Gülseren PUSATLIOĞLU yazdı: Alman komünist Clara, 76 yaşında 20 Haziran 1933’de Moskova’da öldüğünde cenazesine 500 bin Sovyet yurttaşı katıldı. Enternasyonal komünist Clara Zetkin’den bize kalan miras kadınların kurtuluşu için sosyalist ve feminist bir mücadeleyi yükseltmektir. Selam olsun Clara’ya!
Devrimciliğe adım attığımız 70’li yıllarda büyük önderler Marx, Engels ve Lenin’in yanında adını ilk duyduğumuz devrimci kadın Clara Zetkin olmuştu. Onun bir kadın olarak devrimci militanlığı, hiç bitmeyen enerjisi, üretkenliği yaşamı ve tabi ki Lenin’le yoldaşlığı bizlere örnek olmuş, 78’li devrimci kadınların idolü olmuştu. O bizim kutup yıldızımızdı. “Uyanın, harekete geçin, savaşın” sözleri adeta bizim için kılavuzdu ve hala da öyle! Tabii o yıllarda Alexandra Kolantay’dan da pek bahsedilmezdi!
“Kadın sorununu” toplumsal bir sorun olarak gören ve kadınların kurtuluşunu sosyalizme yerleştiren bir kadın olarak tarihe geçen Clara; Engels ve Bebel’in bu konudaki görüşlerini savunuyordu. Clara da, “Kadınların kurtuluşu iktisadi üretime katılmaları ve ekonomik bağımsızlıklarını kazanmalarıyla sosyalizm zaferine ulaşır” görüşündedir. Özetle bizler de “sosyalizmin zaferi, kadınların kurtuluşu kadın işçilerin katılmasıyla zafere ulaşır” fikirleri doğrultusunda sosyalizm davasının bir neferi olarak mücadele ediyorduk. Bizim “kuşak” kadınlar için de “ailenin, özel mülkiyetin, devletin kökeni” başucu kitaplarıydı. Kurduğumuz kadın derneklerinde Clara’nın izinden giderek kadınları sosyalizme kazandırmaya çabalıyorduk.
Clara, kadınların ikincilleştirilmesine karşı kadın sorununun sosyalist mücadelenin içinde önemli bir yer tutması, uluslararası sosyalist kadın hareketi inşası için mücadelesi ve kadın ezilmişliğinin tarihselliğini gün yüzüne çıkaran görüşleriyle dönemindeki Marksist-Leninist kadınlardan özgün bir konumdadır. “Kadınların kurtuluşu sorunu makine çağında doğmuş olan modern zamanların çocuğudur” derken Clara kadınların feodal ve köleci toplumda da yeniden üretimi sağlayan ev idaresinden sorumlu köleler olduğunu ifade eder.
Clara Zetkin, kadınların cinsiyetçiliğe karşı sınıf savaşından ayrı örgütlenmesini doğru bulmasa da, Clara’nın sosyalist kadınlar üzerinde yol göstericiliği olmasaydı belki de işçi-emekçi kadınlar arasında ayrı bir çalışma yürütülmez, sosyalizm davasına kadın kazandırmak için dahi olsa kadın dernekleri açılmaz, kadın yayınları çıkartılmazdı. Dolayısıyla kadınlarla ayrı örgütlenmek için Clara’nın yol göstericiliği bir başlangıç oldu diyebiliriz. O deneyimlerden bugünlere feminist politikalarla kadın toplantılarının bilinç yükseltmeye evrilmesi feminist yayınların gelişmesine ve tabii ki bağımsız bir kadın hareketinin oluşması için önemli deneyimlerdir. Sosyalizmin kadın-erkek eşitliği olduğu öğretisinin yıllar sonra değişmesi, sosyalist örgütlerde erkek egemenliğinin kabul edilmesi ve erkeklere karşı da mücadele verilmesini feminizm sayesinde öğrendiğimiz gibi!
