Geçtiğimiz günlerde Kamil Kartal ve Başaran Aksu imzasıyla ve “DİSK/Dev. Maden – Sen Genel Başkanı Tayfun GÖRGÜN’e Açık Mektup” başlığıyla yayınlanan metne ilişkin DİSK Dev. Maden – Sen Yönetim Kurulu ve Tayfun Görgün bir basın metniyle yanıt yayınlandı.
Görgün’ün metninde “açık mektubu” yayınlayanları eleştiri değil özeleştiri yapması gerekliliği öne çıkartılırken, hiç kimsenin maden işçilerinin emekleriyle kurulan ve yaşatılan Dev. Maden – Sen ismini kafasına göre kullanma hakkı olmadığı vurgusu öne çıkartılıyor. Ayrıca “açık mektubu” yayınlar yıllardır Dev. Maden – Sen içinde örgütlenmek yerine Türk – İş içerisinde örgütlenmeyi tercih ederek mevcut tabloda payları olduğu gerekçesiyle özeleştiriye çağrılıyor.
Türkiye İşçi Sınıfının en önemli sektörlerinden birisi olan maden sektöründe Türk-İş’in sarı sendikacılığının değil Devrimci sendikal geleneğin galebe çalması dileğiyle her iki metni de okurlarımızla paylaşıyoruz.
DİSK Dev. Maden – Sen açıklaması
Soma’da yürüttüğümüz sendikal mücadele sürecinde, Genel Başkanımız Tayfun GÖRGÜN üzerinden sendikamıza dönük Kamil KARTAL ve Başaran AKSU imzalı bir saldırı başlatılmıştır.
İnternette bazı haber siteleri ve facebook adreslerinde yaygın olarak paylaşılan bu çift imzalı açık mektup ve çağrıya cevap verme zorunluluğu doğmuştur.
Soma’da yürüttüğümüz mücadelede aşmak zorunda olduğumuz bir engel ve çözülmesi gereken bir problem olarak gördüğümüz için aşağıdaki yazıyı kamuoyu ile paylaşmak zorunda kaldığımızı belirtiriz. 31 Ağustos 2014
Dev. Maden – Sen Yönetim Kurulu
“DİSK/Dev. Maden – Sen Genel Başkanı Tayfun GÖRGÜN’e Açık Mektup” başlığıyla yayınlanan yazıya bir yanıt.
Sayın Baylar,
Aslında yanıt verme gereği görmüyorduk. Böylesi tartışmalara katılmak, söz yetiştirmek gibi bir niyetimiz hiçbir zaman olmadı. Ancak kamuoyuna ve işçi arkadaşlarımıza karşı sorumluluğumuzun gereği olarak, seviyeli ve kısa bir açıklama yapmayı gerekli gördük.
DİSK Dev. Maden – Sen ismi keyfi kullanılamaz
Birçok yerde, sizlerin bizim sendikamızla ilgisinin ne olduğu sorusuna yanıt verdik. Buradan da bir kez daha açıklıyoruz. Sendikamızla hiç bir hukuksal ve örgütsel ilişkiniz yoktur. Siz Dev. Maden – Sen’in hiçbir yetkilisi ve görevlisi değilsiniz. Çalışmalarınızda bu isim ve bu yetkiyi kullanma hakkınız yoktur. Bu durumu hem işçi arkadaşlarımıza hem de soranlara açıklamak şeffaf, samimi ve sınıf sendikacılığı doğrultusunda bir örgütlenme yapmanın gereğidir. Ayrıca sendikamızla ve DİSK’le ilişkinizin olmadığı kendinize de defalarca söylenmesine rağmen siz hala sendikanın Soma’da ki meşruiyetinden faydalanmaya, sendika üzerinden kendinize bağlı işçi konsey ve komitelerini örgütlemeye devam ediyorsunuz. Ve bu durumun sonuçlarını sizler de gayet iyi biliyorsunuz. Bakın biz, sizlerin bu tutumlarından kaynaklı “sendika da iki başlılık mı var?” “sendika da gruplar mı var?” sorularıyla karşılaşıyoruz. Bu sorulara yanıt vermek dedikodu ya da ihbarcılık değil, işçileri saf bilgisiz olarak görüp faydalanmaya çalışanların cinliğini ortaya çıkarmaktır.
