Fatoş Osmanağaoğlu yazdı
Sundura Deresi’nin yoğun yağışla taşmasının ardından, Hopa ve çevresindeki köy ve mahalleler, evleri ve insanları ile sele kapıldı ve 10 canımızı kaybettik halen 3 kişi kayıp.
Hopa’nın televizyonlara yansıyan görüntüleri ve halkın söyledikleri tüm ülkede infiale neden oldu. Acılarla yoğrulmuş Kürt halkının, Van ve Diyarbakır Belediyeleri’nin destekleri çok önemli idi. HDP milletvekili, Beyza Üstün Hopa’da incelemelerini sürdürüyor. İstanbul da bugün, Galatasaray’da yapılan eylemle “diren Hopa, İstanbul seninle” dedi.
Peki her yıl yoğun yağış düşen bu yerelde, yağış biraz daha fazla olunca neden bu kadar korkunç bir tablo oluştu? Bu bir doğal afet midir?
Bu sel oluştu çünkü doğa inanılmaz tahrip edildi. Devlet-sermaye (şimdiki adıyla devlet=AKP) işbirliğiyle bir derenin üzerine 10 HES yaparsanız, ve suyu yatağından ayırır kanallara alırsanız bu durumu hazırlarsınız, yaptığınız menfezler suyun miktarı arttığında taşımaz geçtiği yerlerde patlar ve kendi ile beraber her şeyi önüne katar götürür. Bir de o derenin yatağını yapılaşmaya açarsınız. Yetmedi, bölgede denetimsiz çay tarımı yaparsınız. Ormanları kitle turizmine açarsınız. Barajlarla iklimi etkilersiniz, ekolojik dengeyi altüst etmek için gereken herşeyi yaparsınız. Sonuç: Su akar yolunu bulur, doğa kendine yapılanın cezasını keser.
AKP iktidarı, doğayı da tıpkı biz ülkenin insanları gibi kendi malı zannettiği için, sermayenin emrine verince sonuç bu olur.
Bu nedenle bu insanlar doğal afet sonucunda ölmemiş, bizzat AKP iktidarı tarafından taammüden öldürülmüştür. Artvin bölgesinde HES, yayla yolu, siyanürlü altın çıkarma gibi sayısız mücadele devam etmektedir. Geçici hükümeti ile bile AKP rant için talana devam etmektedir. Hükümet, halkın yaşadığı felaket ve acı yetmemiş gibi, yerelin ayağa kalkmasını sağlamak için gerekenleri yapmak yerine çevre illerden çevik kuvvet sevketmekte ve helikopter uçuşları ile halka gözdağı vermeye çalışmaktadır.
Ey AKP, Hopa, Metin Lokumcu’nun, Kazım Koyuncu’nun memleketi, korkutamazsınız, sindiremezsiniz. Orman bakanınız Hopa’ya gidince yüzlerce korumayla gezer, halk onca polise rağmen korkmadan bağıra bağıra yüzünüze haykırır, “buraya HES yapmayın dediğimizde bizi hain ilan ettiniz, görüyormusunuz eserinizi”.
1 Kasım’da bu katliamın yanıtını alırsınız.