SEÇTİKLERİMİZ- Gülfer Akkaya’nın alevi.net’teki yazısı: Kürtler ve Aleviler CHP için Cumhuriyetin kuruluşundan beri kontrol edilecek, ikincil vatandaş olarak tutulacak kesim oldu. Bu geleneği nedeniyledir ki Kurultay’a bu iki başlığın konmaması ile bu iki kesimin çağırılmamış olması CHP’yi kendisi ile sınavında sınıfta bırakmıştır.
GÜLFER AKKAYA
CHP’nin Çanakkale’de düzenlemiş olduğu Adalet Kurultayı temel ve alt başlıklar olmak üzere onlarca başlık altında düzenlendi.
Çok sayıda konuşmacı kurultaya davet edildi, bu başlıklar üzerine konuşulup tartışıldı.
Ancak kurultayda iki temel başlık yoktu. Aleviler ve Kürtler.
Oysa CHP kendi açısından Adalet Yürüyüşü’nden, Adalet Kurultayı’na doğru aldığı yolda toplumun tamamını kucaklamayı hedeflediklerini söyledi. Sadece adalet değil, demokrasi, bizzat kutuplaştırılan toplumu yeniden buluşturmak gibi hedeflerden bahsetti.
Ama aynası iştir kişinin lafa bakılmaz. İşe baktığımızda CHP’nin söylemi ile eylemi arasında tutarsızlık olduğu ortada.
Ülkede adaletsizlik almış başını gidiyor. Hukuk, cumhurbaşkanı önünde eğilmek için sıraya girmiş kişilerin elinde. Ülkenin yarısı için adaletsizlik çoktan “doğal” yasaya dönüşmüş durumda.
Ama işte adaletsizliğe karşı Adalet Kurultayı düzenlerken ülkenin en “adaletli” zamanları dahil, doğal adaletsizlik yasasına maruz kalmış birkaç kesimden ikisi olan Alevileri ve Kürtler’i kurultaya çağırmazsanız o kurultayın adalet arayışından şüphe duyulmaz mı?
Ya da şu sıralar canhıraş aranan adaletin bulunması durumunda yine aynı kesinlere uğramayacağını görmez misiniz?
Kürtler ve Aleviler CHP için Cumhuriyetin kuruluşundan beri kontrol edilecek, ikincil vatandaş olarak tutulacak kesim oldu. Bu geleneği nedeniyledir ki Kurultay’a bu iki başlığın konmaması ile bu iki kesimin çağırılmamış olması CHP’yi kendisi ile sınavında sınıfta bırakmıştır.
Kurultay sonuç metninde siyasal açıdan sınırlarını aşmaktan bahseden CHP, Aleviler ve Kürtleri dışında tutacağı yeni bir adalet hamlesinde daha zayıflamış ve sınırlarını daha kalınlaştırmış olarak sahne alacaktır. Bu durum CHP’yi bugüne dek bulunduğu yerin ötesine taşımayacak, daha geri düşürecektir. Bu, CHP’nin üzerindeki lanettir. Bu lanetten kurtulmak istiyorsa gerçekten sınırlarını aşmaya çalışmalıdır.
Alevileri oy deposu, Kürtleri terörist gören siyasi bir partinin kendisine hayrı dokunmaz en önce.
Ancak CHP’nin adalet arayışında eksiklikleri bu iki başlık ile sınırlı değil. Parti tüzüğündeki kadın kotası oranın düşüklüğü, partide kadın erkek eşit temsiliyet ilkesi ile mesafesi, Genel Başkan Kemal Kılaçdaroğlu’nun kadınların mücadele ile kazandıkları kotaya vb olumsuz bakışı, CHP’de kadın milletvekili sayısının düşüklüğü, parti karar mekanizmaları ve parti sözcüleri arasında kadınların çok az oluşu ve partinin kadınlara adalet ya da eşitlik gelmesini sağlayacak siyasi perspektife sahip olmayışı diğer temel sorun.
Özellikle kadınlar ve Aleviler konusunda elini korkak alıştıran CHP bu ikisine karşı çalışan Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) konusunda da suskun kalmakta.
Kurultayda biraz da dedik demek için oluşturulmuş olan inanç başlığı haliyle DİB’e yönelik yeni politikaların oluşturulmasını konuşacak imkanlar vermemiştir.
Benim de davetlisi olduğum Ötekiler başlığı altında kadınları konuşurken DİB ile ilgili fikrimi inançlar, kadınlar ve ülkenin bütçesinin kullanımı açısından DİB’in neden kaldırılması gerektiğini dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım.
Devletin resmi olarak dini varsa orada diğer inançlarla bu resmi din arasında adalet falan kalmaz. Zaten hiç bir zaman olmadı da. Bütçesi on iki bakanlıktan fazla olan, tek bir dinin yayılması için çalışan, diğer din ve inançlara yönelik nefret söylemleri üreten, onların varlıklarına el koyan, gelen her iktidarın arkasında duran, her dönem kadınlara karşı politikalar üreten, kadınlara yönelik erkek saldırılarını olumlayan ve işaret eden bir kurum hakkında adalet isteyen bir partinin nasıl olur da fikri olmaz? Ya da varsa bunu dillendirmez?
Hem inanç başlığınız olacak, yani ülkede inançların sorun yaşadığından, adalet görmediklerinden bahsedeceksiniz hem de bu adaletsizliğin somutlaştığı DİB gibi çok önemli bir kurumu konuşmayacaksınız.
Hem medeni bir toplumun kadınlarla kurulacağından bahsedeceksiniz ama hem de o kadınlara karşı üstelik bir “hukuk devletinde” dini değerler üzerinden gelen saldırılara susup, cinsel saldırıları normalleştiren bu kurum hakkında konuşmayacaksınız.
Sonra da çıkıp laiklikten bahsedeceksiniz.
Ülkenin en temel ihtiyaçlarından biri kuşkusuz yaşadığımız onca haksızlığa karşı adaletin işlememesi. Ama adaleti en çok ihtiyaç duyan kesimleri tecrit ederek getirmeye çalışmak oyalama değilse hayal.
O kurultaylara, yürüyüşlere katılan milyonlarca insan gerçek adalet istiyor. Bunun için evet partiler ötesi, özgürlük, adalet, barış ve eşitlik için mücadele veren milyonların buluştuğu, yan yana geldikçe güçlenerek büyüdüğü bir birliğe ihtiyaç var.
Hepimizin görevi bu birliği örmek.
Son olarak sadece CHP’nin değil, bu zeminde yan yana gelmek isteyen her kesimin kendi sınırlarını aşmaya ihtiyacı var.