Ümit KIVANÇ Gazete Duvar için yazdı: Bondarev demiş ki, “Bu savaşı tasarlayanlar,” demiş, “sonsuza kadar iktidarda kalmak, saraylarda yaşamak, yatlarla gezmek, sınırsız kudret ve mutlak cezasızlığın keyfini çıkarmak istiyorlar. Bu amaçlarına erişmek için de ne kadar gerekiyorsa o kadar çok insanı kurban etmeye hazırlar.”
Birleşmiş Milletler’deki Rusya daimî heyetinin üyelerinden Boris Bondarev, devletinin Ukrayna’yı istila harekâtını protesto ederek görevinden ayrıldı. Bondarev, meslektaşlarına yolladığı e-postada, “bu kanlı rezilliğe artık ortak olamayacağını” bildirdi. Yirmi yıllık kariyerini protesto eylemiyle sonlandıran diplomat, Rusya Dışişleri Bakanlığı’nın şu anda yürüttüğü faaliyetin “diplomasi değil… savaş kışkırtıcılığı, yalanlar ve nefret” üretmek olduğunu söyledi. Ona göre bakanlık hâlihazırda, ülkesinin “daha fazla tecrit edilmesine ve alçalmasına sebep olan pek az sayıda insanın çıkarlarına hizmet ediyor”.
Cenevre’deki Rusya dışişleri heyetinin silahsızlanma alanında görevli üyelerinden olan Bondarev, “Bu savaşı tasarlayanlar,” dedi, “tek bir şey istiyorlar: sonsuza kadar iktidarda kalmak, gösterişli, zevksiz saraylarda yaşamak, tonaj ve maliyet bakımından bütün Rusya donanmasıyla kıyaslanabilecek yatlarla gezmek, sınırsız kudret ve mutlak cezasızlığın keyfini çıkarmak. Bu amaçlarına erişmek için de ne kadar gerekiyorsa o kadar çok insanı kurban etmeye hazırlar.”
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yüz yüze kaldığı üç büyük yapısal handikabın varlığına işaret etti Bondarev. Sorunları “ekonomideki durgunluk, halk desteğini yitirme ve kitleleri seferber edecek ideolojiden yoksunluk” olarak sıraladı. Bunların üstesinden gelemediği halde iktidarda kalabilmek için Putin’in çareyi savaş çıkarmakta bulduğunu ileri sürdü. “Bu nesnel zorluklar yüzünden iktidarı kaybetmemeyi, elinde tutmayı nasıl becerirsin?” diye sordu Bondarev, karşılığını da şöyle verdi: “E, savaş çıkarman lazım.”
Rusya’ya dönmeyi düşünüp düşünmediği sorusuna, “şu anda bu pek iyi fikir olmaz” karşılığı veren müstafî diplomat, herhangi bir gelecek planı yapmadığını, iş tekliflerine açık olduğunu söyledi.
Pazarlık? Sahiden harekat? Kobani?
Cenevre-Moskova hattında bu güncel tragedya kesiti yaşanırken, 23 Mayıs günkü kabine toplantısından çıkışta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Suriye’ye yeni harekât niyetini açıkladı. Böylece, TC sınırından itibaren 30 km genişlikte “güvenlik bölgesi” oluşturma planının rafa kaldırılmadığı, kaldırılmayacağı, onu uygulamak veya pazarlık kozu kılmak için fırsat kollandığı anlaşıldı. Erdoğan, perşembe günü toplanacak Millî Güvenlik Kurulu’nda vaziyetin “enine boyuna” değerlendirileceğini, “karar alınacağını” ve “hazırlıklar tamamlanınca operasyonların başlayacağını” söyledi.
Neden şimdi? Suriye’ye fetih seferlerinin yeniden gündeme getirilmesine tek tek veya toplu halde yol açan belli başlı üç sebep var:
Rusya’nın zor durumu • Ukrayna’ya karşı açtığı savaş ve başlattığı istila harekâtı yüzünden Rusya’nın zor duruma düşmesi, ekonomik ve askerî zorluklarla boğuşur hale gelmesi, Suriye’den Ukrayna cephesine asker ve paralı savaşçı aktarmak, Suriye’deki faaliyetini biraz rölantiye almak zorunda kalması.
NATO’da pazarlık fırsatı • İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini veto etmeme karşılığında Ankara’nın ABD’den bir şeyler koparabilme ihtimali.
