTube
    Emek

    CHP’li Başevirgen: 8 ayda 71 bin 500 esnaf dükkanını kapattı

    2 Ekim 2023

    İngiltere’de doktorlar bir kez daha grevde: 85 bin sağlıkçı iş bıraktı

    2 Ekim 2023

    TABİB “norm kadro” talebiyle Kartal Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi

    30 Eylül 2023
    Kadın

    İstanbul Sözleşmesi Avrupa Birliği’nde yürürlüğe girdi

    2 Ekim 2023

    İran’da 9 ayda bin 700 kişi tutuklandı

    30 Eylül 2023

    ‘Feminist Gece Yürüyüşü’ne katıldıkları için yargılanan kadınlar beraat etti

    28 Eylül 2023
    © 2023 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Siyasi Haber / Künye
    • İletişim
    • Gizlilik Politikamız

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.