Kadınların partilerden dışlandığı bir dönemde sosyalist harekette fikirleri ve cesaretiyle kendine yer açabilmiş, Lenin ile karşılıklı tartışabilmiş ve Merkez Komite’ye kadar gelebilmiş ender kadınlardan biri olarak Clara, siyasette kadın olmaktan kaynaklı eşitsizliği de yaşamıştır. Yine, çoğunlukla açlık ve yoksulluk içinde 2 çocuğuyla militan bir mücadeleyi sürdürerek bir kadın olmanın tüm zorluklarını göğüslemiştir. Anadili Almanca dışında İtalyanca, Fransızca, İngilizce ve Rusça biliyor olması uluslararası dergilerde de yazması için ona avantaj sağlamıştır. Clara ağırlıkla işçi kadınların örgütlenmesi üzerine makaleler yazmış, Almanya’nın bütün topraklarını karış karış gezerek bu konuda militanca faaliyet yürütmüştür.
Aslında Clara’nın, 1900’lı yıllarda kız çocuklarının lise eğitimi alamadığı koşullarda okuma şansı bulması, lise yıllarında kadın eşitliği tartışmalarına katılması, soyadını aldığı Osse Zetkin ile resmi olarak evlenmeden yaşaması, kadınların siyasi partilere, toplantılara katılımının yasak olduğu yıllarda pek çok şehirde kürsüye çıkması, yasadığı sürgün hayatında erkeklere rağmen kadın kimliğiyle var olması tam olarak feminist bir mücadeleye içkindir. Her ne kadar “cinsler arasında bir savaşa karşı çıktığını” söylese de Clara, bu mücadeleyi sadece burjuvaziye karşı değil, yanı başındaki erkeklere karşı da vermiştir.
Lenin ile 1920 sonbaharındaki buluşmalarında kadın sorunu üzerine yapmış olduğu tartışmalarda “Sizin günah defteriniz daha da kabarık Clara. İşçi kadınlarla okuma ve tartışma aksamlarında özellikle cinsel sorunun, evlilik sorunun ele alındığı.” diye sıralarken Lenin bunun proleter kadınların kafasını, sınıf bilincini bulandırdığını ifade etmiştir. Clara, Lenin’in bu görüşüne katıldığını belirtmiş ve kadın yoldaşlarını bu konuda uyardığını söyleyerek kadınları savunmuştur. Yine, Lenin’in bu tarihlerde yaptığı bir röportajda “kadınları, çocuklarını devrimci yolda disipline eden figürler, proleter kocaların mülkü olarak tanımlamasına” Clara’nın karşı çıkması, “baba” rolündeki eril Lenin figürüne tepki göstermesi cinsiyetçiliğe karşı muhalefetini de gösteren bir tavırdır.
Clara Zetkin’in tüm sosyalistlerin ve kadınların hafızasına kazınan isim olmasının en büyük ününü kuşkusuz, 8 Mart’ı “Uluslararası Kadınlar Günü” olarak 1910’da Kopenhag’da toplanan İkinci Enternasyonal Kadınlar Kongresi’ne önererek kabul ettirmesidir. Clara, “Bugünün öncelikli amacı kadınların oy hakkını kazanmalarını desteklemek olmalıdır. Kadınlara oy hakkı talebi, sosyalist ilkelerin kadın sorununun bütününe yaklaşımıyla bağlantılı olarak ele alınmalıdır.” şeklinde bir önerge sunar. Yıllarca ülkemizde emekçi kadınlar günü mü/ dünya kadınlar günü mü tartışmaları kadın hareketini 8 Martlarda kilitlemiş olsa da önergede emekçi lafının geçmediği, enternasyonal kadınlar günü olduğu artık bilinen bir tarihsel gerçekliktir.
Clara “kadınlara genel oy hakkı” mücadelesine sahip çıkar. Oy hakkını kapitalizme karşı sınıf mücadelesi açısından savunur. Oy hakkını kısmi olarak savunanlara karşı çıkar. Oy hakkı talebini sosyalistlerin gündemine taşır. Burjuva feministleri kadınlara oy hakkı verilmesi mücadelesinde eleştiren Clara, süfrajet harekete destek verirken, süfrajetlerin oy hakkını yalnızca mülkiyet sahibi sınıfla sınırlamalarını eleştirmiş, genel oy hakkını savunmuştur. Clara burjuva feministlerin, burjuva sınıfından kadınların yasal haklarının elde edilmesinden başka bir şeyle ilgilenmeyip, işçi kadınların kurduğu derneklerle her türden iş birliğini reddettiklerini, işçi kadınları yardıma muhtaç zavallılar olarak gördüklerini söyler.
