MUSTAFA KEMAL ERSÖZ yazdı: “Her halükarda desteklememiz ve yanında durmamız gerekenler #MeToo ve benzeri hareketlerin yaygınlaşarak, güçlenerek yaratacağı, öne çıkaracağı cesaret şampiyonu yeni kadınlar olmalı.”
MUSTAFA KEMAL ERSÖZ
Dünya futbolunun faal en iyi iki futbolcusundan biri, dünya futbol tarihinin gördüğü en büyük şampiyonlardan ve tüm spor tarihinin en seçkin atletlerinden biri olan Cristiano Ronaldo, bu yaz aylarında, büyük sükse ve heyecan yaratması beklenen, Avrupa futbol rekabetinde Juventus ve İtalya Seria A’sı yönünde müspet bir kırılma yaratması umulan astronomik bir transferle gündeme gelmişti. Ancak Ronaldo’nun Avrupa futbolunun hegomon gücü Real Madrid’den bir başka hegomonik güç Juventus’a geçişi belki transferin Dünya Kupası günlerine denk gelmesi sebebiyle, belki de Ronaldo’nun vergi kaçakçılığından mahkûm olmasından beri sürekli Madrid’ten ayrılacağı yönünde haberler yaptırmasından ötürü, belki de şampiyonun bir futbolcu için ilerlemiş yaşından ötürü olsa gerek, umulan sansasyonu yaratmaktan uzak kalmıştı. Yine de bu büyük transfer İtalya Seria A’sında 2000’li yılların başındaki şaşaalı günlere dönüş için bir umut yaratmıştı. Şike skandalı neticesinde küme düşürüldükten sonra geri dönerek Seria A şampiyonluklarına ambargo koyan Juventus’u, Avrupa rekabetinde de eski itibarını kazanabilmek için elde etmesi gereken Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu için cesaretlendirmişti. Eski kıta futbol dünyasında bu hareketlilikler yaşanırken Yeni kıtada erkek teröründen mustarip milyonlarca kadını cesaretlendiren #MeToo hareketi eski kıtadaki tüm bu hareketlilikleri ve planları alt üst edebilecek, kötü hatıralara sahip bir kadını da cesaretlendirdi. Kathryn Mayorga adlı 34 yaşında bir kadın, Ronaldo'nun 2009 yılında Las Vegas'taki bir otel odasında kendisine tecavüz ettiğini ileri sürdü.
Her ne kadar yıllar sonra ileri sürülen gecikmiş bir itham olarak algılansa da Kathryn Mayorga, saldırının yaşandığı 2009 yılında bir takım girişimlerde bulunmuş. Ne var ki Mayorga’nın Ronaldo’nun devasa PR ve Hukuk makinesine karşı yetersiz ve çaresiz kalan avukatı, müvekkiline 375 bin USD karşılığında uzlaşarak mahkemeye gitmemesi yönünde telkinde bulunmuş ve Mayorga da bu telkine uymuş. Bu iğrenç hadisenin üstü Ronaldo’nun sahip olduğu büyük güç nedeniyle olsa gerek, birkaç küçük ve etkisiz haber dışında unutulup gitmiş. Ronaldo’nun aylık gelirinin cüzi bir miktarı karşılığında paçayı sıyırdığını düşündüğü bu elim suç, #MeToo hareketinin yarattığı geniş ve derin etkinin Mayorga’ya yaşadığı bu kötü deneyim hakkında yeniden harekete geçme ve bu konu hakkında konuşma cesareti vermesiyle yeniden gün yüzüne çıkıverdi.
Mayorga, geçtiğimiz ay içerisinde Alman Der Spiegel gazetesine, hazırlığı 20 günden uzun süren ve 20’den fazla farklı alanda uzman çalışanın katıldığı, 2009’daki dava girişiminden kalan belgelerle desteklenen ve yayınlanmadan önce defalarca kontrol ve teyit edilen uzun bir mülakat vererek yaşadığı kötü tecrübeyi ve süreci ayrıntılarıyla anlattı. Bununla yetinmeyen Mayorga geçen hafta bir basın toplantısıyla duyurulduğu üzere bu defa daha güçlü ve deneyimli bir hukuk bürosuyla anlaşarak Ronaldo’yu dava etme yoluna gidiyor. Söz konusu basın toplantısında müvekkillerinin #MeToo hareketi sayesinden yeniden harekete geçme cesareti bulduğunun altını ısrarla çizen hukuk bürosu, Ronaldo ve hukuki temsilcilerinin suçlarını 20 gün içerinde itiraf etmemeleri halinde ellerindeki tüm delilleri medyayla paylaşacaklarını ilan etti.
Buna mukabil ise, yıllar önce kolay yoldan üstünün örtüldüğünü düşündükleri bir vakayla yeniden yüzleşmek zorunda kalan Ronaldo ve dev PR-Hukuk makinesi hazırlıksız yakalanmış olmanın verdiği telaş ile çok bilindik bazı yöntemlere ve büyük bir yaygaraya başvurmak zorunda kaldı. Bir yandan hem Ronaldo’nun twitter hesabından Ronaldo’nun ahlaki değerlere sahip iyi bir profesyonel, iyi bir aile babası olduğuna ilişkin tweetler atılırken diğer yandan da büyük bir medya kampanyasıyla söz konusu haberlerin “fake olduğu”, Mayorga’nın “sahte belgeler” ve iftiralar ile ünlü olmaya çalıştığını, tüm bunların Ronaldo’nun “kişilik haklarının ihlali” anlamına geldiğini işlemeye çalışıyorlar.
