Siyasi HaberSiyasi Haber

    Güncel Kalın

    Türkiye ve dünyada neler olup bitiyor ilk siz bilgi sahibi olun

    Göz attınız mı?

    Hava döndü

    15 Eylül 2015

    Ekonomi yönetiminde sıkışma – II: Talih bir kez daha hükümetin yüzüne gülecek mi?

    15 Eylül 2015

    Küresel krizin iki yüzü

    15 Eylül 2015

    Pandeminin deşifre ettiği kapitalistleşen aşı üretimi

    14 Haziran 2022
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Haberler
      • Gündem
        • Ekonomi
        • Politika
        • Ortadoğu
        • Spor
        • Sağlık
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Haklar ve Özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen Hakları
        • Çocuk Hakları
      • Bilim Teknoloji
      • Kültür Sanat
    • Yazılar

      Kötülük ve Cezasızlık

      16 Mart 2023

      Emek ve Özgürlük İttifakı’nın Seçim Stratejisi: TİP ve HDP

      15 Mart 2023

      ABD’nin 16. büyük bankası battı: Yeni bir 2008 krizi mi geliyor?

      13 Mart 2023

      Vicdan, bilinç ve dayanışma

      10 Mart 2023

      Yaşamak nefes alıp vermek değildir: DAD

      10 Mart 2023
    • Yazarlar
    • Seçtiklerimiz
    • Söyleşiler
    • Dosyalar
    • Çeviriler
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Devletin “derin” yüzü Susurluk kazası

    Devletin “derin” yüzü Susurluk kazası

    Siyasi Haber- Siyasi Haber3 Kasım 20216 dk. okuma süresi
    Paylaş
    Facebook Twitter Telegram WhatsApp Email
    3 Kasım 1996’da Balıkesir’in Susurluk ilçesinde devletin “derin” yüzünü gösteren bir kaza yaşandı. Kazada ölen ve yaralananların kimlikleri, kazanın ülke gündemine girmesine ve “derin devlet” tartışmalarına neden oldu.

    3 Kasım 1996’da Balıkesir’in Susurluk ilçesinde tarihe “Susurluk Kazası” olarak geçen kazada, Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ, Abdullah Çatlı ve Gonca Us hayatını kaybederken, milletvekili Sedat Bucak yaralı olarak kurtuldu.

    Kazada ölen ve yaralananların kimlikleri, kazanın ülke gündemine girmesine ve “derin devlet” tartışmalarına neden oldu. 

    Kazada ölen eski Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ, daha önce meslekten ihraç edilmiş ancak mahkeme kararıyla geri dönmüş ve dönem dönem bazı organize suç örgütleri ile bağlantıları hakkında çeşitli iddialar ortaya atılmış bir isimdi.

    Aracın içinde bulunan ve kazada yaşamını yitiren, üzerinde Mehmet Özbay kimliği bulunan kişinin birçok suçtan Uluslararası Polis Teşkilatı (Interpol) tarafından aranan Abdullah Çatlı olduğu anlaşıldı.

    Çatlı, 1 Şubat 1979’daki Abdi İpekçi Suikastı, Papa İkinci Jean Paul Suikastı’nın faili Mehmet Ali Ağca’nın Maltepe Cezaevi’nden kaçırılması, 11 Temmuz 1978’de Doç. Dr. Bedrettin Cömert’in öldürülmesi ve tarihe “Bahçelievler Katliamı” olarak geçen Ekim 1978’de Türkiye İşçi Partisi’nden yedi öğrencinin öldürülmesi gibi olaylarla ilgili olarak aranıyordu.

    Dönemin Doğru Yol Urfa Milletvekili Sedat Bucak da, Urfa’nın Siverek ilçesinde, PKK ile mücadele adı altında oluşturduğu Korucu milislerle uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yaptığı saptanan “Bucak aşireti”nin lideriydi.

