Bütün okulların İmam Hatipleştirilmesinden, Süper İmam Hatiplere..
Kamuoyunda 4+4+4 olarak bilinen “yeni” eğitim modeli ile okulların hızla imam hatipleştirildiğine dair epey yazılıp çizildi.
1990’lu yılların başında, o zaman Refah Partisi İstanbul İl Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan tüm okulların imam hatipleştirileceğini, Türkiye Cumhuriyeti’ni imam hatiplilerin yöneteceğini söylemişti. Bu bakış, siyasal İslamcıların bir projesi olarak gündemlerindeki yerini hep korudu. AKP’nin iktidara gelmesinden sonra tüm okulların imam hatipleştirilmesi projesi için de uygun zaman kollandı.
Nitekim dönemin bilim ve teknolojiden sorumlu AKP’li Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın, dogmalara dayalı dinsel tabanlı eğitim veren imam hatip okullarını, 21. yüzyılda “model okullar” olarak görmüş, bu okulların dünyada “çağdaş bir eğitim (!)” için model olarak gösterildiğini söylemişti.
2012-2013 eğitim-öğretim yılında 708 olan imam hatip lisesi sayısı 850’ye, bin 99 olan imam hatip ortaokulu sayısı ise bin 367’ye yükseldi. 73 genel lise imam hatip oldu.
Bu okullarda okuyan öğrencilerin toplam öğrenciler içindeki oranı son altı yıl içinde yüzde 4,3’ten 11,5’e çıktı.
2008-2009 %4,3
2009-2010 %5,5
2010-2011 %5,9
2011-2012 %7,0
2012-2013 %9,6
2013-2014 %11,5
“Yeni” Türkiye’nin “yeni” İHL’leri İlki 2006 yılında İstanbul ve Denizli’de açılan ve “süper” denilebilecek İH liselerinin sayısının bugün 15’e çıkarılacağı söyleniyor. Milli Eğitim’in kendi deyimiyle bu liselerden mezun olan öğrencilerin ilahiyat fakültelerinde akademisyen olarak çalışması planlanıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), “Proje İmam Hatip liseleri” adı altında en başarılı öğrencilerin okuyacağı imam hatip liselerini çoğaltma kararı almış görünüyor.
İlki İstanbul’da açılan bu liselerden biri de Beyoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi. 428m2 konferans salonu, 365m2 Haliç manzaralı yemek salonu, 182m2 kapalı yüzme havuzu, 25’er kişilik 21 derslik, 385m2 mescit, 250 öğrenci kapasiteli öğrenci yurdu, çamaşırhane, banyolar, soyunma odaları… ile ülkenin birçok devlet okulunun sahip olamayacağı imkanlarla kurulmuş olan bu “süper” okul ve benzerlerinin amacı Bakanlık tarafından yurtdışından daha fazla öğrenci çekmek, ilahiyat fakültelerine akademisyen yetiştirmek olarak tarif ediliyor. Şu anda sayısı 3 olan bu okullarda 80 ülkeden 551 öğrenci eğitim görürken Balkanlar, Afrika, Batı Trakya, KKTC, “Türki” cumhuriyetlerden, Rusya ve Somali’den öğrenci getiriliyor.
MEB bütçesinden bu okullar için 450 bin TL ödenek ayrıldı. Programda, “soydaş ve diğer ülkelerden ülkemize getirilecek öğrencilerin, dinini doğru bir şekilde öğrenmeleri sağlanacaktır” denildi. MEB bütçesinden yurtdışından gelecek bu öğrencilerin pansiyonlarda kalabilmesi için de 1,7 milyon TL ödenek ayrıldı.
“Uluslararası İmam Hatip Liseleri” bakanlık yetkililerince yurtdışındaki “Türk okullarına” alternatif olarak da yorumlanıyor.
4 yıllık lise eğitiminin yanında 1 yıl da hazırlık sınıfının olduğu bu liseler, Arapça ve İngilizce ağırlıklı eğitim veriyor. Öğrenciler okul eğitiminin yanı sıra yaz tatillerinde dil pekiştirmek üzere İngilizce için Amerika ve İngiltere’de, Arapça için Arapça konuşulan ülkelerde dil eğitimlerine devam etme imkânı buluyor. Bu kapsamda geçen yıl Beyoğlu AİHL öğrencilerinden 89 öğrenci Ürdün’e, Kartal AİHL’den 21 öğrenci İngiltere’ye gitti. Bakanlık önümüzdeki yıl bu sayıyı 400’e çıkarmayı hedefliyor.
Artvin Milletvekili İsrafil Kışla, aynı zamanda İlim Yayma Cemiyeti AKP Artvin Milletvekili Başkan Yardımcısı. Beyoğlu AİHL bu cemiyetin okul içindeki yurdun kendilerine ait olmasıyla, aslında bir nevi devlete bağlı olan bu liseyi vakfın idaresine geçirerek hizmet vermeye 2006 yılında başladı. Henüz yasal prosedür başka türlüsüne izin vermediği için bu yöntemin tercih edildiği lisenin vakıfla her türlü siyasi, ideolojik çalışmalarla okula öğretmen alımından, öğrenci alımına değin ilişkisi var. Beyoğlu Eğitim Vakfı ve Yeni Dünya Eğitim Kurumları ile işbirliğine gidilerek açılan okul “yeni Türkiye”nin kadro ihtiyacını karşılamak üzere hayata geçirildi. En yoksulların çocuklarına reva görülen “öteki” imam hatip liselerinde okuyanların ise “yeni Türkiye”nin ancak oy deposu olabileceğinden hareketle “öteki”lerden esirgenen her türlü imkan bu okullara sağlandı.