Sayın Baylar,
Bugün herkes ülkenin diğer işçi havzalarında ya da maden bölgelerinde olduğu gibi Soma’da da çalışma yapıyor, yapabiliyor. Herkesin inanç ve düşünleri doğrultusunda, örgütlenme yapmasına biz karışmayız. Karışılmasını da doğru bulmayız. Ancak, sizlerin bunu yaparken “sendikamızın yetkilisi” gibi davranmanız bir örgütlenme özgürlüğü değil, aksine asalak, faydacı ve fırsatçı bir tavırdır. Bu tutum karşısında bizler de diğer bütün örgütler gibi kendimizi savunmak zorundayız. Bu tutumuzda DİSK’in, Dev. Maden – Sen’in duruşuna zarar verecek hiçbir işaret yoktur.
Sayın Baylar,
Sizlere açık açık söylüyoruz.
Toplantılarınızı DİSK ve sendikamızın adını kullanmadan, doğrudan kendi bildiğiniz “komite ve konseyler” adıyla yapmanız daha dürüst ve devrimci bir tavır olacaktır.
Sizler de biliyorsunuz ki, Soma’da işçilerin sendikamıza ve DİSK’e karşı haklı bir ilgi ve güvenleri var. Bu ismin arkasında duran tarih bu ilgi ve güvenin bizlere yüklediği sorumluk ve duyarlılığı daha da fazlalaştırmaktadır. Ancak sizler bu sorumluluğa hiçbir şekilde ortak olmadan en sorumsuz halinizle bu ismi işçilere ulaşmak için kullanıyor ve bu isimden faydalanıyorsunuz. Zaten sizler de bunun için defalarca bizden yetki, DİSK/Dev. Maden – Sen kimliği ve DİSK’in ses aracını istediniz.
DİSK’in şanlı tarihinden bahsediyorsunuz. Geçmişimizi bu kadar sahiplendiğinize göre; geçmiş ile ilgili şu bölümü size hatırlatmak faydalı olacaktır.
Sendikamız Soma havzasında uzun yıllardır mücadele yöntem ve araçları arayışı içerisindedir. 1993 yılından bu yana, bu havzada örgütlenme arayışlarını kesintisiz sürdürmektedir. O zamandan beri süregelen ilişkilerimizle bu havzada örgütlenme çabalarımız devam etmektedir. 13 Mayıs’tan sonra işçilerin DİSK/Dev. Maden – Sen’i bu kadar kolay benimsemelerinin ve tercih etmelerinin en önemli nedeni de bu ilişkilerdir. Bu nedenledir ki 13 Mayıs madenci katliamının ardından meydana gelen tepki DİSK örgütlenmesinin önünü açan değil, örgütlenmeyi hızlandıran ve güçlendiren bir sonuç doğurmuştur. Ancak Dev. Maden – Sen olarak içimizden bazı dostların ve dışarıdan sermaye ve devletin engellemelerine her türlü tehdit ve şantaja boyun eğmediğimizi gerek DİSK’in gerekse Dev. Maden – Sen’in tarihi çeşitli örneklerle ispat ve tespit etmiştir.
Eleştiri değil özeleştiri yapılmalı
Mektubu yazan arkadaşlara kendi tarih ve yöntemlerinden tamda Soma’dan seslenerek şunu hatırlatmak istiyoruz: 1990 yıllarından beri ısrar edilen yanlışların sonuçlarından kazançlı çıkan sermaye ve sarı sendika örnekleri Soma’da da ispatlanmıştır. 1993’den beri yapılan hatalardan biri: Elinizde madencilik sendikası varken O’nu örgütlemek, DİSK’de örgütlenmek yerine, TÜRK – İŞ içerisinde Soma’da DAYANIŞMA grubu kurarak, sendikayı ele geçirmek tercihi içinde yer aldınız. Bu çabalarınızla DİSK/Dev. Maden – Sen’in örgütlenmesine açıkça ideolojik ve pratik olarak karşı çıktınız. TÜRK – İŞ içindeki muhalefette yer aldınız ve yıllarca sürdürdünüz ısrarınız ve harcadığınız enerji, sarı sendikaya sol görünüşlü alçağın alçağı yeni sendikacılar kazandırmaktan başka bir işe yaramadı. Bu nedenle DİSK örgütlenmesinin Soma’da gerçekleşmesi yıllarca gecikti. Bu konuda bir özeleştiri yapma erdemi aklınızdan bile geçmedi.