    Sedat Bucak ve dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar hakkında fezleke 
    Kaza ve ardından ortaya çıkan ilişkiler ağı uzunca bir süre hem siyasetin hem kamuoyunun gündeminde kaldı. Bazı gazetecilerin yaptıkları araştırmalar bir dizi ciddi iddianın ve ilişki ağının ortaya çıkmasına neden oldu.

    Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) Susurluk Araştırma Komisyonu kuruldu.
    Yapılan araştırmalar, dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın, “derin devlet” ilişkileri içerisinde yar aldığını ortaya çıkarmaya başladı. 

    İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcılığı, Mehmet Ağar ve Sedat Bucak hakkında dokunulmazlıklarının kaldırılması istemiyle fezleke hazırladı. Dokunulmazlıkları kaldırılan iki isim hakkında “cürüm işlemek için çete kurmak, hakkında yakalama ve tevkif müzakeresi bulunan kişileri yetkili mercilere haber vermemek ve görevi kötüye kullanmak” suçlamalarıyla iddianame hazırlandı ve dava açıldı.

    Kazadan kısa bir süre sonra görevinden istifa eden Mehmet Ağar, DGM’de verdiği ifade sırasında birçok soruyu “devlet sırrı” olduğu gerekçesiyle yanıtlamadı ve davaya konu birçok olayın yaşandığı tarihte bakan olduğu gerekçesiyle ancak Yüce Divan’da yargılanabileceğini savundu.

    DGM, önce “görevsizlik” kararı verdi. Ancak bu karar Yargıtay tarafından bozuldu. Bunun üzerine DGM bu kez “yargılanmanın durdurulmasına” hükmetti.

    TBMM Soruşturma Komisyonu da Ağar’ın Yüce Divan’a sevkine gerek olmadığına karar verdi. Böylece bu aşamada Ağar hakkında Susurluk bağlantılı yargı süreçleri de sona ermiş oldu.

    Mehmet Ağar ancak 2011 yılında “suç örgütü yöneticisi” olduğu iddiasıyla açılan davada beş yıl hapis cezasına çarptırıldı, 1 yıl 4 gün yattıktan sonra denetimli serbestlikle tahliye edildi.

    Özel birimler suça bulaşan yapılara dönüşüyor
    Susurluk kazası öncesinde ve sonrasında yapılan araştırmalar sonucunda hazırlanan raporlar, devletin içerisinde uzun yıllardır bir “çetenin varlığına” ve özellikle 1990’larda PKK ile mücadele adı altında oluşturulan özel birimlerin zamanla faili meçhul cinayetler, mafya hesaplaşmaları ve uyuşturucu kaçakçılığı gibi bir dizi suça bulaşan bir yapıya dönüştüğüne işaret ediyor.

    Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) 1988 yılında Mehmet Eymür ve Hiram Abas tarafından hazırlanan raporunda, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Ünal Erkan ve İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Ağar’ın “yeraltı dünyasıyla ilişkileri olduğu” iddia ediliyordu.

    1995 yılında hazırlanan ve yine Mehmet Eymür tarafından kaleme alınan ikinci raporda ise, PKK ve bazı sol örgütlerle mücadele etme “kisvesi altında” başta Çatlı olmak üzere Haluk Kırcı, Sami Hoştan ve Yaşar Öz gibi haklarında cinayet ve uyuşturucu kaçaklığı gibi bir dizi suçlama bulunan isimlerle bir örgüt oluşturduğu iddia edildi. 

