Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR), TÜİK tarafından açıklanan Hanehalkı İşgücü Anketi Ağustos 2014 dönem sonuçlarını değerlendirdi:
1) Türkiye ekonomisinde büyüme oranlarında yaşanan düşüş işsizlik verilerine yansımaya devam ediyor. Nisan-Mayıs-Haziran ayları için Gayri Safi Yurtiçi Hasıla bir önceki yılın aynı dönemine göre sadece yüzde 2,1’lik bir artış göstermişti. Bu oran ikinci çeyrek dönem verileri üzerinden bakıldığında kriz yılı olan 2009 yılı hariç tutulursa son 12 yılın en kötü performansı. Söz konusu durum mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik verilerinden sonra işsizlik verilerini de iki haneli rakamlara taşıdı. Mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 10,4 ile geçtiğimiz yıla göre % 1,1 puan artış kaydederken, mevsimsel etkilerden arındırılmamış resmi işsizlik de aynı düzeyde artarak % 10,1’e ulaştı. Tarımdışı işsizlik oranı % 12,3 oldu. Resmi işsiz sayısı yeni seriye göre 462 bin kişilik artışla 2 milyon 944 bine ulaştı. Bu veri krizin en ağır şekilde yaşandığı 2009 yılının aynı dönemi için 3 milyon 87 bindi. İşsiz sayısı bu verilere göre kriz dönemindeki yüksek rakamlara neredeyse yetişti.
2) Ağustos 2014 döneminde resmi işsizlere, umudu olmadığı için ya da diğer nedenlerle son 4 haftadır iş arama kanallarını kullanmayan ve işe başlamaya hazır olduğu halde bu nedenle işsiz sayılmayanlar (umutsuzlar ve diğer) dahil edildiğinde işsizlik oranı yüzde 17,1, işsiz sayısı da 5 milyon 430 bin kişi olarak gerçekleşti. İşinden memnun olmayan ya da daha fazla çalışmak istediği halde düzgün işler bulamadığı için çaresiz kısa süreli işler yapanlar (eksik ve yetersiz istihdam edilenler) ilave edildiğinde işsizler ve çaresizlerin toplam sayısı 6 milyon 450 bin kişiye ulaştı. Bunların istihdam içindeki payı ise % 20,3 oldu.
3) Kadınlar için ise işsizlik gerçeği daha ağır bir biçimde yaşandı. Resmi işsizlik oranı % 12,7 olan kadınlar için geniş tanımlı işsizlik oranı % 25,46 seviyesinde gerçekleşti.
4) Kadınlar resmi işsizlerin yüzde 38’sini oluştururken, işsizlik kapsamı dışında tutulan umutsuz ve diğer işsizlerin yüzde 62’si kadınlar oldu. İşsizlik oranındaki artış kadınlarda daha fazla gerçekleşti. Lise ve üzeri eğitim düzeyine sahip kadınlardaki resmi işsizlik oranı yüzde 19,2 iken erkeklerde yüzde 8,8 seviyesinde kaldı..
5) Yüksek öğretim mezunları arasında işsiz sayısı yeni seriye göre Şubat 2014 döneminden bu yana 255 bin kişi artarak 743 bine ulaştı. Buna karşın Şubat 2014 döneminden bu yana resmi işsiz sayısındaki artış 119 bin seviyesinde kaldı. İşsiz sayısı lise altı eğitime sahip olan ya da okuma yazma bilmeyenler için toplamda 171 bin kişi azalırken, meslek, teknik ve düz lise mezunları için 26 bin üniversite mezunları için yukarıda belirtildiği gibi 255 kişi arttı. İşsizliğe yükseköğretim mezunu işsizler damgasını vurdu. Özellikle yükseköğretim mezunu kadınlar işsizliğin hedefi oldu. Yükseköğretim mezunu kadınlar yeni işsizlerin % 60’ını oluşturdu. Yükseköğretim mezunu kadınlar için geniş tanımlı işsizlik oranı % 30 oldu. Kadın işsizlerin % 37’si yükseköğretim, % 64’ü lise ve üzeri eğitim düzeyine sahip.
6) Gençler için (15-24 yaş) geniş tanımlı işsizlik oranları ise resmi % 19,2 rakamının 9 puan üzerinde yüzde 28 seviyesinde gerçekleşti.
7) Mevsim etkilerinden arındırılmış istihdam verilerine göre inşaat ve sanayi sektöründe istihdam yıl içi en yüksek değerleri yakalayamıyor. İnşaat sektöründe istihdam şubat döneminin 162 bin, sanayi sektörü mart döneminin 116 bin kişi gerisinde.