Devrimcilerin birbirine numara çektiği, tehdit ettiği ortamlar ve diyaloglara taraf olmaktan kaçınmamız anlaşılır bir şey olsa gerek. Sadece bunlarla değil, sol içi, emek yanlısı saydığımız kişi ve öznelerle yıpratıcı, yararsız, tüketici tartışmalara hiç taraf olmak niyetinde değiliz.
Bizler görevimize bakarız. Tüm enerjimizi sınıf düşmanlarına karşı örgütlenme ve mevzi kazanmaya ayırırız. İşçilerin hak ve çıkarları ve gelecek için öğrendiğimiz sınıf ve kitle sendikacılığı yolunda yürümekten vazgeçmeyeceğiz.
Sendikamızın örgütlenme ve sınıf mücadelesini gerektiği biçimde yürütme yolunda temel ilkeleri herkes tarafından malum olmasına rağmen buradan tekrar belirtmekte yarar var.
1. DİSK, devletten bağımsız bir sendikal örgüttür.
2. DİSK, işverenden bağımsız bir sendikal örgüttür
3. DİSK, siyasi parti ve örgütlerden bağımsız sendikal bir örgüttür.
Bu üç ilke üzerinden yürüttüğümüz her türlü sendikal mücadelede sınıfın yararına olacağına inandığımız, bu üç ilkeye uygun gördüğümüz, her türlü örgütlenme deneyimini ve birikimini önemseyerek ve mücadelemize katkı yapacağına inandığımız her türlü kurumsal ve bireysel desteği her aşamada kabul ettiğimizi ve edeceğimizi belirterek bu konunun aydınlığa kavuşturulmasını önemli buluyoruz. Ancak şu gerçekliğin de akıllardan çıkartılmamasında fayda görüyoruz; Bir takım ince hesaplar ve planlar yapılarak kurulan kumpaslar boşa çıkartılacaktır. Ayrıca “Sayın Başkan” hitabıyla nezaketli bir başlık ile giriş yapıldıktan sonra çeşitli çevrelere mesajlar özenle seçilmiş. Ancak yanıltmaya çalıştığınız bu çevreler bu numaraları yemeyeceği gibi işçilerde yemeyecektir.
Şimdi bir kez daha tüm kamuoyunun önünde soralım.
Bir sendikayla hukuksal ve örgütsel yetki ve sorumluluğu olmayan birilerinin o sendikanın adını, kimliğini veya ses aracını kullanmasına kim izin verebilir?
Sizlere son sözümüz.
DİSK’le ve sendikamız Dev. Maden – Sen ile bir ilişkinizin olmadığını lütfen kendiniz de işçilere ve kamuoyuna açıklayın. Bu daha devrimci, daha etik bir duruş olur. Böylece sendikanın gölgesine ihtiyaç duymadan örgütlenmenizi yapmış olursunuz.
Şimdi bir kez daha, tüm kamuoyunun önünde söylüyorum. Böylesi zorlama tartışmaların muhatabı olmayacağız. Bir yandan nazik ve saygılı açık mektup gönderirken diğer yandan tehdit mesajları ve SMS’leri göndermek de politik bir tutumdan ziyade aba altından sopa göstermektir. Bunu da kamuoyunun vicdanına bırakıyoruz. 31 Ağustos 2014
Tayfun GÖRGÜN
Dev. Maden – Sen Genel Başkanı
—
“DİSK/Dev. Maden – Sen Genel Başkanı Tayfun GÖRGÜN’e Açık Mektup”
Sayın başkan,
Siz, Türkiye emekçi sınıflar tarihinde 15-16 Haziranlardan başlayıp bugünlere ağır bedeller ödenerek taşınan şanlı bir mücadele geçmişine sahip, bugün de emekçi sınıflara her türlü saldırının gerçekleştirildiği koşullarda büyük bir kararlılıkla direnen DİSK’e bağlı bir sendikanın “Devrimci Maden Arama ve İşletme İşçileri Sendikası”nın (DEV MADEN-SEN) Genel Başkanısınız.