Seçim hesapları • Yaklaşan seçimler için iktidar koalisyonunun elinde, muhalefeti de dağıtacak, kısmen peşine takacak, etkisizleştirecek çare olarak yalnız duygusal yükü ağır millî seferberlik icatlarının kalmış olması.
Yeni askerî harekâtın muhtemel hedefleri konusuna değişik yönlerden yaklaşılabilir:
Askerî fasıl • Tel Rıfat çevresindeki YPG varlığını ve bu yörede YPG’nin Moskova ve Şam ile işbirliği yapabilmesini Ankara, denetlediği alana sokulmuş kama gibi görüyor. Tel Rıfat’ın 7-8 km kuzeybatısındaki Minah, Rusya ve Suriye hava kuvvetleri ile koordinasyon halinde YPG tarafından cihatçı örgütlerin elinden alınmıştı. Azez’in 5-6 km güneyinde bulunan, savaştan önce nüfusu iki bini anca geçen bu köyün önemi, ufak ama stratejik bir havaalanı barındırmasında. (Gözünüzde canlandırmak için haritama bakabilirsiniz.) Mâlûm 30 km’lik “güvenlik şeridi”ni tamamlama hamlesi olarak buraları ele geçirme hedefinden hem TSK hem siyasî iktidar vazgeçmedi. İsveç ile Finlandiya’nın NATO üyeliğini onaylama karşılığında Ankara, çoktandır istediği 30 km’lik şeridi gerçekleştirmesine izin verilmesini talep ediyor. Kimden? Hem Rusya’dan hem ABD’den. Rusya’nın onayı olmaksızın söz konusu bölgede harekât yapılması fiilen söz konusu olamaz. Moskova’nın, kendisi için hayatı giderek zorlaştıracak tecritli hali ve sınırlı da olsa, geçici de olsa dost-müttefik ihtiyacı, Putin’in pazarlık gücünü haliyle azaltıyor. ABD’nin onayı olmasa da buraya askerî operasyon yapılabilir, ama böyle bir “takmama” tavrının zaten var olan hangi büyük anlaşmazlıkları alevlendireceği belirsiz. Ancak Washington’ın, Fırat’ın doğusuna değil ama Tel Rıfat yöresine yapılacak harekâta ses çıkarmaması pekâlâ mümkün.
Koz olarak harekât ihtimali • Harekâta “icabında” girişilmeyeceğini, harekât ihtimalinin koz olarak kullanıldığını düşünebiliriz. Askerî harekât gibi ortalığı karıştırıcı bir hamle, başka tavizler/armağanlar karşılığında geri çekilmek üzere masaya sürülmüş olabilir. F-16’lar, F-35 projesine yeniden katılım, Patriot’lar şunlar bunların belki sırf İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini veto etmeme karşılığında elde edilemeyeceği varsayılıyordur. Kabul edelim ki, “tamam, veto etmem, harekâtı da yapmam, ama…” güçsüz bir pazarlık cümlesi değil.
Kobani’nin “Fethi” • Üçüncü ihtimal, Türkiye içindeki muhtemel sonuçları bakımından en ürkütücü olanı. Harekâtın, daha öncekilerde olduğu üzre içeriye yönelik “gaz” etkisi, iktidara ne kadar ilave destek getireceği, bu defa sadece bir “getiri” hesabının konusu değil, yurt içindeki ortamı da köklü şekilde değiştirecek hamle olarak tasarlanıyor olabilir. Hem askerî-stratejik, ama belki daha çok simgesel-ideolojik anlamı gözetilerek, “düşman”ın destanını yok etmenin ırkçı-milliyetçi şahlanma yaratıp iktidara yeniden kalıcılık kazandırmasını umarak düzenlenecek bir taarruzla “Kobani’nin Fethi” niyeti demek bu. Hâlihazırdaki muhalefetin, böyle bir saldırıyla Kürtlerde yaratılacak duygusal tepkiyi yatıştıramayacağı, aksine, HDP’ye oy veren kitleyi kendinden -mantığa dayalı hiçbir izahla geri çevrilemeyecek şekilde- duygusal olarak uzaklaştıracağı iktidarca hesaplanıyor olabilir.
İşte sonra da Bondarev demiş ki, “Bu savaşı tasarlayanlar,” demiş, “sonsuza kadar iktidarda kalmak, saraylarda yaşamak, yatlarla gezmek, sınırsız kudret ve mutlak cezasızlığın keyfini çıkarmak istiyorlar. Bu amaçlarına erişmek için de ne kadar gerekiyorsa o kadar çok insanı kurban etmeye hazırlar.”