Yiğit Yirmibeş yazdı: Çok yakında: MİT TIR’ları savaş suçlusu taşıyacak!
MİT tırlarının IŞİD’çilere yaptığı silah sevkiyatını hepimiz gördük. Peki bu sevkiyat sadece bir sefer mi gerçekleşti? Elbetteki hayır. Onlarca kez girdi çıktı bu tırlar kevgire dönmüş sınır hattından. Biz sadece bir sevkiyatı görebildik. Fethullahçıların nefesi yalnız bir sevkiyatı ifşa etmeye yetti. Sorumlular, savaş suçlarının ortalığa saçılması karşısında deliye döndü. Savcılar, hakimler, jandarmalar, gazeteler, televizyonlar ortadan kaldırıldı.
Erdoğan, geçenlerde kendisinin kontrol ettiği televizyon kanallarına çıktı ve şöyle dedi:
“Kuzey Irak'ta yaşananı, Kuzey Suriye'de yaşamak istemiyoruz. PYD, Araplara ve Türkmenlere etnik temizlik yapıyor. Bizim buna müsaade etmemiz mümkün değil. Şuan hassas bazı koridorlar var, bu koridorları kontrol altında tutarak süreç kontrol altında tutuluyor. Bu sınırın, içinde ve dışında bize tehdit olacak ne varsa gereğini yaparız.”
Bazı hassas koridorları varmış. Bu koridorlar sayesinde süreç kontrol altında tutuluyormuş. İşte bu kadar açık her şey.
Bu koridorlar sayesinde IŞİD’e mühimmat yollanıyor. Rojava’daki kürt tehdidine karşı cihatçı katillere imkan yaratılıyor. Kafalar kesiliyor, kadınlar köleleştiriliyor. Ve süreç kontrol altında tutuluyor.
Bu koridorlar sayesinde tüm dünyadan gözü dönmüş katiller IŞİD’e katılma şansını yakalıyor. Cihatçılara Schengen vizesi kolaylığıyla insan ölümlerinin yolu açılıyor. Ve süreç kontrol altında tutuluyor.
Bu koridorlar sayesinde savaşta yaralanan katiller Türkiye’ye getiriliyor tedavi ediliyor. Erdoğan’ın tabiriyle bakımı yapılıyor ardından savaşa geri gönderiliyor. Ve süreç kontrol altında tutuluyor.
Bu koridorlar sayesinde Neo-Osmanlıcılık hayalleriyle yanıp tutuşanlar, ‘Esad tehdidi’ni ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bölge statükoculuğu yaratılıyor. Ve süreç kontrol altında tutuluyor.
Bu koridorlar sayesinde Irak ve Suriye’de görülen beyaz pikaplar artık Diyarbakır sokaklarında da görülüyor. Beyaz Toroslar beyaz pikap olarak model atlatılarak sivil katliam arayışında sokaklarda kol geziyor. Ve süreç kontrol altında tutuluyor.
Bu koridorlar sayesinde taşeron örgüt kurmak kolaylaşıyor. MİT’in IŞİD içindeki etkisi artıyor. Dokunulmazlığı olan ‘dokumacılar’ üretiliyor. Yeni JİTEM’ler kontr-gerillalar kuruluyor. Özel savaş kurumları örgütleniyor, Osmanlı Ocakları kuduz köpek gibi kafesinden çıkmayı bekliyor. Ve süreç kontrol altında tutuluyor.
Bu koridorlar sayesinde canlı bombalar Türkiye’ye giriş yapıyor. Tehdit olarak görülen kesimlerin üstüne bu bombalar gönderiliyor. Yüzlerce insan katlediliyor. Ve süreç kontrol altında tutuluyor.
PYD bu koridoru ortadan kaldırmak için adım atıyor. Cerablus yürüyüşü için hazırlanıyor. Buna karşılık AKP iktidarı Fırat’ın batısı kırmızı çizgimiz diyor. Cerablus düşerse kendisi de düşecek biliyor. O çok hassas koridorları elinden alınırsa artık masumlara zulmetmek eskisi kadar kolay olmayacak. PYD’nin Fırat’ın batısına geçmesine tahammülleri yok. Geçerse yukarıda saydığımız ahlaksızlıkları bir daha yapamayacaklar. Bakın Erdoğan ne diyor:
“Geçenlerde ne oldu? PYD Fırat'ı geçmek istedi. Askerimiz hemen anında işi bitirdi. Bu bir uyarıdır. Kendine çeki düzen ver. Bunu farklı yerlerde de yapmaya çalışırsan, gereğini orada da yaparız. Türkiye'nin kimseden izin almaya ihtiyacı yok. PYD, kanton olarak ilan etti. Bu iş bu kadar kolay mı? Kanton kurma anlayışı sürerse gereği neyse yaparız.”
Çırpınıyorlar. Savaş suçlarının tümü bu hassas koridorlara dayanıyor. Kaybetmemek için ölüm taklası atmaya hazırlanıyorlar. Ama bu taklayı atamayıp boyunları altlarında kalacak. Bütün dünyanın gözünde ‘Ortadoğu’daki en meşru güç’ olan PYD’ye müdahale etmek bunların sonu olacak. Neticede bu koridorun sonunda Lahey görülüyor. Koridorun sonu Uluslararası Ceza Mahkemelerine çıkıyor.
Ürettikleri üç kuruşluk akılla politika yapan iktidar kliği fiyasko üstüne fiyasko yaşadı. Nereye yöneldilerse sapı ellerinde kaldı. Bu çılgınca planlarla çok kan döktüler. İnsanlığı ‘stratejik derinliğe’ gömdüler. Toplu katliamlara imza attılar. İşkence tezgahları kurdular. Kölelik seviyesinde işgücü yarattılar. ‘Kadın demeden çocuk demeden’ yaktılar yıktılar, köle olarak sattılar, ege sularında boğdular. Ama bu macera daha fazla sürmeyecek. Bu halk bunların daha fazla can almasına müsade etmeyecek.
MİT tırları bu kez savaş suçlularını ülkeden kaçırmak için taşıyacak. Bunun ilk adımı 1 Kasım’da atılacak.