Antalya Gezi Davası’nda 127 gündür tutsak edilen Ayşe Deniz Karacagil, Murat Sezgin ve Mustafa Cihan Yılmaz hakkında tahliye kararı çıkmıştı.
‘Örgüt üyeliği’ iddiasıyla yargılanan üç gence yöneltilen suçlamalar arasında örgüt sembolü olarak kabul edilen ‘kırmızı fular’ takmaları da yer alıyordu.
20 yaşındaki Ayşe Deniz Karacagil savunmasında “kırmızı fuların ait olduğu örgüt o kumaş fabrikalarıdır” diyerek şunları söyledi:
“Birileri duymak istemedi. Bizler neden sokaktaydık sorusunu cevaplayacağım.
Tarih her zaman direnişteki yaşamı yazar. Tarihi kanla yazanlar, toplumsal muhalefetin her katmanında onarılmaz yaralar açtılar.
Net kanıtlara rağmen yargı, gerçek katilleri aklama çabasında. Antalya’da İstanbul’da saldıran palalıların ne olmadığını gördük.
Dışarıda birileri bacanaklı-oğullu milyonları cukkalarken, bizim tutsak edilmemize şaşılmaz. İktidardakiler, yüzsüzlüğün bu kadarı denecek kadar açık oynadılar, katilleri akladılar.
Cezaevlerinde, koğuşlarımıza kadar giren erkek egemen kültür, çamaşırlarımızla dahi dalga geçerek “Bu bayrak büyük” diyebilmektedir. Dışarıda demokrasi diyenler içeride gençleri katletti. Hukukun görmediği her şeyi biz yaşadık ve gördük.
Eylem günü uzun sakallı ve takkeli sivil kişiler bize saldırdı. Ancak onların yargılanacaklarını sanmıyorum. Bundan sonra da çocukların uçurtmalarının vurulmasına izin vermeyeceğiz.
Türkiye halklarının üzerindeki bulutların rengi, maviye dönmelidir artık. Biz tüketen değil üreten bir sanatın savunucularıyız.
Sanat can çekişiyor, çığlığı biziz. Bize devlet babamız bolca tazyikli su ve kimyasal hediye etti. Gemiciklerimiz olmadı. Gezi direnişini, insanlık onuru için gerçekleştirdik. Yeri geldi öldük, yeri geldi kör olduk, tutsak olduk.
Kırmızı fuları açıklayayım. Bence bulunmayan o örgüt kumaş fabrikalarıdır. Ülkemiz şaşırmışlar cehennemine döndü. Siz burada bizi yargılamaya çalışıyorsunuz. İstanbul’da Cumhuriyet savcılığı Gezi eylemi suç değildir diye 74 kişiyi serbest bıraktı.”