Depoları basılan, çekçeklerine el konuşan katı atık işçileri, senelerdir ailelerini bu yolla geçindirdiklerini, mağduriyetlerinin giderilmesini istiyor. Çekçeğine el konulduğu için çuvallarla kağıt toplamak zorunda kalan bir işçi, “dört çocuğuma, bu işi yaparak bakıyorum” dedi.
Evrensel’den Eylem NAZLIER’in haberi: son günlerde depoları basılıp mühürlenen, çekçeklerine el konan katı atık işçileri, İstanbul’da peş peşe yapılan baskınlar nedeniyle çalışamaz, işe çıkamaz hale geldi. Çekçeklerine el konulduğu için artık çekçekle çöp toplayamayan atık kağıt işçileri, çuvallara koydukları çöpleri sırtlarıyla taşıyor. Kendilerine yapılan bu muameleye tepki gösteren atık kağıt işçileri, “Bizi yok sayamazlar” diyor. Bir işçi 4 çocuğuna çöplerden topladığı atıklar sayesinde baktığını söylüyor.
Ekmeklerinin elinden alındığına dikkat çeken atık kağıt işçileri, bunun sorumlusu olarak AKP’yi görüyor ve tepkilerini şöyle dile getiriyor: “AKP şu an bizimle savaş halinde, emekçisiyle savaşan iktidar her zaman kaybeder. Çünkü biz emekçiler onları oraya getirdik. 2023’de de göndermesini biliriz.”
“Çekçek elden gitmesin”
Atık kağıt işçileriyle buluşmak üzere Bahçelievler’e doğru yola çıkıyoruz. Artık çekçekleriyle atık kağıt toplayan işçilere rastlamak çok zor. Zabıtanın çekçeklerine el koyduğunu söyleyen işçiler bir çekçekin maliyetinin 900 TL olduğunu söylüyor. Çekçek elden gitmesin diye birçoğu çuvallarına doldurdukları kağıtları sırtlayarak taşıyor.
Ali Karakaş, 2002 yılında Urfa’dan İstanbul’a gelmiş. İş bulamayınca çöplerden atık kağıt, plastik toplamaya başlamış. İlk başlarda çok utandığını söyleyen Karakaş, sonrasında duruma alıştığını anlatıyor çünkü ailesinin geçimini buradan sağlıyor. Karakaş, “38 yaşındayım 20 yıldır bu işi yapıyorum ailem Urfa’da yaşıyor. Bu işi kim yapmak ister ama mecbur geçim derdi. Bu işi yapmak zorundayız. 4 çocuğumu buradan kazandığım parayla geçindiriyorum. Benim gibi binlerce kişi İstanbul’da bu işi yapıyor. Bu iş alanı kapanırsa işsizlik daha da çoğalır. Hepimizin çoluk çocuğu var, çocuk okutuyoruz. Bu dükkanda yaklaşık 18 kişi geçimini sağlıyordu, 18 kişinin ailesini de düşünün. Çok mağduruz” diyor.
“Her şeyimizi aldılar”
Hiçbir gerekçe gösterilmeden 1 Ağustos günü depoların basıldığını anlatan Karataş, “Deponun bulunduğu sokak polis, zabıta ve bekçi dolmuştu. O anda elimizi kelepçelediler, Afganlarla beraber Tuzla Geri Gönderme Merkezine götürdüler. Engel olamadık, dükkan mal doluydu, bütün mallarım belediye tarafından yüklenip götürüldü. Sabah geldiğimde dükkanım bomboştu. Ayakkabılarınızdan tutun elbiselerimize kadar her şeyi almışlardı. İki hafta sonra mallarımız Bahçelievler Belediyesi tarafından ihaleye çıkarılıp yandaşlarına satıldı, ondan da haberimiz var” dedi.
“Asıl mesele yandaşların ceplerini doldurmak”
Kendilerine, ‘Afgan baskını yapıyoruz’ dendiğini aktaran Karakaş, “O gün Afgan var mı yok mu sormadan mallarımızı yüklediler ve para kasamızı kırdılar. Yatacak yerlerimizi ve yazıhanemizi yıktılar. O gece 150 bin TL’ye yakın malımıza Bahçelievler Belediyesi tarafından el konuldu. Eğer mesele Afgan ise onları ülkeye biz almadık, kendileri aldı. Afganları alıp Tuzla’ya götürüyorsun bir ay sonra serbest bırakıyorsun. Eğer gerçekten derdin Afganları toplamaksa onları niye bırakıyorsun? Bu mesele Afgan meselesi değil yandaş meselesi” dedi.
“Ekmeğimizi çöplerden çıkarıyoruz”
Günde bir çekçekcinin en fazla kazanacağı paranın 70 ile 80 TL olduğunu ifade eden Karataş, “Eğer devletimiz buna göz dikiyorsa, fakir fukaranın elinden ekmeğini alıyorsa Türkiye zor bir süreçten geçiyor demektir. Türkiye’de bizim gibi çok perişan insan var, çiftçilerden başlayın bir çok insan mağdur. Zam üstüne zam geliyor her gün. Marketlerden bir şey alamıyoruz. Adalet yok. Tamam vergiye tabi diyorsa, sigorta diyorsa biz her şeye hazırız. Gelsin desinler ne çıkartmanız gerekiyorsa çıkartırız. Bu işi yandaşlarına peşkeş çekmek için biz yoksulları ezip geçiyorlar. Hiç kimseye zararımız yoktu tam tersi faydamız var. Biz ekmeğimizi çöplerden çıkarıyoruz” diye konuştu.