    “Kontrolsüz güçler, bazı siyasi güçlerce veya kişilerce destekleniyor”
    Susurluk kazasının ardından dönemin MİT Müsteşarı Sönmez Köksal tarafından 17 Kasım 1996’da Başbakan Necmettin Erbakan’a “Kişiye Özel” olarak gönderildi. Susurluk sonrası TBMM Araştırma Komisyonu bu raporu talep etmiş ancak gönderilmemişti. Ekleriyle birlikte 223 sayfayı bulan bu raporun tam metni ancak 2013 yılında yayımlanan bir kitapla gün yüzüne çıktı. Raporda devlet içerisinde Tansu Çiller’in desteklediği bir suç örgütü oluşumun varlığı ve bunun bazı yasadışı işlere bulaştığı yönünde ortaya atılmış olan bir dizi iddia incelendi. Raporun sonuç bölümünde Susurluk olayıyla birlikte ortaya çıkan bazı konular şöyle sıralandı:

    “Devletin içinde kontrolsüz güçlerin varlığını,

    Bu güçlerin devletin ihtiyaçları dışında da bazı istenmeyen faaliyetlere yönelebildiğini,

    Güvenlik kuvvetlerinin resmi güçler dışında bazı unsurları da devlet görevi adı altında kullandıklarını,

    Devletin bazı belgelerinin (Pasaport vs.) gayri kanuni unsurlara verilebildiğini,
    Devletin aynı kuruluşu içinde, farklı anlayışta olanların birbirleri ile devletin olanaklarını kullanarak mücadele edebildiklerini,

    İstihbaratta ve örtülü operasyonlarda çok başlılığın bulunduğunu, merkezi kontrolün yeterli olmadığını,

    Gizlilik taşıması gereken devlet belgelerinin veya faaliyetlerinin dahi kolayca açıklanabildiğini, tartışılabildiğini,

    Kontrolsüz güçlerin, bazı siyasi güçlerce veya kişilerce desteklendiğini,

    Devlet adına yapıldığı öne sürülen işlerde dahi büyük miktarlarda maddi çıkarların söz konusu olduğunu (A. Çatlı’nın şirketleri ve mal varlığı gibi) gösterecek nitelikte emarelerin çıkmasına neden olmuştur.”

    Kayıp silahların akıbeti hala meçhul
    Kaza yapan aracın bagajından çıkan silah ve mermilerden bazıları İsrail’den alınmış, Özel Harekat Daire Başkanlığı envanterine aittir ama “kayıptır.”

    TBMM Araştırma Komisyonu’nun raporunda da bahsi geçen silahlar konusu da Susurluk kazasıyla birlikte gündeme gelen ancak halen tam olarak aydınlatılamamış konuların en önemlileri arasında yer alıyor.

    Susurluk’ta kaza yapan araçta bir adet Beretta marka silah ve susturucu bulundu. Yapılan incelemelerde bu silahın Emniyet Genel Müdürlüğü envanterinde göründüğü ortaya çıktı.

    İnceleme derinleştirildikçe İsrail tarafından Emniyet Genel Müdürlüğü’ne hibe edilen Uzi ve Beretta marka yaklaşık 30 silahın çok büyük bir bölümünün kayıp olduğu anlaşıldı.

    Yapılan balistik incelemeler, kayıp silahların markasıyla örtüşen silahların 1990’lı yıllardaki bazı suikastlarda kullanıldığını gösterdi.

    Yargılama süreçlerinde İsrail’den hibe olarak alınan Uzi ve Beretta marka yaklaşık 30 silahın o dönem Özel Harekat Daire Başkanlığı’na verildiği ortaya çıktı.

    Ancak Emniyet Genel Müdürlüğü, resmi yazışmalarda bu silahların envanterinde yer almadığını bildirdi.

    Kayıp silahlar konusu, 2010’ların başındaki Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarında da gündeme geldi. O dönem bu silahlar için bazı yerlerde kazı çalışmaları yapıldı ancak silahlar bulunamadı.

    Ağar silahlarla ilgili, “O silahlar Başbakanlık’tan doğrudan izinle alındı. Terörle mücadele için gerekliydi. Bunların kaydı tutulmaz. Her devlet bu tür şeyleri yapar. Bu tür silah alımları her devlette olur” dedi.

    Silahların akıbeti halen netlik kazanmış değil.

    Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık!
    Susurluk Kazası sonra ortaya çıkan ilişkiler ve sonuçları kamuoyunun da tepkisine neden oldu. Devlet içerisinde yasadışı faaliyetlerde bulunan bir yapının olduğu iddialarının araştırılması ve suçluların cezalandırılması talebiyle “Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık Eylemi” başlatıldı.

    Kamuoyunda oluşan infial neticesinde, bu ilişkilerin açığa çıkarılması, devlet içerisinde yasadışı faaliyetlerde bulunan bir yapının olduğu iddialarının araştırılması ve suçluların cezalandırılması talebiyle “Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık Eylemi” başlatıldı.

    Şubat 1997’de sivil toplum kuruluşlarının girişimiyle başlatılan eylemler kapsamında saat 21.00’de ışıkların bir dakika boyunca açılıp kapatılması biçiminde yapılan eyleme Türkiye genelinde 30 milyon kişi katıldı.

    Paylaş. Facebook Twitter Telegram WhatsApp Email
    Önceki YazıAçıklanan enflasyon rakamlarında Ekim’de de aynı garabet: TÜİK: 2,39; ENAG: 6,90
    Sonraki Yazı Türkiye büyükelçisi Lübnanlı gazeteciyi hedef aldı!

    İlgili Yazılar

    İlahiyatçı Cemil Kılıç’a sopalarla saldıran üç kişi serbest bırakıldı

    Güncel 27 Mart 2023

    HDP/Yeşil Sol Parti gönüllüleri dijital kampanya başlattı: HADİ Avrupa

    Güncel 27 Mart 2023

    İYİ Parti, Erdoğan’ın adaylığına itiraz etti

    Güncel 27 Mart 2023
    Destek Ol
    Yazılar

    Kötülük ve Cezasızlık

    - Bülent Tekin

    Emek ve Özgürlük İttifakı’nın Seçim Stratejisi: TİP ve HDP

    - Ahmet Saymadi

    ABD’nin 16. büyük bankası battı: Yeni bir 2008 krizi mi geliyor?

    - Mahir Sayın

    Vicdan, bilinç ve dayanışma

    - Mehmet Ali Ayan

    Yaşamak nefes alıp vermek değildir: DAD

    - Korkut Akın

    Antakya’ya mektup

    - Bora Selim Gül
    Tarihten

    Bir zamanlar mizah: Penguen’den ODTÜ’ye ‘Tayyipler Alemi’

    16 yıl önce bugün mizah dergisi Penguen, 8 çizerin çizgileriyle hazırladığı ‘Tayyipler Alemi’ kapağıyla çıktı. Erdoğan Penguen’e tazminat davası açtı,…

    Seçtiklerimiz

    Taliban İttifakı’na karşı hep birlikte kazanacağız

    - Siyasi Haber

    Nazi selamı?!

    - Sezin Öney

    HDP ile HÜDAPAR kıyasının utanmazlığı

    - Kenan Kırkaya

    On binlerin yürüyüşü

    - Ertuğrul Kürkçü

    Yeter artık…

    - Mucella Yapici

    Türbülans

    - Seyfi Öngider

    Güncel Kalın

    Son felişmelerden haberdar olmak için E-Bültenimize üye olun

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook Twitter YouTube
    Emek

    Avrupa Konseyi’nden Fransa’ya çağrı: Gösteri hakkına saygı duyun

    25 Mart 2023

    BTO-SEN 3. Olağan Genel Kurulu’nu yaptı

    23 Mart 2023

    Kayseri’de kooperatif mağdurlarından eylem: Tahliyeleri durdurun

    19 Mart 2023
    Kadın

    HDP Kadın Meclisi: Gasp edilen tüm kazanımlarımızı geri alacağız

    26 Mart 2023

    Adana’da kadın cinayeti

    22 Mart 2023

    24 sivil toplum kuruluşundan ortak çağrı: Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’ne dönmesini sağlayın

    20 Mart 2023
    © 2023 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Siyasi Haber / Künye
    • İletişim
    • Gizlilik Politikamız

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.