8) Türkiye İstatistik Kurumu Şubat 2014 dönemiyle birlikte yeni bir hesaplama yöntemi ve seri kullanmaya başladı. Uluslararası norm ve standartlar dikkate alınarak veri derleme araçları zenginleştirildi. Ancak aynı zamanda resmi olarak işsiz sayılanların kapsamı da daraltıldı. Önceki uygulamada, referans dönemi içinde “son üç ay” içerisinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve iki hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan kişiler “işsiz” olarak değerlendiriliyordu. Yeni uygulamada ise yalnızca “son dört hafta” içerisinde iş arama kanallarından en az birini kullanan ve iki hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan kişiler “işsiz” olarak ele alınıyor. Yani 1,5-2 ay önce iş başvurusu yapmış olan ve işe başlamaya hazır bir kişi işsiz kategorisi dışına çıkartıldı. Bu kişiler “işgücüne dahil olmayanlar” başlığında, “İş aramayıp, çalışmaya hazır olanlar” kategorisinde “diğer” sınıflandırmasında değerlendirildi. Özellikle iş bulma konusunda sıkıntı çeken kadınların yöntem değişikliği nedeni ile işsizlik kapsamı dışına atıldığı söylenebilir.
9) TÜİK yeni serisinde daha önceki seride olan ve anket soru formunda yer alan işin sürekliliği ile ilgili verileri açıklamaktan vazgeçmiştir. Geçici çalışanların sayısındaki gelişim istihdamın niteliği açısından son derece önemli bir değişkendir. Bu verinin artık paylaşılmaması büyük bir eksikliktir.
SONUÇ
TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi Ağustos 2014 dönemi verilerine göre işsizlik hem görünen hem görünmeyen boyutlarıyla tehlike sinyalleri veriyor. Bu tehlike sinyalleri en çok da eğitimli ve özellikle eğitimli kadın işgücü üzerinde etkisini gösteriyor. Gelecek dönem açısından eğitimli işgücünün ve kadınların istihdamda yaşadığı problemlerin derinleşmesi beklenebilir.
Türkiye haftalık çalışma sürelerinin emsallerine göre çok daha yüksek olduğu bir ülkedir. Avrupa Birliği ülkeleri ile kıyaslandığında haftalık çalışma sürelerindeki fark 12 saati bulmaktadır. Buna göre Türkiye’de 5 kişinin yapacağı işi 4 kişi yapmaktadır. Bir yandan işgücüne katılım oranlarını yükseltirken, öte yandan işsizlik verileri ile mücadele etmenin yegâne yolu, gelir kaybına yol açmaksızın haftalık çalışma sürelerini azaltmaktan geçmektedir. Buna karşın hükümet ve sermaye çevreleri işsizlik verilerindeki artışı, istihdam yapısının niteliğini bozarak, yani yoğun çalışma koşulları altında, daha esnek ve güvencesiz çalışma biçimlerini yaygınlaştırarak durdurmanın reçetelerini topluma sunmaktadır.
Hükümet işveren çevrelerinin taleplerini Ulusal İstihdam Strateji Belgesi ile programlaştırmıştır. Ucuz işgücü için, taşeron çalışmayı yaygınlaştırmayı, kıdem tazminatını fona devrederek ortadan kaldırmayı, kölelik bürolarını hayata geçirmeyi hedefleyen bu belge hükümetin uygulama açısından gündemindedir. Nitekim Orta Vadeli Program’da (2015-2017) istihdam başlığında yer alan hususlar bu tespiti doğrulamaktadır.
İşsizlikle mücadeleyi, çalışma koşullarını kötüleştirerek, ücretleri düşürerek çözmeye çalışan bu anlayışa karşı durulmalıdır. Bu stratejinin sonuçları Soma’da, Mecidiyeköy’de, Ermenek’te ve Türkiye’nin dört bir yanında acı bir biçimde görülmektedir. Bu strateji işsizliğin “ne iş olsa yaparım” başlığı altında gizlenmesi, işletmelerin karını insanların yaşamının önüne alma stratejisidir. İşsizlikle gerçek mücadele için;
1. Haftalık çalışma süresi gelir kaybı yaşanmaksızın 37,5 saate, fazla mesailer için uygulanan yıllık 270 saat sınırı, 90 saate düşürülmelidir.
2. Herkese en az 1 ay ücretli izin hakkı tanınmalıdır.
3. Herkes için iş güvencesi ayrımsız bir biçimde uygulanmalıdır.
4. Sendikal hak ve özgürlükler güvence altına alınmalı, sendikal barajlar kaldırılmalı, herkesin sendika hakkını özgürce kullanabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
5. Taşeronlaşma ve kayıt dışı istihdam engellenmelidir.
6. Kamu girişimciliği ve hizmetleri istihdam yaratacak şekilde yeniden ele alınmalıdır.
7. Kamuda personel açığı derhal kapatılmalıdır.
8. Kadın istihdamının artırılması ve işsizliğinin azaltılması için işgücü piyasalarındaki cinsiyetçi uygulamalara son verilmeli, ev içi bakım hizmetleri devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini sağlaması ile kadının üzerinden alınmalıdır.