Biz aşağıda imzası bulunanlar da “hasbelkader”, 13 Mayıs’ta gerçekleşen katliamdan sonra Soma’ya gelerek gerek katliamın yaralarının sarılması, gerekse de “sarı sendika”, “devlet” ve “sermaye” ölüm üçgeninde ablukaya alınmış maden işçilerinin, esas olarak DİSK Dev Maden Sen’de örgütlenmesini gerçekleştirmek için büyük bir dayanışma içinde, günlerdir Soma’da yatıp kalkan, köy köy, ilçe ilçe sendikayı örgütlemek için gönüllü olarak çalışan devrimcileriz.
Siyasal bakış açımız gereği, geçmişten bugüne, gerek bir bütün olarak halkın, gerekse de emekçilerin söz, yetki, karar ve iktidar sahibi olmalarının yolunun, kendi öz örgütlenmelerini yaratmalarından geçtiğine inanır ve hep bunu savunuruz. Bunlar aynı zamanda başında olduğunuz sendikaya 1999 yılında katılan Yeraltı Maden İş’in de ilkeleridir. Bizler bu geleneğin sürdürücüsüyüz.
Bu yüzden de Soma’da maden işçileri arasında, DİSK-DEV MADEN SEN’in örgütlenmesi çalışmaları yanı sıra, işçilerin kendi kendilerini yönetme deneyimleri kazanacakları “işyeri komite ve konseyleri” çalışmasının da yapılmasını temel önemde görüyoruz. Zira bugüne kadar gerek dünya gerekse de ülkemizde sürdürülen emek mücadeleleri bize, işçilerin sadece sendikalarını değiştirmekle sorunlarının üstesinden gelemediklerini gösteren sayısız örnekle doludur. Hatta işçi sınıfının kendi öz örgütlenmelerinin yaratılamadığı neredeyse her durumda, var olan örgütlenmelerin hızla bürokrasi batağına sürüklendiğini göstermektedir.
Sayın başkan,
Bu açıdan, bizler Soma’da işçi sınıfına olan inancımızdan aldığımız yetki ile sizin de bildiğiniz gibi canımızı dişimize takıp gece gündüz hem maden işçilerini DİSK-DEV MADEN SEN’e üye yapmaya çalışıyor hem de işçilerin söz ve karar sahibi olacakları işyeri komite ve konseyleri örgütlemeye çalışıyoruz.
Fakat sizinle ilk andan itibaren diyalog kurmaya çalışmış, defalarca görüşmüş birlikte koordineli bir çalışmanın olanaklarını geliştirmek için çaba sarf etmek için konuşmuş olmamıza rağmen, siz ve birlikte çalıştığınız bazı “sendika yetkilisi” arkadaşlar, bize karşı başından beri düşmanca bir tutum içerisine girdiniz. Bugüne kadar bu sorunu sizinle, ortak tanıdıklarımızla, kimi DİSK yöneticileri ile konuşarak çözmeye çalıştık.
Ama gördük ki herkes bu durumdan hoşnut! Üstelik, sizin düşmanca tutumunuz da artarak devam etti. Kapalı kapılar arkasında, sizinle görüşmeye gelen neredeyse bütün maden işçilerine bizler hakkında her biridedikodu, spekülasyon ve iftiradan ibaret olan onlarca “hikaye” anlatmayı tercih ettiniz.
Biz var olan çalışma zarar görmesin, madenci işçiler arasında farklılıklar oluşmasın, çalışmaların başarısız olması için çabalayanların eline koz verilmesin vb. diyerek sizin iftira ve yalanlarınıza yanıt vermekten kaçındıkça, siz bu dedikodu, spekülasyon ve yalanların düzeyini arttırdınız, onurumuzla oynar noktaya getirdiniz.
Sayın başkan,
Sizin devrimci bir sendikal mücadelenin nasıl olması gerektiğini bilecek kadar deneyim sahibi olduğunuzu konumunuz gereği varsayarız. Fakat görüyoruz ki, Soma katliamı yaşanmadan önce sendikanızın sadece 174 üyesinin bulunması hiç de tesadüf değilmiş. İşçileri toplantılarda azarlayarak, başka sendika yöneticilerini devreye sokarak, dedikodu ve spekülasyon yaparak işçi örgütlenemez! Başkanlık ya da genel sekreterlik makamında oturmak da kimseyi sınıf sendikacısı yapmaz.
