Ali Coşkun yazdı: Türkiye’de muhalif kesim, cephe oluşturma yoluna girmiş, belli bir mesafe kat etmiş, lakin sonunu getirmekte güçlük çekmektedir.
Son zamanların tartışma konusu: Demokrasi Cephesi. Egemenlerin iç çelişkilerinden doğan çatışmalar ve bunların sonucu yaşanan otoriter süreç, kimi kültür ve inançların özgürleşme taleplerini egemenlerin inkar ve provakasyonlarla iç çatışmalara dönüştürmesi, ülkeyi savaş alanına çevirmiş ve buna karşı ezilenler en geniş birliktelik nasıl kurulabilir sorusuna cevap aramaya başlamıştır. Bu arayış ve tartışmaların belli bir olgunluğa gelmesiyle demokrasi cephesi fikriyatı aşağıdakiler gibi somutlaşmaya başlamıştır.
Kurulmuş veya kurulmaya çalışılan üç yapılanma var:
- Ankara patlamasından sonra kurulan, daha çok İstanbul merkezli olan; İstanbul Emek ve Demokrasi Kordinasyonu
- Eski milletvekili Rıza Türmen ve Binnaz Toprak'ın çagrıcı olduğu eski parlementerlerin, yazar, sendikacı, aydın ve bir çok siyasetçinin oldugu bireysel katılıma dayalı olan; Demokrasi İçin Birlik
- 15 Temmuz Darbe Girişiminden sonra iktidarın kendisine karşı olan tüm kesimleri hukuksuz bir şekilde baskı ve yok etme eğilimine karşı dur demek icin bir araya gelen başını emek/meslek örgütlerinin çektiği; Emek Ve Demokrasi İçin Güç Birliği.
Bu birliktelikler elbette umut vericidir ama sadece umut vermekle kalırsa ve somut adımlar atmakta tereddütlü davranılırsa tahrip edici de olabilir. Türkiye’de muhalif kesim, cephe oluşturma yoluna girmiş, belli bir mesafe kat etmiş, lakin sonunu getirmekte güçlük çekmektedir.
Cephesel birlik deneyimlerinin en somutu HDK/HDP ile yaşanmıştır. HDP siyaseten alternatif yaratmış, yeni umutların filizlenmesine yol açmış olsa da istenen düzeye sıçrayamamıştır. Şimdi eldeki verileri önümüze koyup geçmişin muhasebesini yaparak tekrar düşünmek ve hatalardan ders çıkararak yola koyulmak gerekir. HDK/HDP (Gerçek) muhalefet olarak siyaseten alternatif üretse de sistem partilerine oy veren kesimle buluş(a)mamış, değip dokunamamıştır.
Faşizme gidişin ivme kazandığı bu ortamda bir demokrasi cephesi kurulacak ise tüm kesimlerin bir aradalığını sağlayacak bir cephe oluşturmak gerekir. Sadece devrimci, sosyalist, yurtsever kurumların olduğu bir cephe DEMOKRASİ CEPHESİ degil ancak SOL CEPHE olur. Bu cephe 7 Haziran Seçiminde, halktan %13’lük bir destek almıştır. Ama halkın büyük bir çoğunluğu bu yeni yaşam siyasetinden bi’ haberdir.
7 Haziran’dan sonra devlet tarafından yaratılan savaş ve gerilim politikası, halklar arasında kutuplaşmaya neden olmuş farklı farklı siyasal anlayışlar yan yana gelmekten kaçınmış hatta kaçmıştır. Yaratılan kutuplaşma ile demokratların kendisini anlatamaması ve bu kirli savaşı teşhir etmekteki yetersizlikleri 1 Kasım seçimlerine yansımış ve bir geri çekilme olmuştur.
Ne yapmalı?
Hükümet, 1 Kasım seçiminde halkı korkutarak aldığı desteğin ardına sığınarak savaş ve imha politikalarına hız vermiştir. Bu savaş süreci darbeciler için de istenilen ortamı yaratmış ve ülke uçurumun eşiğine bu şekilde getirilmişti. 15 Temmuz Darbe Girişimi karşısında kazanımla çıkan hükümet/devlet bunu bir lütuf olarak görmüş ve kendisine(RTE) muhalefet eden her kesime karşı kullanmaya başlamıştır. Belirli bir kesimi bu baskılama, linç ve yok etme politikalarına ikna etmiştir. Bu ikna ediş bizi otoriter rejimden tekçi bir totaliter rejime yani faşizme sürüklemektedir. Bu gidişi göğüsleyecek, durduracak şey sadece ezildiklerinin ve sömürüldüklerinin farkında olanlarla değil tüm toplumu yanyana getirecek bir çalışma programıyla olur.
Demokrasi Cephesi: Taktik İçinde Taktik
Demokrasi meselesi sadece kültürel ve inançsal yönleriyle yürüyemez. Emek, ekoloji, sosyal haklar vs. gibi sorunlar güncel demokrasi taleplerinin başlıkları olarak ele alınmalıdır. Dolayısıyla iki ayağı olan bir pratikle yola çıkılmalı.
- Devrimci, sosyalist, yurtsever ve ilerici unsurların olduğu siyaseten alternatif üreten sistemdeki çatlakları gören ve genişleten, tarihsel mücadele dinamiklerini harekete geçiren demokrasi, laiklik, öz savunma vs. konularını tartışan çözüm üreten ve harekete geçiren bir ayak
- Yerel sorunları gündem yapan, yerelin kendine öz sorunlarına yanıt üreten yereldeki tüm toplumsal kesimleri farklı inanç, siyasi görüş ve kültürlerin o yerelin sorunları etrafında toparlayan bir yerel çalışma platformu gibi işleyen eylem/etkinlik organize eden bir ayak.
Peki yerel çalışmadan muradımız ne? Çalışmanın kendisi sorunun sahibi kişilerle yani farklı aidiyetlere sahip toplumsal kesimlerle olacağından, halk arasında kutuplaşmaya neden olan siyaset tarzına dur diyecek ve diyalog yolu açacak, dolayısıyla faşizmin kitle tabanı olma ihtimali olan kesimle bağ kurma konusunda yaratıcı bir mekanizma işlevi görecek. Kurulacak bu bağın doğrudan bir yansımasını hissetmesek bile, yaratılmaya çalışılan bir iç çatışmaya engel olabilecek ilişkiler geliştirmemize olanak sağlar, en azından dokunabildiğimiz insanların faşizmin safına geçmemesine aracı olmuş oluruz. Bu kesimler arasında yapılacak çalışma ve ilişkilenme sayesinde muhalif kesimlere yönelecek şiddet eylemleri, yapılacak linç ve provakasyonların içinde yer almayan ve engel olabilen insanların varlığını sağlayabiliriz. Faşizmin kurumsallaşmaya başladığı bu dönemde faşizmin sokak ayağını kurmaya dönük çalışmalara bir çelme atmak çok önemlidir. Başımıza gelecekleri düşündüğümüzde bunu “denemeye değer” bulmaktan başka çaremiz yok!