“Mallarımızı geri vermediler”
Karataş, “Buranın kirası 7 bin TL. Üç aydır iş yapamadım, borç alarak kira verdim. Biz gerçekten borç altındayız. Şu an çalışamıyoruz, çekçek arabalarımızla sokağa çıktığımız zaman çekçek arabalarına el koyuyorlar. Şu an çocuklar çekçek arabası olmadığı için çuvallarla sokağa çıkıp iş yapmaya çalışıyorlar. El konulan mallarımız geri verilecekti ama vermediler, hepsini sattılar. Biz nereye başvuru yaptıysak hepsi AKP söz konusu olduğu için sesimizi duymadı. Elimizden bir şey gelmiyor. Çok zarar ettik, benim gibi bir sürü hurdacı var Bahçelievler bölgesinde, hepsi perişan durumda” ifadelerini kullanıyor.
“Bu iktidarda vicdan kalmamış”
Seçim zamanlarında işini bırakıp Urfa’ya giderek, köy köy dolaşıp AKP’ye oy topladığını da söyleyen Karataş, “Ben AKP için çok çaba sarf ettim. Benim aklım yeni başıma geldi. Bu saatten sonra kim fakir fukaranın yanındaysa oyumu ona vereceğim. Emekçinin yanında hangi parti varsa fark etmez onun yanında olacağım. Pişmanım AKP’ye oy verdiğim için. Ekmek parası kazandığım işim vardı onu bile elimden aldılar. Bu iktidarda vicdan kalmamış. AKP artık bıraksın, gerçekten millet perişan oldu. Hepimiz mücadele edeceğiz, asla pes etmeyeceğiz. Gerekirse bu işi için imza toplarız. Herkes bizim yanımızda çünkü biz emekçi insanlarız. Üç arkadaşımız cezaevinde. Uyuşturucu satan insanlar, hırsızlar dışarıda, kağıt toplayanlar cezaevinde. Biz şu an oturma eylemi yapıyoruz, bunu devam ettireceğiz, sesimiz duyulana kadar” diye konuştu.
“Bu ülkede emekçi insanların yeri yok mu”
İstanbul Geri Dönüşüme Katkı Derneği (İGEKATDER) Bahçelievler Şube Başkanı Savaş Ercan, şu an İstanbul genelinde 39 ilçede 500 bine yakın insanın bu işten ekmek kazandığını söylüyor. Ercan, “Şu an Türkiye’de işsizlik almış başını gidiyor, artı pandemi süreci var, insanlar dar gelirli. Bu işi yapmasın da ne yapsınlar? Hırsızlık mı yapsınlar? Yolsuzluk yapanlar, hırsızlık yapanlar aklanıyor da bizim gibi emekçiler, sokaktan geçimini sağlayan insanlar zulüm görüyor. Bizim bu ülkede yerimiz yok mu?” diye soruyor.
“Mahalle sakinleri bile ekmeğini alabilmek için bu işi yapıyor”
Yoksulluğun giderek arttığına dikkat çeken Ercan, “Mahalle sakinleri bile evde topladıkları plastik ve kağıtları getirip depodaki arkadaşlarımıza satıyor. Ekmeğini alabilmek için bunu yapıyor. Vatandaşlar bu seviyeye geldi. Sadece bunu çekçekçi arkadaşlarımız yapmıyor. Binada, kendi evinde toplayıp biriktirip bize satan mahalle sakinlerimiz bile var” dedi.
“Bizi yok sayamazlar”
“Oy isteme zamanında oy istemeyi biliyorlar” diyen Ercan şöyle devam ediyor sözlerine:
“2013 yılından 2021 yılına kadar AKP’ye üye olan biriydim. Ben şu an üyeliğimi iptal ettim. Hiçbir şekilde AKP’ye oyumu vermeyeceğim. Buradan soruyorum biz emekçi insanların suçu nedir? Sadece suçumuz kağıt toplamak mı? Türkiye’nin ekonomisine en büyük katkıyı sağlayan biz kağıtçılarız zaten. Bizi yok sayamazlar. Kendi yandaşı, kendi patronu istedi diye 500 bine yakın geri dönüşümcü, çekçekçi arkadaşlarımız 2 buçuk aydır mağdur. Kimi ev kimi depo kirasını veremiyor. Bizi yok saymasınlar, biz buradayız, varız. Haklı olduğumuz davamızdan hiçbir zaman ödün vermeyeceğiz. Haklıyız kazanacağız, bunu çok iyi biliyoruz. AKP şu an bizimle savaş halinde, emekçisiyle savaşan iktidar her zaman kaybeder. Çünkü biz emekçiler onları oraya getirdik, 2023’te de göndermesini biliriz. Hiç kimse demesin ben devlete ebedi geldim, geldiği gibi gitmesini de bilirler.”
“Mücadelemiz devam edecek”
Mücadeleyi sonuna kadar devam ettireceklerini söyleyen Ercan, kaybedecekleri tek şeyin ekmekleri olduğunu belirtiyor. Ona da göz dikildiğini belirten Ercan, “Akşamları çekçekler ile çıkmıyoruz, sırt çuvalıyla dışarı çıkıp sokaklarda geçimimizi sağlıyoruz. Benim depomda 17 kişi çalışıyordu, aileleri ile birlikte aşağı yukarı 100 kişi buradan ekmek yiyordu. Şu an hepimiz mağduruz, kimse evine ekmek götüremiyor. Her gün devam ettireceğiz oturma eylemimizi ta ki bir sonuç alıncaya kadar. Biz bu ülkenin vatandaşıyız” dedi. Ercan, tutuklanan arkadaşlarında bir an önce serbest bırakılmasını istedi.