SEÇTİKLERİMİZ – İrfan AKTAN Gazete Duvar için yazdı: Sanıldığının aksine, iktidar yeni bir darbeye hazırlanmıyor. Darbe zaten yapıldı ve şu an daimileştirilmeye çalışılıyor.
Sanıldığının aksine, iktidar yeni bir darbeye hazırlanmıyor. Darbe zaten yapıldı ve şu an daimileştirilmeye çalışılıyor.
Tecavüz ve cinayet listelerinin yayınlandığı, komşuların fişlendiği, kişisel cephanelik kapasitelerinin yarıştırıldığı, bekçilerin sokak ortasında ayaklara kurşun sıktığı, devlet şiddetini sınırlandıracak yasal kaidelerin hiçe sayıldığı, milyonların seçme ve seçilme hakkının fiilen hükümsüz kılındığı, mafyanın kol gezdiği, kadın, çocuk, eşcinsel düşmanlığının yaygınlaştırıldığı, mezarlıkların tahrip edildiği, ölülerin gömdürülmediği, iktidar yanlılarının her türlü suçlarının cezasız bırakıldığı, meşruiyet gerekliliğinin ayağa vurulmak istenen pranga olarak lanse edildiği “kaos” hâli, geleceğin normali olarak kurumsallaştırılmak, bir düzene dönüştürülmek isteniyor.
Üstelik tüm güçleri elinde bulunduran bir iktidarın bunu sağlaması da imkânsız değil.
Fakat böyle bir “düzen”, iktidarın kimliğini ve yapısını belirleyen temel unsurun seçimler olmamasını gerektiriyor. Elbette sandık şeklen de olsa yine-yeniden kurulacak ama mevcut iktidar, geleceği belirleyecek unsurun seçimler olmaması için uğraşıyor.
Onun bu uğraşına itiraz edenlere “darbe çağrıcısı” denmesi kötü bir şaka. Zira ülkede o “darbe” çoktan yapıldı ve bundan sonra olsa olsa iktidardaki hiziplerin iç savaşı söz konusu olabilir. Fakat bu hizipler arasında yaşanacak olası çatışmaların da kaideyi sarsmayacağı söylenebilir. Zira mevcut iktidar koalisyonu sanıldığı gibi pamuk ipliğine bağlı hizipler tarafından değil, daha derin bir “irade” eliyle korunuyor. Ya da en azından o görüntüyü hakim kılabiliyorlar.
Dolayısıyla iktidar koalisyonunu çatlatmaya sebebiyet verecek unsurların tasfiyesi eskisi kadar zor olmayabilir.
Öte yandan, iktidarı dışarıdan sıkıştıracak, muhalefetle onu zorlayacak unsurların da önemli bir bölümü tasfiye edilmiş durumda. Nitekim hâlihazırda muhalif siyasi partilerin adı var, hükümleri yok. Parlamentonun adı var, noterden farkı yok. Muhalefet milletvekillerinin TBMM’deki varlığının, iktidar propagandası için tasarlanmış TV programlarına konan ve “tahammül sınırlarını zorlamayan” “muhalif konukların” işlevinden öte tesiri yok. Anayasanın kitapçığı var, hükmü yok. Yargının da adı var, hükmü iktidarda olmayanlara geçiyor. Yaşam hakkı, kişi güvenliği sadece kâğıt üstünde güvence altında. Yargısız infazın, işkencenin, zorla kaybetmenin cezası yok. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, grev hakkı epeydir rafta vs…
İrfan AKTAN’ın Gazete Duvar’daki yazısının tamamını okumak için TIKLAYIN