Tüm medya gücüne ve mali imkâna ve milyarca insanın sempatisine ve bu güne kadar hem saha dışında, hem saha içinde genellikle hak edilmiş, kısmen de özenle imal edilmiş büyük saygınlığa, saygın imaja rağmen Ronaldo ve onun dev PR-Hukuk makinasının işi ne mutlu ki #MeToo sayesinde 2009’daki kadar kolay olmayacak gibi görünüyor.
#MeToo hareketi bilhassa zengin ve güçlü erkeklerin sahip olduğu çelikten sessizlik zırhını kadınlar için delmeyi başardı. Öyle görünüyor ki Ronaldo ve işbilir/işbitirici kravat-ceket maaşlıları da bunun bir istisnası olmayı başaramayacaklar. Ronaldo’nun PR-Hukuk makinesinin elinde bulundurduğu, çoğunluğu maço, cahil erkeklerden oluşan spor medyası belli ki söz konusu makinenin “duygusal” teşvikiyle Mayorga’nın saldırının yaşandığı gece kulüpte Ronaldo ile birlikte samimi bir biçimde içki içtiği görüntüleri servis ederek kitlelerde “Onun da o saate orda ne işi varmış?” “O da kuyruk sallamasaymış”, “Onun da rızası varmış” gibi tecavüzü meşrulaştırıcı bayağı fikirleri beslemeye, yerleştirmeye çalışıyorlar. Tüm bunlar, reddedileceğine ihtimal dahi vermeyen multi-milyarder, dünyaca ünlü, yakışıklı bir atletin geceyi birlikte geçirdiği partnerini istemediği bir ilişki türüne zorladığı ya da tecavüz ettiği adi bir cinsel saldırı vakasının ötesinde, tecavüzün savunulduğu, mağdurun yeniden mağdur edildiği zorba bir ataerkil zihniyet, hatta tecavüz zihniyeti altında yaşadığımıza işaret ediyor.
Ancak yukarıda da bahsettiğimiz üzere ne mutlu ki sessiz ve güçsüz kadınların sesini yükseltmelerini sağlayan, erkek egemenliğinin burçlarında devasa delikler açan ve kadınların dayanışması sayesinde erkek terörünü savunmasız kılan #MeToo hareketi var ve kadınlar eskisi kadara yalnız, çaresiz değiller. Mayorga’yı da cesaretlendiren bu hareket sayesinde Der Spiegel mülakatı ve hukuki girişimler 2009’dan daha güçlü ve etkili bir şekilde yankı uyandırmayı başarabiliyor.
Öyle ki henüz birkaç ay önce Ronaldo için 112 milyon Euro ödeyen, hem kulüp imajı için hem de Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu umudu için yaptığı bu büyük yatırımı korumaya çalışan, henüz hiçbir karşılığını alamadan yitirmek istemeyen ve Ronaldo’nun “büyük bir şampiyon”, “adanmış bir profesyonel” olduğunu ifade eden, dayanışma tweetleri atan Juventus dışında Ronaldo’nun diğer sponsor, işveren ve destekçileri, yaşananlara ilişkin “derin kaygılar” duyduklarını ifade etmeye ve Ronaldo’dan desteklerini çekmeye başladılar. Örneğin Portekiz Futbol Federasyonu henüz yaşanan süreçle bağlantısını açıkça ifade etmese de, “Ronaldo ile birlikte alınan bir karar olduğunu” deklare etse de gelecek hafta içi oynanacak olan müsabakaların isim listesine Ronaldo’nunkini dâhil etmediler. Saha içinde bitmek tükenmek bilmez bir enerjiye ve güce sahip olan Ronaldo, dinlendirme gerekçesiyle dahi olsa, çok uzun zaman sonra ilk defa Portekiz ulusal karmasına çağırılmamış oldu. Öte yandan Ronaldo’nun marka yüzü olduğu Nike firması, “Rahatsız edici iddialardan derin bir endişe duyuyoruz ve durumu yakından izlemeye devam edeceğiz” derken medyada Ronaldo’yla ömür boyu kaydıyla yapılan ve bu süre zarfında Ronaldo’nun yaklaşık 1 milyar USD kazanacağı sponsorluk anlaşmasının feshedileceğine dair spekülatif haberler yayınlatmaya başlayarak kendi markasını koruma altına almaya çalışmaya başladı. Bir diğer uluslararası dev EA Sports ise ünlü FİFA serisinin 2019 sürümünün kapak imajı olan Ronaldo’yu kapak görselinden kaldırdı.
Kulübü Juventus’un hakkı var: Ronaldo, “büyük bir şampiyon” ama ne bu olup bitenlerin Ronaldo’nun büyük bir şampiyon olmasıyla ilgisi var, ne de bu hikaye yalnızca Ronaldo’yla ve onun suçuyla sınırlı. Tüm bunlar yüzyıllardır süregiden zorba erkek egemen toplumla ve onun yarattığı erkek terörüyle ilgili. Her halükarda desteklememiz ve yanında durmamız gerekenler #MeToo ve benzeri hareketlerin yaygınlaşarak, güçlenerek yaratacağı, öne çıkaracağı cesaret şampiyonu yeni kadınlar olmalı.