Cumartesi Anneleri, 13 Aralık 1991’de Şırnak’ın İdil ilçesinde gözaltına alındıktan sonra katledilen İbrahim Demir ve Agit Akipa’nın faillerini sordu. İbrahim Demir’in kızı Deniz Demir, “Biz küçükken dedem bizi dizine oturtur, gelecekte başka nesiller kayıplar yaşamasın diye nasihatler verirdi. Dedeme söz vermek istiyorum; ben burada, ailem Şırnak’ta kayıpları aramak için verdiğimiz adalet savaşını sürdüreceğiz” dedi.
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin sormak için sürdürdükleri adalet arayışının 507’nci haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. “Failler belli, kayıplar nerede?” yazılı pankart açan kayıp yakınları, her hafta olduğu gibi ellerinde kırmızı karanfiller ile kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıdı.
13 Aralık 1991’de Şırnak’ın İdil İlçesi’nde katledilen İbrahim Demir ve Agit Akipa’nın faillerinin sorulduğun eylemde ilk olarak, İbrahim Demir’in annesi Şirin Demir ile ailesi tarafından gönderilen mektup okundu. Ardından İbrahim Demir’in kızı Deniz Demir konuştu. “Dedem, yüreğinden üç parçayı farklı zaman dilimleri içinde kaybetti” diyen Demir, “Biz küçükken dedem bizi dizine oturtur, gelecekte başka nesiller kayıplar yaşamasın diye nasihatler verirdi. Dedeme söz vermek istiyorum; ben burada, ailem Şırnak’ta kayıpları aramak için verdiğimiz adalet savaşını sürdüreceğiz. Kayıplarımızı bulmak için mücadeleye devam edeceğiz” diye konuştu.
“Sarayların içinde failleri arayanlara sesleniyorum” diyerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenen CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “507 haftadır anneler burada faillerin kim olduğunu söylüyor. Saraylarda failleri arayacağına, gel buraya annelerin sesine kulak ver” dedi. Tanrıkulu, kayıp dosyalarında zaman aşımına dikkat çekerek, “Size düşen zamanaşımını kaldırmak ve gerçeklerle yüzleşmek için mecliste hakikat ve yüzleşme komisyonu kurmaktır” dedi.
Ardından yapılan haftanın açıklamasını Nursel Aksoy okudu. Aksoy, 13 Aralık 1991’de katledilen İbrahim Demir ve Agit Akipa’nın, Şırnak’ın İdil İlçesi’ne bağlı Çukurlu (Xenduk) köyünde yaşadığını ve Akipa’nın aynı zamanda köyün muhtarı olduğunu söyledi. Akipa’nın köyde bulunan okul ve evleri işgal eden, aynı zamanda da köyün giriş- çıkışlarını kontrol altına alan askerin köyü boşaltması için ilçe kaymakamlığına ve İçişleri Bakanlığı’na dilekçe yazarak başvuruda bulunduğunu belirten Aksoy, bu durumun üzerilerindeki baskıyı daha da arttırdığını ve Karakol komutanının Akipa ve Demir’i, ‘sizi yaşatmayacağız’ diyerek tehdit ettiğini söyledi. 12 Aralık 1991 sabahı Hizbullah tarafından katledilen Mikail Bayro’nun cenazesine gitmek için İdil’e giden Akipa ve Demir’in, cenaze dönüşünde JİTEM’ci olarak bilinen kişiler, korucular ve askerler tarafından araçtan indirildiğini belirterek, “Köye ulaşan köylüler, durumu ailelere anlattılar. Gözaltı işlemini yapan karakola giden ailelere, karakol komutanı, ‘onları hiç görmedik’ cevabını verdi” diye konuştu.
Bir askerin gizlice “mağaralara gidin” yönlendirmesiyle bölgeyi arayan ailelerin 13 Aralık 1991 günü Akipa ve Demir’in cansız bedenlerine ulaştığını ifade eden Aksoy, “Elleri ve ayakları bağlanmış halde bulunan Demir ilkence edilerek, Akipa ise başından silahla vurularak öldürülmüştü” dedi. Bu süreç içinde yapılan tüm hukuki girişimlerin sonuçsuz kaldığını dile getiren Aksoy, tanıklara rağmen hukukun işletilmediğini söyledi. Demir ve Akipa’nın katledilmesinden Çukurlu Jandarma Komutanı Üsteğmen Yüksel Güven, İdil Jandarma Komutanı Binbaşı Mustafa Karatan, İdil Kaymakamı Kasım Esen, Şırnak Jandarma Tugay Komutanı Osman Kurt ve Şırnak Valisi Aydın Arslan’ın sorumlu olduğunu belirten Aksoy, Akipa ve Demir dosyasındaki cezasızlığın son bulmasını ve faillerin yargılanmasını istedi.(ANF)