Elbette biz yaptık demeyecekler, Kürtlerin üzerine yıkacaklardı.
Başka türlüsünü bekleyen var mıydı?
Katliamın ilk anından itibaren Ankara’da kötü bir tiyatro sahneleniyor.
Bombalı katliamın hemen ardından, Davutoğlu aklına gelen bütün örgütleri (MLKP, PKK, DHKP-C, IŞİD) sayıp hedef saptırdıktan sonraki açıklamasında, IŞİD’i öne aldıklarını ama PKK ve DHKP-C’yi de göz ardı etmediklerini dillendirmişti, en son ise IŞİD ve PKK işbirliğinde karar kıldılar. Karar kılmadan önce iyi bir senaryo gerekiyordu ama onu bile ellerine, yüzlerine bulaştırdılar.
Canlı bombaların IŞİD (DEAŞ) üyesi olduğu netleşirken, bu iki kişinin Davutoğlu'nun elinde bulunan canlı bomba listesinin içerisinde olduğu ortaya çıktı. Bunların gizlenmesi mümkün olmadığı için, eksik olan kısım tamamlanmalıydı, o da PKK bağlantısı idi! Bu bağlantı ise ilk gün ortaya atılan bir twitter hesabı üzerinden sürdürüldü. Patlamadan bir gün önce @Dineberedayi hesabından bir twit paylaşılmıştı. Twitte şöyle yazıyordu: “Bomba" Ankara'da patlayacak.
İddiaya göre twitter hesabın sahibi HDP milletvekili aday adayı, Mehmet Serhat Polatsoy idi. HDP üyesi olur da PKK ile ilişkilendirilmez mi? Polatsoy'un daha önce de tutuklanmış olması nedeni ile PKK ile ilişkide olduğuna dair iddialar ortaya atıldı, Polatsoy’un HDP medya sorumlusu olduğu da ilan edildi.
Oysa twitter hesabı ile ilgili olarak ANF’nin elde ettiği bilgiler ise farklıydı. ANF’nin ulaştığı bilgilere göre ise MİT'e çalıştığı belirtilen @DrDineberedayi @Dineberedayi hesaplarının sahibinin gerçek adı; Erhan Özel, 13610008908 TC kimlik numarasına kayıtlı, Diyarbakır'da doktorluk yapan bir şahıs. Öte yandan bu hesabın daha önceki twitlerinden HDP’yi ve Selahattin Demirtaş’ı sert bir şekilde eleştirdiği ortaya çıkıyordu.
Sadece bu değil. AK-Trollerin, “PKK’lı” iddialarına karşı, “Balıkçı” lâkabıyla ünlü MİT’çi İlhami Işık da açıklamalar yaptı. Bu açıklamalar, ilgili hesabının “HDP medya sorumlusuna ait olduğu” iddialarını daha en baştan çökertmişti. Şöyle diyordu İlhami Işık:
"Twitter'da @DrBеrеdаy rumuzlu kullanıcı ile ilgili bana yönelik sürdürülen karalama kampanyası ile ilgili bir açıklama yapmak istiyorum:
1 – Adı geçen Twitter kullanıcısını Twitter dan tanıyorum.
2 – Tüm gazetecilerin davet edildiği, PAK (Kürdistan Özgürlük Partisi)'ın kuruluş kokteylinde bulunduğum sırada, @DrBereday isimli hesabın kullanıcısı geldi ve kendisini, Twitter'daki adını söyledi. 2 – 3 saniye muhatap olduk. PAK üyesi yani eski DDKD'li olarak bildiğim bu şahsı yaşamımın hiçbir döneminde başka bir yerde görmedim, konuşmadım ve karşılaşmadım.
3 – Şahsı Twitter'daki paylaşımlarından tanıyor ve biliyorum.”
Paylaşılan twite ait bir başka ayrıntı ise bomba kelimesinin tırnak içerisinde kullanılması. Twit sahibinin neyi kastettiğini bilmiyoruz fakat tırnak içerisinde kullanılan bir kelimenin gerçek anlamında kullanılmamakta olduğunu bilinir. Dolayısı ile bahsi geçen kişinin kim ile ilgisi olduğunun dışında, Ankara’daki canlı bombalarla ilişkide olan biri olması için çok çok daha sağlam kanıtlara ihtiyaç olduğu ortadadır. Şimdi belki de başka “bağlantı”lar üretmek üzere başka kişilerin daha gözaltına alındığını öğreniyoruz. Tüm bunların hepsi kötü bir tiyatro sahnesinden ibarettir.
Ve şimdi birileri çıkıp bu saçmalıklar üzerinden katliamın PKK ile IŞİD işbirliği ile gerçekleştiğine inanmamızı istiyor. Oysa IŞİD’le işbirliği yapan bir terör örgütü var ise, o da AKP’dir. Üstelik bizim çok daha sağlam kanıtlarımız var:
Öncelikle bu kötü tiyatrocuların ilk şaibesi değildir. Hatırlansın, Reyhanlı katliamında, 80 öncesi var olan ama sonrasında hiçbir eylemine rastlanmamış, fes edilmiş olan Acilciler örgütünü keşfedip hedef saptıranlar, bugünkülerle aynı kişilerdir ve bu sadece bir örnektir.
