GÜLFER AKKAYA yazdı: “Orta yaşta, güzel, statü sahibi, hali vakti yerinde, güçlü nice kadına adeta koşan nice genç erkek var. Genç erkekler bu kadınlarla evlenmeyi tercih etmezler ama ayrılmazlar da. Onların olanaklarından faydalanmayı sürdürürler. Filiz Aker ve Vatan Şaşmaz hadisesi bu gerçeği bir kez daha riyakâr toplumun yüzüne vurdu.”
GÜLFER AKKAYA
Cinayeti Vatan Şaşmaz işledi. Toplum ve onun borazanı cinsiyetçi medya cinayeti Filiz Aker’e yükledi.
Zira Filiz Aker ile Vatan Şaşmaz arasında yaşanan (maddi-manevi) ilişkilerin benzerini yaşayan milyonlarca kadın ve erkek var. Filiz Aker’in, Vatan Şaşmaz ile aralarında geçen şeylere susmaması ve intikam alması erkekleri kaygılandırdı. Çünkü erkekler kadınlarla yatıp, eğer varsa o kadınların paraları ile yaşayıp, kadına ve parasına sahip olup canları istediğinde ya da yeni bir kadın bulduklarında ellerini kollarını sallayarak gitmeye alışkınlar.
Geride bırakılan kişinin neler hissettiğini, neler yaşadığını düşünmezler. Kalbi mi kırıldı? Aptal yerine mi kondu? İntikam duygusuyla mı doldu?
Erkekler aşk ve para ilişkilerinde kadınları ciddiye almazlar. Kendilerini kadınlardan akıllı görürler. Karar verici onlardır. Aşık bir kadından zarar göreceklerini düşünmezler. Daha da önemlisi kadınlardan korkmazlar. Onları hafife alırlar. Canım cicim ile oyalarlar. Daha olmadı terk ederler. Kadın kalakalır.
Filiz Aker olayı kadın ve erkek arasındaki bu erkek egemen dengeye sıkılmış bir kurşun oldu. Ve erkekleri kaygılandıran da bu oldu.
Oysa ne güzel gidiyordu her şey. Erkekler kadınlarla hem yatıyor hem paralarını kullanıyor (fakir kesimde kadınları çalıştırıp ücretlerine el koyuyor) hem de canları istediğinde çoğunlukla hesap bile vermeden çekip gidiyorlardı.
Hayat erkeklere göre dizayn edilmişti. Erkeklik, erkekleri kadınlara karşı güçlendirdikçe güçlendiriyordu. Erkekler nasıl isterse öyle olurdu. Kadın itiraz eder, sesini yükseltirse başına gelecekler belliydi. Ahlaksız, hırslı, tutkulu, azgın, para düşkünü diye damgalanıyordu. Erkekler kadınlara karşı birbirinin garantörüydü.
Her gün neredeyse en az üç kadının erkeklerce katledildiği ülkede bir kadının bir erkeği öldürmesi olay oldu. Öldürülenin magazin dünyasından olması etkiliydi ama sadece bu da değildi. O kadar sıradan bir şey ki kadınların erkeklerce öldürülmesi. O kadar değersiz ki kadınların hayatı. Böyle bir ortamda ünlü bir erkeğin ülkenin orta yerinde bir kadın tarafından, üstelik en ince ayrıntılarına dek planlanmış bir cinayetle öldürülmesiydi ülke gündemine bomba gibi düşen.
Üstelik yetenekli, sempatik, düzgün biriydi öldürülen.
Silah kadının elinde patlamıştı. O halde katil kadındı.
Hemen baktık kim bu kadın diye. Sarışındı, eski mankendi, birkaç filmde oynamıştı, sonra zengin adamlar avlamaya başlamıştı. Parayı çok seviyordu. Hırslıydı. Lüks bir hayat istiyordu. Zengin adamlarla oluyordu. En son İranlı zengin bir adamla Amerika’da yaşamaya başlamıştı. İmam nikâhlıydı. Çünkü böyle kadınları adamlar nikâhlarına almazlardı ama yataklarına pek severek alırlardı. Kadın tüm parasını ve varlığını bu zengin adam sayesinde edinmişti.
Sonra da Vatan Şaşmaz gibi geleceği parlak, pırıl pırıl bir erkeğe tutkuyla bağlanmıştı. Şaşmaz kadından on yaş küçüktü. Tutkulu kadın kendinden genç bu erkeği arzu ile istemekten yargılanıyordu. Onun buna hakkı yoktu. Ve kimse Vatan Şaşmaz için kadına tutkuyla âşık demedi.
