Siyasi HaberSiyasi Haber

    Güncel Kalın

    Türkiye ve dünyada neler olup bitiyor ilk siz bilgi sahibi olun

    Göz attınız mı?

    AKP çürüyor, umudunuzu yitirmeyin, ‘enseyi karartmayın’

    31 Ekim 2015

    Katalonya’nın bağımsızlığı ve Schrödinger’in Kedisi

    3 Kasım 2017

    Aşk kapıyı çalmaz mı?

    27 Aralık 2018

    Red

    12 Ekim 2017
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Haberler
      • Gündem
        • Ekonomi
        • Politika
        • Ortadoğu
        • Spor
        • Sağlık
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Haklar ve Özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen Hakları
        • Çocuk Hakları
      • Bilim Teknoloji
      • Kültür Sanat
    • Yazılar

      Ağ toplumu ve siyasal faaliyet III

      28 Ocak 2023

      Ağ toplumu ve siyasal faaliyet II

      27 Ocak 2023

      Ağ toplumu ve siyasal faaliyet I

      25 Ocak 2023

      Kapitalizmin kendi için savaşı: Ukrayna-Rusya savaşı!

      25 Ocak 2023

      Seçim döneminde internet sansürlerinden nasıl korunacağız?

      24 Ocak 2023
    • Yazarlar
    • Seçtiklerimiz
    • Söyleşiler
    • Dosyalar
    • Çeviriler
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Dedeler katletti, torunlar taziyede

    Dedeler katletti, torunlar taziyede

    GÜLFER AKKAYA yazdı - Ateş düştüğü yeri yakacaktır ama bugüne dek hiç sönmeyen bir ateş olacaktır bu. Gün gün, ay ay, yıl yıl… Nesil nesil… Ama işte ateşi de sizin çok övündüğünüz katliamcı ecdatlarınız düşürdü tarihimize, yüreğimize. Aynı ateşe torunlarınız da sürekli üfleyip duruyor.
    Gülfer AkkayaBy Gülfer Akkaya15 Eylül 20154 Mins Read
    Share
    Facebook Twitter Telegram WhatsApp Email

    Açıklamada katliamdan eser yok. Olan ne? 1. Dünya Savaşı’nda çekilen acıların ortaklığı. Kimin düşürdüğü belli olmayan ateşin yaktığı yer. Kırılganlıkların giderilmesi. Bir de güya duygudaşlık kurma ihtiyacıyla gerek duyulmuş taziye kavramı ve bu kavramdan medet uman toruncuklar. Oysa taziye zaman aşımına uğradı.  Özür dileyiniz.

    Başbakan,  24 Nisan Ermeni katliamıyla ilgili açıklamasını 23 Nisan günü yaptı. Tesadüf mü? Bilemedim. 23 Nisan, tarihi anlamı bakımından Türkiye Cumhuriyeti’nin belki de en önemli günü.

    Bir devlet düşünün ki, tarihin yansımasından kurtulup, kendisini var eden temel tarihi günlerini dahi usulünce,  sırf o günden bahsederek kutlayamıyor.

    23 Nisan’ın hemen ardından gelen 24 Nisan günün tarihi anlamı altında eziliyor. Kendini var eden “başarılı” tarihini, yine kendini oluşturan katliamcı geçmişinin gölgesinde geçiriyor.

    2014 tarihli 23 Nisan bu açıdan başka bir ilke tanık oldu. O da, bahsettiğimiz gölgenin kısalması idi. O gölgeyi kısaltanlar ise bu topraklarda eşitlik ve birlikte yaşam için mücadele edenler oldu.

    Başbakan, hiç gocunmadan, üzerine düşeni yapmaktan sakınarak, başkalarının verdiği mücadelenin nimetlerini yemeye yeltendi yapmış olduğu açıklamayla. Ama yedirmezler.

     Bu mücadelenin sahipleri var

    Başbakan’ın 24 Nisan Ermeni katliamına yönelik yaptığı TC’yi aklama açıklaması, tarihle alakalı değildi. Bu açıklama bugün ile alakalıydı. Ama bugünün Ermenilerinin hakları ya da Türkiye’deki demokrasi mücadelesiyle de alakalı değildi.

