Önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimleri sadece cumhurbaşkanının değiştirileceği bir seçim olmayacak. Var olan üç aday arasından Erdoğan’ın seçilmesi halinde açıkça ifade edilen rejim değişikliği gerçekleşmiş olacak. Cumhurbaşkanının mevcut yetkileri ve geleneksel siyasal pozisyonu ile fiili başkanlık rejimi arasında emekçilerin ve ezilenlerin aleyhine ihmal edilmesi mümkün olmayan sonuçlar olacak. Demokrasi taraftarı tüm güçler açısından yapılacak tercih son derece önemlidir.
Erdoğan herhangi bir aday değildir. Gezi direnişinde gencecik fidanlarımızın ölüm emrini verendir. Diktatöre karşı meydanlara çıkan halkın kafasına gaz fişeği atanların arkasında durandır. Soma’da işçilerin ölümünün birinci derece sorumlusudur. Şişecam işçilerine grevi tek kararla yasak edendir. Rant ekonomisinden bizzat aldığı rüşvetleri sıfırlamakta zorlanandır. Hırsızlık hükümetinin baş yöneticisidir. Kürt halkının demokrasi ve barış mücadelesine kalekollarla cevap verendir. Roboski katliamının faillerini koruyandır. Ortadoğu’nun tüm ezilen halklarına karşı İŞİD’in, El-Nusra’nın silah kaçakçısıdır.
Yapılan soyutlamalar Erdoğan’ı diğer adaylara herhangi bir açıdan eşit kılmaya yetmez. Bugüne kadar AKP karşıtlığı çizgisinde bulunan, Gezi Direnişi’nde Erdoğan’ın politikalarına başkaldıran herkes için cumhurbaşkanlığı seçimleri somut mücadele günüdür. Hiçbir soyutlama Erdoğan’ın “seçilmiş sultanlık” rejimi ile neler yapabileceği somutluğu karşısında gerçekçi bir çizgide duramaz.
Emekçilerin ve ezilenlerin lehine olan “koşmayan, terlemeyen” cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanın “koşması, terlemesi” demek meclisin veya bakanlar kurulunun bile yetkisinin kısıtlanması demektir. Emekçiler aleyhine olabilecek her kararın Erdoğan’ın ağzından çıktıktan sonra hiç kimsenin veya kurumun itiraz dahi edememesi demektir. Tüm yetkilerin tek bir kişide toplanması demektir. Erdoğan’da toplanması ise şüphesiz diktatörlüğe doğru bir adımın daha atılması demektir.
Partimiz bu gelişmeler ışığında önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerini emekçiler ve ezilenler adına bir dönüm noktası olarak görmektedir. Görevimiz diktatörü alaşağı etmektir. Seçimler partimiz ve emekçiler açısından diktatöre karşı direnişin ve mücadelenin önemli bir mevzisidir. Ülke çapında milyonların katılım gösterdiği, milyonların siyasallaştığı, sandık başlarında nöbet tuttuğu, direndiği seçimler hiçbir gerekçeyle ihmal edilemez. Emekçilerin lehine olacak tercihleri örgütlemek partimizin görevleri arasında olacaktır.
Yapılan değerlendirmeler sonucunda partimizin destek vereceği aday Selahattin Demirtaş olarak belirlenmiştir. Gerek emekçilerin gerekse Kürt halkının ilk turda Selahattin Demirtaş etrafında birleşmesi Erdoğan’ın ilk turda seçilme hayallerini en başından suya düşürecektir. Demokrasi mücadelesi yürütenler açısından ise seçimde alınacak başarılı sonuç demokrasi cephesinin güç kazanmasına imkan sağlayacaktır. Partimiz örgütlenecek seçim kampanyasının her yönüyle parçası olacaktır, ilk günden son güne kadar hummalı bir seçim mücadelesi yürütecektir.
Erdoğan halkın ilk kuvvetli tokadını Gezi’de yedi. Hazırlıksız da olsa dağınık da olsa yanlışın ne olduğuna halk karar verdi. Fark gözetmeksizin birleşti, direndi, AVM’yi yaptırmadı. Çok uzun yıllar önce değil sadece bir yıl önce. Bir yerden başlanıldı direnişe. Şimdi de cumhurbaşkanlığı seçimlerinde direniş devam edecek. Erdoğan’ın başkanlık hayalleri bir kez daha suya düşecek. Katillikten, hırsızlıktan yargılanacak. Erdoğan’ın devrilmesi de bir başlangıç olacak. Mücadele devam edecek.
Emekçi Hareket Partisi
Merkez Komitesi