Dağlıca saldırısını ve HDP’ye yönelik provokasyonları değerlendiren Selahattin Demirtaş, “Tüm kardeşlerime sesleniyorum, ne yaparsa yapsınlar, bütün bu çirkinliklerini sineye çekin, kardeşliğini bozmayın. Kürt, Türk birbirinize sarılın. Bütün bu tahriklere karşı en iyi ilaç barıştır” dedi.
Dağlıca’da 16 askerin hayatını kaybettiği saldırı sonrasında yurt dışı programını yarıda bırakarak Türkiye’ye dönen HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, havaalanında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Demirtaş, “Tüm kardeşlerime sesleniyorum, ne yaparsa yapsınlar, bütün bu çirkinliklerini sineye çekin, kardeşliğini bozmayın. Kürt, Türk birbirinize sarılın. Bütün bu tahriklere karşı en iyi ilaç barıştır” ifadesini kullandı
“Taner Yıldız bir gece nöbet tutsun”
AKP’nin iktidar olabilmek için askeri, gençleri ölüm tarlalarına sürdüğünü belirten Selahattin Demirtaş, “Bu rezil politikalar Türkiye’de artık tutmuyor. İnsanlarımız artık huzur içerisinde özgürce yaşamak istiyor, bunu anlamak zor mu? İnsanlar senin koltuğun için ölmek zorunda mı? ‘Evlatlarımızı feda edeceğiz’ diyorsunuz, her birinizin evladı ya bedelli yapmış, ya da çürük almış. Ben daha önce de çağrı yaptım, eski Enerji Bakanı şehit olmak istiyordu, buyursun Dağlıca’da bir gece nöbet tutsun. Ankara’da işkembede sallamak kolay tabii” dedi.
Bütün ölümlerin herkesin ortak acısı olduğunu, parti olarak ölümler, cenazeler arasında asla ayrım yapmadıklarını söyleyen Demirtaş, “Fakat, maalesef hükümetin kutuplaştırıcı politikası sürüyor. Toplumu kendi içinde neredeyse tabutlar arasında ayrım yapacak noktaya geldi. Tabii bu yeni bir durum değil ama hükümetin, Cumhurbaşkanın kullandığı dil maalesef yangına körükle gitme, ateşe benzin dökme faaliyetinde başka hiçbir şeye yaramıyor” diye konuştu.
“En iyi ilaç barıştır”
Selahattin Demirtaş, Türkiye toplumunun ve Kürtlerin barış istediğini belirterek, şöyle dedi:
“Partimiz barış için yollarda. Ama maalesef Türkiye’nin birçok yerinde parti binalarımız yakılıyor, yıkılıyor, polis eşliğinde yağmalanıyor ve bunları hükümet teşvik ediyor. Cizre’de çocuklar katlediyor, ölenlerin defin edilmesine izin verilmiyor. Sayın Davutoğlu’na şunu hatırlatmak istiyorum. Bir defa siz çocuk katili bir başbakan olarak tarihe geçmiş durumdasınız. Çocukların defnedilmesine izin vermeyen bir başbakan olarak tarihe geçmiş durumdasınız. Cenazelere işkence yapıp, bir başbakan olarak tarihe geçmiş durumdasınız. Bunları neden yaptığını bütün Türkiye toplumu biliyor. İktidar olabilmek için askeri, gençleri ölüm tarlalarına sürmüş durumdasınız. Fakat bu rezil politikalar Türkiye’de artık tutmuyor. Bizim insanlarımız artık huzur içerisinde özgürce yaşamak istiyor, bunu anlamak zor mu? İnsanlar senin koltuğun için ölmek zorunda mı? Evlatlarımızı feda edeceğiz diyorsunuz, her birinizin evladı ya bedelli yapmış ya da çürük almış. Ben daha önce de çağrı yaptım, eski Enerji Bakanı şehit olmak istiyordu. Buyursun Dağlıca’da bir gece nöbet tutusun. Ankara’da işkembede sallamak kolay tabii. Yoksul halk çocukların cepheye sürecekler, evlatları lüks içerisinde, böyle bir şey olabilir mi? Silahların susması lazım. Neden silahlar konuşuyor, bunu hükümetin anlatması lazım. Niye ölüyor bu insanlar, kimin için ölüyor? Toplum, barışı istiyor. Barış noktasında iyi bir aşamaya gelişken, neden müzakere masası devrildi. Bunların hepsi hükümet tarafından açıklanması lazım. Geçici, iktidarını kaybetmiş hükümet tek başına ülkeyi içeride ve dışarıda savaşmaya sürüklemeye hakkına sahip değildir. Elbette bunların tamının hesabını bu halka verecektir. Çocuk, gençleri öldürüp, arkasında HDP’yi suçlayarak, linç edilmeye çalışarak, oy üzerinde hesap yapmanın çirkinliğinin siyasi faturası yine bu hükümete çıkacaktır. Tüm kardeşlerime sesleniyorum, ne yaparsa yapsınlar, bütün bu çirkinliklerini sineye çekin, kardeşliğini bozmayın. Kürt, Türk birbirinize sarılın. Bütün bu tahriklere karşı en iyi ilaç barıştır.”