Enternasyonal komünist olarak Clara’nın 1. Paylaşım Savaşı’na karşı duruşundaki iki tahlili de önemlidir: “Erkekler öldürüyorsa eğer, kadınlar hayat için mücadele etmeli.” Bizzat Clara’’nın girişimiyle 1915’te Bern’de Uluslararası Kadın Barış Konferansı yapılır. Tüm ülkelerin sosyalist kadınlarına yapılan çağrı ile konferansta savaşa karşı aktif mücadele için “oğlun nerede, kocan nerede” kampanyası başlatılır. Clara, 1917’de 1. Paylaşım Savaşı başlarken örgütü SPD’nin (Alman Sosyal Demokrat Parti) Almanya parlamentosunda savaş kredilerini onaylaması karşısında emperyalist savaşa karşı çıkar, enternasyonal işçi birliğini savunarak sosyalist partileri savaşa karşı aktif tavır almaya çağırır. Örgütü tarafından bu savaş karşıtı görüşü nedeniyle 26 yıl her düzeyde emek verdiği, yazılarını yazdığı dergi Gleichheit’ın editörlüğünden alınır. Derginin tirajı Clara’nın etkili ajitasyonu ile 125 binlere yükselmişken Clara’dan sonra hızla düşüşe geçerek kapanır.
Derginin var oluşunun temeli enternasyonal sosyalizmin amaçlarına hizmet etmek için emekçi kadınların kurtuluşunun yalnızca sosyalizmle gerçekleşeceği bilincini yükseltmektir. Faaliyetin başarısı ulaştığı kadınlardan açısından ortadadır ve bu başarının mimarı Clara Zetkin’dir. Ancak Clara buna rağmen görevinden alınır. Clara SPD’den ayrılır ve Bağımsız Sosyal Demokrat Parti’ye (USPD) katılır.
Yoldaşları Rosa Luxsemburg ve Karl Liebknecht’ın tutuklandıklarını öğrenen Clara hastalığına rağmen, yaşamlarından endişelenip, bütün dünyayı seferber etmek için Berlin’e gitme kararı alır. Yola çıkmak üzereyken katledildiklerinin haberini alır ve yıkılır.
Onların fikirlerini yaşatmak adına Rosa’nın eserlerini derlemek ve yayınlamak görevini önüne koyar ve siyasi miraslarını sürdürmek için Alman Komünist Partisi’ne (KPD) katılır.
Nazilerin ölüm tehditlerine rağmen Clara ölümünden bir yıl önce 1932 yılında Alman parlamentosu Reichstag’ın en yaşlı üyesi sıfatıyla yaptığı açış konuşmasında Meclis’teki faşistlere karşı faşizmin yenilmesi için İşçilerin Birleşik Cephesi’ni oluşturmak için çağrıda bulunur ve tarihi bir konuşmaya imza atar. Bu birleşik cephenin “hala seks köleliğinin zincirlerini taşıyan ve bu nedenle de en ezici sınıfsal köleliğe maruz kalan milyonlarca kadını da içine alması gerektiğine” dikkat çeker.
Alman komünist Clara, 76 yaşında 20 Haziran 1933’de Moskova’da öldüğünde cenazesine 500 bin Sovyet yurttaşı katıldı. Enternasyonal komünist Clara Zetkin’den bize kalan miras kadınların kurtuluşu için sosyalist ve feminist bir mücadeleyi yükseltmektir. Selam olsun Clara’ya!
Kaynaklar:
Lenin’in Bütün Dünya Kadınlarına Vasiyetleri /Clara Zetkin/ Sorun Yayınevi
Clara Zetkin Seçme Yazılar/Philip S. Foner/Notabene Yayınları
Feminizm/ Gisele Notz/Phoenix