Sayın başkan, bizimle ilgili sorununuz neyse bunu aleni olarak ortaya koyup tartışmanızı bekledik. Bizi açık açık eleştirmenizi, varsa hatalarımızı herkesin içerisinde yüzümüze karşı vurmanızı bekledik. Ancak siz arkamızdan dedikodu, spekülasyon ve (hadi en hafifi ile söyleyelim) “ihbarcılığa varabilecek” bir tutum içerisine girdiniz.
Bu yüzden, işte bu açık mektup ile sizi büyük bir yükten kurtarabilmeyi umuyoruz ve tartışmayı kamuoyu önünde yapmayı öneriyoruz. Buyurun kapalı kapılar arkasında, hakkımızda işçilere anlattığınız, anlatacağınız hususları bir seferde, hiçbirinin üzerinden atlamadan bu kez de kamuoyu önünde anlatınız.
Biz size (yürüttüğünüz bu dedikodu ve iftira kampanyasında) bazı sorular sorarak yardımcı olmaya çalışacağız.
Sayın Tayfun Görgün:
1- Soma’da bugün birçok çevre ve yapı çeşitli düzeylerde işçi çalışması yapmaya çalışırken neden özel olarak bizi hedef seçiyorsunuz? Soma’da çeşitli düzeylerde yürütülen çalışmalar arasında size göre bir fark mı vardır? Varsa bunun nedenleri nelerdir?
2- Biz işçileri DİSK’e üye yapmaya çalışırken devletin yetkililerine bizim yetkimizin olmadığını söyleyerek bir tür ihbarcılık yaptığınızın farkında değil misiniz? Bütün uyarılarımıza rağmen aynı tutumunuzu ağırlaştırarak devam ettirerek bizi neden devlet nezdinde hedef durumuna getiriyorsunuz? Bizim olmadığımız bir Soma’da siz daha çok işçi mi örgütleyeceksiniz?
3- Başından beri bütün gücümüzle bir yandan işyeri komite ve konseyleri kurmaya çalışır diğer yandan ise her bir madenciyi DİSK çatısı altında Dev Maden Sen’e üye yapmaya çalışırken neden ısrarla hakkımızda “bunlar Türk-İş’e çalışıyor” yalanını işçiler arasında yaymaya çalışıyorsunuz? Bizim gece gündüz köy köy işçileri DİSK’e, Dev Maden Sen’e örgütlemek için çalıştığımızı bilmenize rağmen neden yapmaya çalıştığımız her etkinliği kimi zaman katılımcıları da arayarak bozmaya çalışıyorsunuz?
4- Neden işyeri komite ve konseylerinde örgütlenmeye çalışan işçilere, 70’li yıllarda Yeni Çeltek, Aşkale ve Hekimhan’da yürütülen işçi çalışmalarını “gizli örgütlerin” işçilerin başını derde soktukları deneyimler olarak anlatıyorsunuz? Bu tarzınızla zamanın sıkıyönetim askeri mahkeme savcıları gibi konuştuğunuzun farkında değil misiniz? Türkiye’deki sınıf mücadeleleri deneyimleri içerisinde her biri büyük bir kıymete sahip deneyimleri, büyük bedeller ödenerek yürütülen devrimci mücadeleleri devlet ağzıyla karalayarak mı Soma’da işçileri örgütlemeyi planlıyorsunuz?
5- Önünde devrimci yazan bir sendikanın yöneticileri devrimcileri, devrimci mücadeleleri karalayarak mı sendikal mücadele yürütecek?
İşte size sağda solda kapalı kapılar ardında hakkımızda ileri sürdüğünüz iddiaları herkese duyurma imkânı!
İşte size tüm iddialarınızı kamuoyunda önünde ispatlamanız için bir fırsat!
Buyurun tek tek uğraşmayın, bizi kamuoyu önünde toptan mahkûm edin!
İddialarınızı ispatlayın! Ya da artık susun!
Nefesinizi dedikoduya, spekülasyona, iftiralara ve ihbarlara değil, sınıfı örgütlemeye saklayın!
KAMİL KARTAL-BAŞARAN AKSU