Selahattin Demirtaş bir grup gazeteci ve siyasetçiye mektup gönderdi. Demirtaş mektubunda, İktidarın 2023 seçimlerini kazanma hesabıyla, kendisini ve HDP’yi ‘terörist” ilan edip, “hükümlü” yaparak ya da partiyi kapatarak muhalefet bloğunu sıkıştırmayı hedeflediğini söyledi.
SiyasiHaber
HDP’nin tutuklu eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş bugün bir grup gazeteci, aydın ve siyasetçiye birer mektup gönderdi. Demirtaş mektubunda, “… 2023 seçimlerini kazanma hesabı var. Beni ve HDP’yi “terörist” ilan edip kriminal hale getirerek, belki de göstermelik bir yargılama sonucunda “hükümlü” pozisyonuna düşürerek ya da partiyi kapatarak muhalefet bloğunu iyice sıkıştırmak hedefleniyor” dedi.
HDP üzerinden, özellikle de kendi adı üzerinden zaman zaman yoğun tartışmalar yürütüldüğüne değinen Demirtaş, Cezaevi imkanları ölçüsünde, tüm gelişmeleri takip etmeye çalıştığını, kendisine ve HDP‘ye yönelik eleştirileri büyük bir saygıyla karşıladığını, eleştirilere değer verdiğini ve onları anlamaya çalıştığını ifade etti.
“Muhalefet topluma güven vermek istiyorsa özeleştiriden kaçmamalı”
Mektubunda “Geçmişteki siyaset tarzımız, söylememiz, pratiklerimiz konusunda özeleştirel yaklaşmak gerektiğine de samimiyetle inanıyorum. Ayrıca bunu tüm siyasetçilerin yapması gerektiği kanaatindeyim” diyen Demirtaş, “Bizler dört dörtlük siyaset yaptığımızı iddia edersek sadece kendimizi kandırmış oluruz. Nihayetinde Türkiye bugün bu haldeyse her siyasi aktörün kendi ölçüsünde sorumluluğu var, buna muhalefet de dahil. Barışı sağlayamadık, demokrasi getiremedik, ekonomi çöktü, toplum ağır bedeller ödüyor. Başarılı olsaydık bunların hiçbiri yaşanmayacaktı. Durum bu kadar nettir. Bence bu saatten sonra mazeretlerin arkasına sığınmanın da bir anlamı yok. Muhalefet topluma güven vermek istiyorsa özeleştiriden kaçmamalı, olgun bir şekilde özeleştiri verebilmelidir” ifadelerini kullandı.
Hükümetin sistematik iftira ve kumpasa dayalı kampanyası 2023 seçimini kazanmaya yönelik
Demirtaş, bütün bunlarla birlikte, kendisi ve HDP üzerinden son beş yıldır, hükümetin sistematik şekilde yürüttüğü kampanyanın bir eleştiri kampanyası değil, iftira ve kumpasa dayalı, medya ve yargı eliyle yürütülen bir linç kampanyası olduğunu vurgulayarak, “Benimle ilgili medyada yazılan, çizilen, söylenen neredeyse her şey, bariz bir yalan ve iftiraya dayanmaktadır. Bazı sözlerim bağlamından koparılarak algı oluşturulmaya çalışılmıştır. Hakkımdaki tüm kumpas suçlamalarını mahkemelerde bir bir çürüttük ve bunları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) önünde de ortaya koyup haklı bir şekilde davayı kazandık. Bana yönelik temel suçlamalarda işin aslının ne olduğunu detaylı bir şekilde görebilmeniz için, avukatlarımın hazırladığı bir dosyayı ekte size sunuyorum. Dosya belki biraz uzun olacak ama zaman ayırıp tümünü okuyabilirseniz kumpasın ciddiyetini (veya ciddiyetsizliğini) daha net görmüş olacaksınız. Bu dosyayı, mesleki çalışmalarınızda yardımcı olmasını umarak da iletiyorum” dedi.
Siyasi Haber’in ulaştığı Selahattin Demirtaş’ın mektubunun tamamı şöyle:
“Sayın ……,
İyi olduğunuzu umuyor, diliyorum.
Bildiğiniz gibi, dışarıda HDP üzerinden, özellikle de benim adım üzerinden zaman zaman yoğun
tartışmalar yürütülüyor. Sizin de bu tartışmalardan haberdar olduğunuzu biliyorum.
Cezaevi imkanları ölçüsünde, tüm gelişmeleri takip etmeye çalışıyorum. Elbette bana ve HDP‘ye
yönelik eleştirileri büyük bir saygıyla karşılıyor, eleştirilere değer veriyor, onları anlamaya çalışıyorum.
Geçmişteki siyaset tarzımız, söylememiz, pratiklerimiz konusunda özeleştirel yaklaşmak gerektiğine
de samimiyetle inanıyorum.
