Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim ile Suriye Hükümeti arasında yapılan anlaşmayı değerlendiren Ortadoğu uzmanı Faik Bulut, anlaşmanın çatışmaların seyrini değiştirebilecek bir gelişme olduğunu vurguladı.
Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik harekat devam ederken, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile Suriye Hükümeti arasında önceki gün sınır güvenliğine ilişkin anlaşma yapıldı. Anlaşma kapsamında rejim askerleri, Girê Spî'nin Eyn Îsa ilçesinden geçerek uluslararası M4 Karayoluna konuşlandı.
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik operasyonunu ve bundaki amacı ile Özerk Yönetimi'nin Suriye Hükümeti ile yaptığı anlaşmayı Ortadoğu uzmanı yazar Faik Bulut değerlendirdi.
'Tampon bölge oluşturmak istiyor'
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik operasyon yapmasının ilk nedeninin Kürtlerin siyasi varlık alanını hedef alan ve bunu tümüyle ortadan kaldırmaya dönük olduğunu belirten Bulut, Türkiye, “Milli güvenliğim tehdit ediliyor” dediği şeyin bu olduğunu vurguladı. Türkiye’nin ikinci hedefine değinen Bulut, “Türkiye oranın demografisini değiştirmek, mültecileri oraya yerleştirmek istiyor. Bu Afrin’den başlayan belki Şengal’e kadar uzanacak olan bir projedir. Genel olarak "Fırat’ın Doğusu" deniliyor ama Fırat’ın batısı buna dahildir. Türkiye burada kendine bir tampon bölge oluşturmak istiyor. Bölgede uzun zamandır çekilmek istemiyor” diye belirtti.
'Elini güçlendirmek istiyor'
Bulut, üçüncü nedenin uluslararası bir anlaşmanın olması halinde Türkiye’nin oradaki masaya eli güçlü bir şekilde oturmayı hedeflemesi olduğunu söyledi. Türkiye’nin Suriye ordusuna alternatif bir ordu kurmasının o bölgeden çekilmemesi anlamına geldiğini belirten Bulut, “Türkiye Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) denilen grupları şimdi Milli Suriye Ordusu adı altında topladı. Yani Türkiye istediği kadar biz Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılıyız desin ama toprak bütünlüğü için çalışan bir ülke kalkıp mevcut Suriye ordusuna alternatif bir ordu kurmaz. Yani bu kendi içerisinde çelişkili bir durumdur. Türkiye burada kurulacak her hangi bir masaya eli güçlü bir şekilde gitmek istiyor. Yani Türkiye elinde toprak, asker, milis güçleri ve yatırımların olmasını istiyor. Dolaysısıyla üç nedenden dolayı operasyon düzenlendi” ifadelerini kullandı.
'IŞİD ile mücadele zarar gördü'
Türkiye’nin düzenlediği operasyonla birlikte DAİŞ ile mücadelenin zarar gördüğünü ifade eden Bulut, şunları söyledi: “IŞİD dediğimiz örgüt zaten kamptayken bile dışarıdan içeriye silah sokmuştu. Hatta Hol kampındaki İŞİD’li kadınlar içeride bir kadını da idam etmişlerdi. Hatta bir ara DSG’nin güvenlikçilerine de saldırmışlardı. Demek ki bunların dışarıyla bir bağlantıları vardı. Bunlar Türkiye’nin operasyonundan faydalanarak iki yerde bombalar patlattılar. IŞİD’in serbest kalması kimin işine yarayacak? Türkiye’nin işine yarayacak. Çünkü bunlar sokağa dökülünce DSG’ye karşı savaşacak. Bu hem ÖSO’cuların işine yarıyor hem de Türkiye’nin işine yarıyor. Türkiye’de bu işlerle uğraşan, deyim yerindeyse o bölgede seferberlik yapan, o bölgede bu örgütlerle görüşen, onlarla hareket eden güçler biçimsel olarak belki IŞİD’i benimsemezler ama özünde İŞİD’çileri kendi askerleri gibi kullanabilirler. En basitinden ‘tövbe etti ve geldi ÖSO’nun şemsiyesi altına girdi’ denilebilir. Sanki ÖSO’nun şemsiyesi altındakiler çok iyiymiş gibi. Onların IŞİD’ten, El Kaide’den hiçte az kalır bir yanı yok.”
'Operasyonun seyrini değiştirir'
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile Suriye Hükümeti arasında yapılan anlaşmayı da değerlendiren Bulut, bu gelişmenin Demokratik Suriye Güçleri'nin (DSG) elinde daha önceden de bir alternatif olduğunu ancak Suriye Hükümeti'nin buna yanaşmadığını ifade etti. Rusya’nın araya girmesiyle orta yolun bulunduğunu söyleyen Bulut, “Burada güç birliği üzerinden bir anlaşma yapıldı. Bu güç birliğinden kim ne aldı kim ne verdi bilmiyoruz ama en azından ortak hareket etme üzerinden bir anlaşma yapıldı. Bu gelişme çatışmaların ve operasyonun seyrini değiştirebilecek bir gelişme olabilir. DSG yetkilileri de ABD’lilere sert bir şekilde ‘bize sırtımızı döndünüz. Dolayısıyla sizden bize hayır yok. Biz de Rusya seçeneğine yöneliyoruz’ dediler. Onu da yapmış oldular. Şimdi burada konu ABD’nin ileride tavrı ne olacağıdır. ABD bundan sonra Türkiye’nin önünü açar mı bilmem ama eğer Rusya ile bir anlaşma olmuşsa bu sefer Rusya hava sahasını kapatabilir. Suriye ordusu ve Kürt güçleri de ortak bir direnme mevzisi kurabilirler. Bu da savaşın, operasyonun seyrini değiştirir” ifadelerini kullandı.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile Suriye Hükümeti arasında yapılan anlaşmanın aynı zamanda DSG’ye de meşruiyet kazandırdığını vurgulayan Bulut, “Suriye ve Rusya hatta İran’la yapılan anlaşma DSG’ye meşruiyet kazandırmıştır. Gördüğüm kadarıyla Türkiye, Suriye’deki planını uygulamakta kararlı. Ancak Türkiye operasyonlarına devam ederse Suriye rejimi ile karşı karşıya kalabilir. Suriye’nin yanında Rusya ve İran olduğu zaman Türkiye hem diplomatik, hem de siyasi açıdan bir denge değişikliğine gidebilir. Türkiye yine girişimlerde bulunur ama cephede eğer ilerleme sağlayamazsa bu Türkiye’nin işini de zorlaştırır. Ki Suriye ile bir çatışmanın içerisine girilmesi halinde Rusya her şekilde Suriye’yi destekleyecektir. Zaten Putin de yaptığı açıklamayla ‘Bütün yabancı güçler bu bölgeden ayrılmalıdır’ dedi. Putin bu tavrında devam ederse Türkiye manevra alanının kısıtlanması anlamına gelir. Oluşan ya da oluşacak denge Türkiye lehine olmayacağı da açıktır” şeklinde konuştu.
(Mezopotamya Ajansı)