Mardin-Şırnak Eczacı Odası, Şırnak Temsilciliği Cizre’de 9 gündür süren devlet terörüne dair bir açıklama yaptı. Kentte eczanelerin açılamadığını ve hastanenin savaş üssüne dönüştürüldüğü belirtildi.
Cizre’nin 5 Ağustos’tan beri ablukaya alındığı ifade edilen açıklamada 35 günlük Muhammed Tahir bebek, 80 yaşındaki İbrahim Çiçek, 70 yaşındaki Hacı Ata Borcin ve 65 yaşındaki Hetban Bülbül adlı yurttaşlar hastaneye ulaştırılamadıkları için; Cemile Çağırga (13), Osman Cağlı (13), Sait Cağdavul (19), Mehmet Emin Levent (21), Özgür Taşkın (20) ve Meryem Süne (53) isimli sivil vatandaşlar da Cizre’ye dışarıdan getirilen binlerce güvenlik görevlisinin de katılımıyla ablukaya alınan şehirde yaşamını yitirdiği belirtildi.
Açıklamanın devamında şöyle denildi:
“Acil hastalara, diyaliz hastalarına, kronik hastalara ve doğum yapan kadınlara hastaneye ve eczaneye gitme şansı verilmediği gibi, güvenlik güçleriyle adeta bir savaş üstüne dönüştürülen Devlet Hastanesine bin güçlükle ulaşabilen gerekli ve yeterli sağlık hizmetini almaları mümkün değildir. Cizre Devlet Hastanesi’nin acil bölümü şu anda güvenlik güçlerince boşaltılıp işgal edilmiştir. Hastalara bir doktor ve bir iki hemşire tarafından pencereleri çeşitli alet ve yığınlarla güvenlik nedeniyle kapatılmış 2. kattaki yoğun bakım ünitesinde hizmet verilmeye çalışılmaktadır.
Hiçbir eczacı ve eczane çalışanı eczanesini açık tutamamaktadır.
Bir kaç hafta önce bir Tedaş personeli ve bir Halk Sağlık Memuru güvenlik kurşunlarının hedefi oldular ve öldürüldüler. Yine bu hafta yangına müdahale etmeye çalışan bir itfaiye şöforü ateşli silahla yaralandı. Bu durum 112 acil servisi personelinin ambulans hizmeti sunmada tereddüt etmelerine neden olmaktadır. Bunun yanı sıra şehirde yaşanan uzun süreli elektrik ve su kesintileri ve evlerde biriken çöpler bulaşıcı hastalıklara davetiye çıkartmaktadır.
Aklı selim insanlar olarak şehirde kaos ortamının, şehre binlerce kişilik ve onlarca araçlık güvenlik gücünün yığılmasından sonra oluşmasını ve şimdiye kadar ölen herkesin sivil yurttaş olmasını anlayamaıyoruz.
Biz bölge eczacıları olarak halkımıza ve meslektaşlarımıza kamu güvenliği adı altında yaşatılan bu zulme derhal son verilmesini istiyoruz. “