    Erdoğan bu açıklamayı yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik, kendisi için yatırım maksadıyla yaptı. Ermeni diasporasona göz kırptı. Ben sizi görüyorum, siz de beni görün dedi.

    Zira kendisinin ya da adayının cumhurbaşkanlığı için Ermeni diasporasının tavrı önemli. Şimdilik diaspora yüz vermemiş görünüyor kendisine. ABD’de beğenmedi açıklamayı. Soykırım dememişsin dedi. Bakalım ne olacak?

    Ancak burada gözlerden kaçmaması gerekli iki önemli şey var.

    İlki, Başbakan’ın daha önceleri Kürt, Alevi, Roman, gayrimüslimler vb konularda yaptığı “demokrasi açılımlarına” benzer tatta, dışı süslü, içi boş yeni bir açılıma imza atması. Temel karakteri neydi bu “açılımların?” Ele aldığı sorunu mevcut devlet politikalarının dışında ele alıyormuş gibi yaparak devlet politikasında kopuş varmış hissi vermek… Ve…

    Gerçekte devletin mevcut politikasını başka bir tarzda, daha büyütüp derinleştirerek, laf cambazlığı sosuyla yeniden servis etmek…

    Bu servisi kalemşorları tarafından ballandıra ballandıra, bir o yana, bir bu yana döndürerek anlattırmak, etrafında birikenlerin sayısını arttırmak,  saflara çekmek… O da olmuyorsa kafa bulandırmak. Beğenmeyenler mi var? Geçiniz, onlar zaten marjinal.

    İkincisi, bugün böyle diyen başbakan yarın bunun tam tersini söyler mi? Aramızda söylemez diyen yok. Nasılsa söylediğini reddettiği çok sayıda açıklaması mevcut.

    Siyasette bildiğiniz mermer görüntüsü veren MHP’yi geçiyorum.

    CHP, açıklamanın taziye kısmını sevmiş. Bana sorarsanız açıklamanın tamamını sevmesinde de sakınca yok. Bu açıklamayı aynen CHP de yapabilirdi. Nasılsa esasta anlaşıyorlar.

     Nasıl da duygudaşlar

    Siyasetin en kötü tarafı bir süre sonra hayata yabancılaştırıyor olması. Siyasetçiyle, siyasetçinin hakkında konuşup karar verdiği insanlar arasında duygu ve ihtiyaç ilişkisi kopabiliyor.

    Başbakanın yapmış olduğu açıklamanın katliamı yapanlar ve katliama uğrayanlar arasında acılar ve taziye zemininde ortaklık kurmaya çalışması, bu farklı iki durumu eşitleyerek gerçeğin üzerini örtmeye çalışması, zulme uğrayan tarafta evvela duygu yitimine neden oluyor.

    Gerçeğin üzerini örtme tutumu, gerçekte yaşanan katliamı gizlemeye çalışarak başka bir zemin kurgulamaya çabalıyor. Buna algı yönetimi deniyor.

    O kurgu zemin, soykırımdan bahsetmeyen, bunu normalleştirmeye hizmet eden, acılar diye ortak bir alan yaratıp acılar üzerinden zalimi ve zulme uğrayanları eşitleyen bir taziye açıklaması halini alıyor 99 yıl sonra.

    Bizi çağırdığı yer “Adil bir insani ve vicdani duruş, din ve etnik köken gözetmeden bu dönemde yaşanmış tüm acıları anlamayı gerekli kılar” zemini.

    Aksine, adil bir insani ve vicdani duruş bunun tam tersi yerde durmayı ve dayatılanın tersini yapmayı gerektirir. Çünkü Türk ulusunu inşa etmeye çalışanların, Türk ve Müslüman olmayanlara yönelik politikalarının sonucudur 1915 katliamı. Bilerek ve kasten, planlanarak yapılmıştır. Acıdan öte bir şeydir.

    Bununla da sınırlı değildir. Rumlar, Kürtler de paylarını alacaktır Türk milletinin inşasından.