Sonra, AKP iktidarının, HDP’yi geriletmek üzere birçok planı devreye soktuğunu her gün yaşananlardan biliyoruz ve son katliam ve sonrasındaki gelişmelerle bu planlar örtüşmektedir. Bundan çok kısa süre Dağlıca çatışması bahane edilerek önce yüzün üzerinde HDP binası saldırıya uğramıştı, yakılmıştı, yıkılmıştı. Aynı gün, aynı saatlerde bunu organize edebilecek tek bir terör örgütü vardır; o da MİT’tir, o da AKP’nin elindedir.
Daha geçen hafta içerisinde, uyduruk gerekçelerle İstanbul’da, Ankara’da HDP’lilere operasyonlar gerçekleştirildi, tutuklamalar yapıldı. Bölgede ise DBP’li belediye başkanları, meclis üyeleri gözaltına alındı, tutuklandı, tutuklanıyor. En son örneği ise şimdi Batman’da yaşanıyor. Belediye başkanı ve meclis üyeleri tutuklanarak, belediye yönetiminin el değiştirilmesi için uğraşılıyor. AKP eliyle, bölgedeki HDP’ye yönelik siyasi operasyonlar, artarak devam ediyor.
Bir süredir, HDP’nin silme oy aldığı yerlerde, özyönetim bahanesi ile sokağa çıkma yasakları ilan edilerek, halka yönelik saldırılarda yüzün üzerinde sivil, polis kurşunu ile katledildi, bunların en az 20’si çocuk. Tüm bunların planlayıcısı Saray’dır, icracısı ise AKP’dir.
Daha dün, kim Cizre’de 35 günlük bebeği katledip, katlettiğini terörist ilan ettiyse, bu saldırıyı da o tezgahlayacak caniliğe sahiptir.
Daha dün, Şırnak’ta insanlığı yerlerde sürükleyen polisi, Kürt işçileri yere yatırıp, “Türkün gücünü göreceksiniz” diyen komutanı, kim teşvik etmişse, katliamı planlayan da o dur.
Öte yandan, AKP iktidarı, PKK’nın eylemsizlik süreci ilan etmesine, operasyonları arttırarak karşılık vermiştir. Eylemsizliği fırsat bilerek, öldürmek için saldırılarını sürdürmektedir. Sürecin yumuşaması, kardeş kanı dökülmemesi gibi en ufak bir kaygıya sahip değillerdir. Bütün bunlara medyada HDP’ye yönelik sansürleri de ekleyiniz. AKP, kin ve düşmanlık politikalarını her zeminde sürdürmektedir. Bütün bunlar, HDP’yi çalışamaz hale getirmek ve ona umut bağlayanları yıldırmak, ona destek verenlere “uzak durun” mesajı vermek için hayata geçirilmiştir. Sadece bu kadar olgu, bombalı saldırının failini anlamak için yeterlidir. Bombalar, HDP’nin içerisinde patlatılmıştır. Bombalı katliamın hedefi ile AKP’nin bugüne kadarki politikaların hedefi örtüşmektedir. Bombalı katliamın canilik derecesi ile AKP’nin bugüne kadar ki uyguladığı yöntemler örtüşmektedir. HDP’ye bugüne kadar kim saldırıyorsa, Ankara’da da o saldırmıştır. Saldırı sistematik olarak sürdürülen gözü dönmüş bir politikanın devamıdır.
Şimdi yayın yasağı uygulanıyor. PKK, IŞİD işbirliği yalanını atmak serbest, AKP’nin rolünü söylemek yasak! Yayın yasağının anlamı budur. Yayın yasağının AKP’nin rolünün gizlenmesinden başka bir anlamı yoktur.
Canlı bombalar, Davutoğlu’nun listesinden çıktı. Davutoğlu onlar için, “eylem yapmadan tutuklayamayız” demişti. Birlikte tezgahladıkları, göz yumdukları ortadadır. Şimdi bunun ortaya çıkmaması için görülmemiş bir yayın yasağı uyguluyorlar. Davutoğlu, IŞİD'in kafasındaki İslam ile kendileri arasında 180 değil 360 derece fark olduğunu söylemiş. Bulunduğunuz noktadan başlayıp 180 derece dönerseniz zıt istikamete bakarsınız, 360 derece dönerseniz aynı istikamete bakarsınız. Davutoğlu bu sefer doğru söylüyor, zerre kadar tereddüdümüz yoktur.
Tiyatro’nun bir sahnesinde, Davutoğlu ve Erdoğan, katliamın yapıldığı yere karanfil bırakıyorlar. Başka ülkelerdeki katliamlar için şarıl şarıl gözyaşı dökebilen oyuncuların, her nedense bu sahnede gözlerindeki yaşlar kurumuş. Nereden baksanız kötü oyunculuk!
Şimdi bu kötü tiyatrocuları sahneden atma zamanı.