Tutku mutku derken ortaya para ilişkisi dökülüverdi. Vatan Şaşmaz ile Filiz Aker arasında sadece aşk değil, para ilişkisi de varmış. Vatan Şaşmaz gibi “paraya ihtiyacı olamayan” bir erkek için bu adam acaba bu kadınla parası için mi ilişkideydi sorusu sorulmadı. Çünkü onun ihtiyacı yoktu. Ama 130 bin dolarlık alacak meselesinden bahsediliyordu. Borsada kaybedilen iki buçuk, üç milyon dolarlardan bahsediliyordu.
Değil iki buçuk, üç milyon dolar, iki bin lira için insan öldürme potansiyeline sahip nice insan Filiz Aker’e saldırmaktan geri durmuyordu. Çünkü para kadının değil, erkeğin sahip olabileceği güçtü.
Filiz Aker’in nasıl para sahibi olduğunu yalan yanlış bilgilerle servis eden medya Vatan Şaşmaz’ı güzelleyerek anlatıyordu.
Erkeklik korosu Filiz Aker’i ahlakçı yargılarla yerin dibine sokarken, evli ve baba adayı Vatan Şaşmaz’ı yüceltiyordu. Zaten baba olmak, aile sahibi olmak erkekleri aklamak için bire birdi. Vatan Şaşmaz’ın Filiz Aker ile ilişkisini kestiğini iddia eden medya, Filiz Aker’i erkeğe asılan, tutkulu, psikolojik sorunları olan kadın diye anlatıyordu. Yakışıklı erkek, mesleğinde başarılı sunucu kendisinden on yaş büyük, güzelliğinden iz kalmamış bu kadınla neden olacaktı ki? Ona koşan onca kadın varken… Üstelik yeni evliyken.
Toplumsal gerçekleri inkâr etmekte, üstünü örtmekte, riyada pek mahir bir toplum olduğumuz şüphe götürmez. Vatan Şaşmaz’ın kendisinden yaşça büyük olan kadına âşık olacağına ihtimal vermeyen bizler işyerinde, sitelerde, mahallede benzer birçok olaya defalarca şahit oluyoruz.
Orta yaşta, güzel, statü sahibi, hali vakti yerinde, güçlü nice kadına adeta koşan nice genç erkek var. Bu gerçek yüksek sesle konuşulmasa da herkesçe bilinir. Genç erkekler bu kadınlarla evlenmeyi tercih etmezler ama ayrılmazlar da. Onların olanaklarından faydalanmayı sürdürürler. Filiz Aker ve Vatan Şaşmaz hadisesi bu gerçeği bir kez daha riyakâr toplumun yüzüne vurdu.
Ayrıca kadınlarla erkekler arasındaki para trafiği sadece aşık çiftlerle sınırlı değil. Kadınlardan borç alıp ödemeyen erkek arkadaşlar, kadınlara kredi çektirip o borcu sahiplenmeyen erkekler akrabalar… Erkeklerin birbirleri arasındaki borçlanma ilişkisi ile kadınlara borçlanma ilişkisi aynı değil. Çünkü erkekler kadınlardan çekinmiyor. Onları ciddiye almıyor. Bir kadın, bir erkeğe ne yapabilir ki?!
Filiz Aker için bir yeğeni, tutku ile Vatan Şaşmaz’a bağlı diyerek henüz hayatını kaybeden halasının ardında rahat ve sorumsuz, medyanın ağzının suyunu akıtacak açıklamalar yapmaktan çekinmezken, bir diğer yeğeni halasının hayat dolu, gururlu bir kadın olduğunu, Vatan Şaşmaz’ın evli iken bile defalarca halasını arayıp görüşelim dediğini aktarıyordu. Cinayetin ise para yüzünden işlendiğini söylüyordu.
Görüldüğü üzere hikâye çok bildik. Kadın ile erkek arasında olabilecek en belalı iki unsur; para ve aşk ana mevzuu.
Kalbinin yanı sıra parasını da kaptıran bir kadını ciddiye almayıp onunla oynayan, özgüveni tavan yapmış bir erkek var.
Aptal yerine konmaktan bıkmış ve intikam almayı kafasına koymuş bir kadın. Soğukkanlılıkla planlanan bir cinayet.
Silah kadının elindeydi. Otel odasının kapısının önünde kendinden emin, az sonra buradan rahatça çıkıp gideceğini düşünen adam o silahtan kaçarken arkasından vurulacaktı. Ama işte silahı kadının eline tutuşturan kendisiydi.
Bu cinayet toplumu şaşkına çevirdi. İlk anda sıradan bir tutkulu aşık, sansasyonel bir magazin olayı diye düşünülen olay şok atlatılınca erkeklerde ürküntüye neden olacak cinsteydi.
Ve mesele sanıldığından çok daha derindi. Bütün kadınlar ve bütün adamlarla ilgiliydi.