    Ateş düştüğü yeri yakacaktır ama bugüne dek hiç sönmeyen bir ateş olacaktır bu. Gün gün, ay ay, yıl yıl… Nesil nesil… Ama işte ateşi de sizin çok övündüğünüz katliamcı ecdatlarınız düşürdü tarihimize, yüreğimize. Aynı ateşe torunlarınız da sürekli üfleyip duruyor.

    Ateşi düşürüp yakan siz, yanan başkasıyken nasıl oluyor bir de utanıp sıkılmadan acıları yarıştırmayalım diye akıl verebiliyorsunuz?

    Mesele kırılganlık, duygudaşlık, acılarda ortaklık meselesi değil. Mesele Türk egemenlerinin Ermenilere soykırım uygulaması. Siz ne yapıyorsunuz? Dedelerinizin katliamına torunlarınızı taziyeye yollamakla meşgulsünüz. Boşuna yollamayın. Taziye zaman aşımına uğradı. Özür dileyiniz.

    Share. Facebook Twitter Telegram WhatsApp Email
    Previous Articleİngiltere Başbakanı David Cameron: İşçi Partisi ulusal güvenliği tehdit ediyor
    Next Article Ekoloji hareketlerinden ortak açıklama: Barış hemen şimdi

    İlgili Yazılar

    Demirtaş: İktidar, seçim öncesi Kobani’ye bir saldırı planı yapıyor

    Politika 28 Ocak 2023

    Erdoğan’ın ‘müjdesi’ çay üreticisini ne kadar yoksullaştırdı, ihracatçıya ne kadar kazandırdı?

    Emek 28 Ocak 2023

    Kudüs’te bir Yahudi yerleşim birimine düzenlenen saldırıda 7 kişi öldü

    Dünya 28 Ocak 2023
    Destek Ol
    Yazılar

    Ağ toplumu ve siyasal faaliyet III

    Mahir Sayın

    Ağ toplumu ve siyasal faaliyet II

    Mahir Sayın

    Ağ toplumu ve siyasal faaliyet I

    Mahir Sayın

    Kapitalizmin kendi için savaşı: Ukrayna-Rusya savaşı!

    Hasan Kılıç

    Seçim döneminde internet sansürlerinden nasıl korunacağız?

    Onur Zeybek

    Yeniden kuruluş ve sosyalist hareket

    Kadir Akın
    Tarihten

    Bugün 30 Mart 1972 Kızıldere Katliamı’nın 50. yıl dönümü!

    Mahir Çayan, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz, Ahmet Atasoy, Cihan Alptekin, Ömer…

    Seçtiklerimiz

    İttifakı ‘ortak duyu’yla kuşatmak

    Ertuğrul Kürkçü

    Siyasi kadın mahpus olmak

    Siyasi Haber

    Pervin Buldan: 6’lı Masa adayını çeksin, bizim adayımıza oy versin

    Siyasi Haber

    Mülteci meselesi ve ‘Kürt sorunu’

    Ertuğrul Kürkçü

    Aşkına sponsor aramak: Kısmetse Olur

    Ece Balekoğlu

    Hapishane günlüklerini bitirmeden…

    Şebnem Korur Fincancı

    Güncel Kalın

    Son felişmelerden haberdar olmak için E-Bültenimize üye olun

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook Twitter YouTube
    Emek

    İşçiler dört bir yanda eylemde

    28 Ocak 2023

    Sinema televizyon emekçileri: Yüzde 35’le gittik ama bir sonuç çıkmadı

    27 Ocak 2023

    İşçiler, patron ve sendika arasında yapılan ek zamma karşı tepkili

    27 Ocak 2023
    Kadın

    EŞİK: Anayasa oylamasına katılmayın!

    25 Ocak 2023

    ‘Feminist Biyografi Atölyesi’ başladı

    23 Ocak 2023

    Mersin Kadın Platformu: Anayasa değişikliği teklifine hayır!

    23 Ocak 2023
    © 2023 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Siyasi Haber / Künye
    • İletişim
    • Gizlilik Politikamız

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.