Ayrıca bunu tüm siyasetçilerin yapması gerektiği kanaatindeyim. Bizler dört dörtlük siyaset
yaptığımızı iddia edersek sadece kendimizi kandırmış oluruz. Nihayetinde Türkiye bugün bu haldeyse
her siyasi aktörün kendi ölçüsünde sorumluluğu var, buna muhalefet de dahil. Barışı sağlayamadık,
demokrasi getiremedik, ekonomi çöktü, toplum ağır bedeller ödüyor. Başarılı olsaydık bunların hiçbiri
yaşanmayacaktı. Durum bu kadar nettir. Bence bu saatten sonra mazeretlerin arkasına sığınmanın da
bir anlamı yok. Muhalefet topluma güven vermek istiyorsa özeleştiriden kaçmamalı, olgun bir şekilde
özeleştiri verebilmelidir.
Sayın ….,
Bütün bunlarla birlikte, ben ve HDP üzerinden, son beş yıldır, hükümetin sistematik şekilde yürüttüğü
kampanya bir eleştiri kampanyası değil, iftira ve kumpasa dayalı, medya ve yargı eliyle yürütülen bir
linç kampanyasıdır. Benimle ilgili medyada yazılan, çizilen, söylenen neredeyse her şey, bariz bir yalan
ve iftiraya dayanmaktadır. Bazı sözlerim bağlamından koparılarak algı oluşturulmaya çalışılmıştır.
Hakkımdaki tüm kumpas suçlamalarını mahkemelerde bir bir çürüttük ve bunları Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi (AİHM) önünde de ortaya koyup haklı bir şekilde davayı kazandık.
Bana yönelik temel suçlamalarda işin aslının ne olduğunu detaylı bir şekilde görebilmeniz için,
avukatlarımın hazırladığı bir dosyayı ekte size sunuyorum. Dosya belki biraz uzun olacak ama zaman
ayırıp tümünü okuyabilirseniz kumpasın ciddiyetini (veya ciddiyetsizliğini) daha net görmüş
olacaksınız. Bu dosyayı, mesleki çalışmalarınızda yardımcı olmasını umarak da iletiyorum.
Benimle ilgili son beş yıldır o kadar yoğun şekilde ve korkunç bir algı operasyonu yürütüldü ki,
mahkemeler, dışarıda üretilen algı ile dava dosyamın gerçeği arasındaki uçurumda sıkışıp kalmış
durumdalar. Biat etmiş yargıçlar, hakkımda üretilen algıya uygun şekilde yargılama yapıp bir an önce
iktidarın beklediği ağır cezaları vermeye çalışıyor ve bunu yaparken Anayasa’yı, yasaları yerle bir
ediyorlar. Birazcık hukuk vicdanı taşıyanlar ise korkudan ne yapacakları bilemez durumdalar. Çünkü
koskoca Cumhurbaşkanı’nı yalancı çıkaracak bir karar vermenin maliyetine katlanmaktan çekiniyorlar.
Ve elbette bütün bunlar seçim kazanmak uğruna yapılıyor. AİHM Büyük Dairesinin hakkımda verdiği
kararda da belirtildiği üzere, Cumhuriyet tarihinin en önemli referandumu ve cumhurbaşkanlığı
seçiminde, Erdoğan rakiplerini hapse attırarak kendine siyasi üstünlük sağlayıp seçimleri öyle
kazanmıştır. Bu karar bile başlı başına, 16 Nisan referandumu ile cumhurbaşkanlığı seçiminin
meşruiyetini tartışmalı hale getirmiştir.
Şimdi sırada, aynı yöntemlerle 2023 seçimlerini kazanma hesabı var. Beni ve HDP’yi “terörist” ilan
edip kriminal hale getirerek, belki de göstermelik bir yargılama sonucunda “hükümlü” pozisyonuna
düşürerek ya da partiyi kapatarak muhalefet bloğunu iyice sıkıştırmak hedefleniyor. ”Bağımsız Türk
yargısı“ tarafından verilecek olası bir karara saygı duymayıp HDP’ye selam veren herkesi daha ağır bir
saldırı dalgasına tabi tutarak “terör destekçisi” ilan etme kampanyasını üst boyuta taşıyacaklar. Bu nedenle ekte size sunulan bilgiler, hakikatin bilinmesi açısından olduğu kadar Türkiye’nin geleceğini
ilgilendiren son derece önemli bir seçime giderken oluşacak siyasi dengeler açısından da hayati
önemdedir.
Bizler her koşulda, barışın ve özgürlüklerin savunucusu olmaya, içeride veya dışarıda bunun
mücadelesini yürütmeye kararlıyız. Bugüne kadar bir kez olsun mahkemelerden tahliyemi talep
etmedim çünkü beni tutuklayanlar onlar değildi. Bu tutumumda herhangi bir değişiklik de
olmayacaktır. Sizden ricam halkın, ezilenlerin, yoksulların, ötekilerin, yarınlarımızın yararına bir
tutumla hukukun, adaletin, haklının yanında olmaya cesaretle devam etmenizdir. Er veya geç,
ülkemizi hep birlikte düze çıkaracağımıza yürekten inanıyorum.
Bu vesileyle size, ailenize ve tüm dostlara içten selam ve sevgilerimi iletiyor; mutlu, sağlıklı ve özgür
yarınlar diliyorum.
Dostlukla…
26 Ocak 2021
Selahattin Demirtaş”