“Silahlar sussun diyoruz”
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bölgedeki mevcut koşullarda bir seçim yapılıp yapılamayacağı ile ilgili bir soru üzerine ise, milletvekillerinin 4 gün Cizre’ye giremediğini, onlara ateş açıldığını söyledi. Demirtaş, şunları söyledi:
“Bugün 3 küçük çocuk maalesef açılan ateşle yaralandı. Polisler, askerler, gençler, bebekler ölüyor. Biz seçimden korkmuyoruz, seçimlerin yapılmasını istiyoruz. Halkımıza ve kendimize güveniyoruz. Ama ortam süt limanmış ve herkes coşkuyla seçimi bekliyormuş gibi bir yanılsama yaratmanın bir anlamı yok. AKP tam da bu ortamda seçime gitmek istiyor. Gerilim, tansiyon, silah zoruyla, insanları tehdit ederek, ‘bana oy vermezseniz, başınıza bunlar gelir’ diyerek tehdit zoruyla seçime gitmek istiyor. Biz seçime gidilmesinden korkmuyoruz. Tek bir insanımızın burnu kanamasın, halk kime oy verirse bizim başımızın tacıdır. İster sana 400 milletvekili verir, ister elinin tersiyle sana bir Osmanlı tokadı atar, aklın başına gelir. İkisine de saygı duyacağız. Ama sürekli halkı tehdit ederek, ‘Bana oy vermezseniz, 400 milletvekili vermezseniz bunlar olur’ diyerek, ‘Her gün Türkiye’nin dört bir yanına cenazeleri göndererek bu seçimi kazınırız’ diyorsanız yanılırsınız. Bunun için de sürekli çağrı yapıyoruz; ‘silahlar sussun diyoruz. Hükümet operasyonları, PKK eylemlerini durdursun. Sadece seçim için de değil, seçimden daha kıymetli bir şeyi kurtarmaya çalışıyoruz, gençlerimizin canını kurtarmaya çalışıyoruz. Batsın koltuk ve iktidarınızı diyoruz. Lanet olsun böyle bir iktidar anlayışına. Biz sadece ölümler dursun istiyoruz. Sonrası halk kendisi karar verir. Madem çok güveniyorsunuz milli iradeye, sandıkta hesaplaşalım diyorsanız 7 Haziran’da ders almadıysanız 1 Kasım’da bir kez daha hesaplaşalım. Ama bir kez daha mızıkçılık yapmak, sandık sonuçlarını tanımıyorum demek yok. Halkın iradesine saygı duyacaksınız. Bugün Cizre’de nasıl seçim yapılacak merak ediyorum. 4 gündün insanlar sokağa çıktıkları için öldürülüyorlar. 12 yaşındaki kız çocuğu 2 gündür kendi evinde defnedilmeyi bekliyor. Biz gidip Cizre’de seçim mi yapabileceğiz. İnsanların aklıyla alay etmesinler. Evet seçim yapılacak ama sizin istediğiniz koşullarda değil.”