15 Temmuz darbe girişiminden sonra Gülen Cemaatine yakın İpek Holding bünyesindeyken TMSF’ye aktarılan Koza Altın Şirketi ülkemizde çok tartışmalı altın madenciliğine yeni projeler ekleyerek devam ediyor. Bergama, Dikili, Eskişehir, Ağrı, Kayseri, Gümüşhane gibi yerlerde altın madenleri bulunan Koza Altın son olarak Kaz Dağı silsilesinde yeni bir maden işletmesi için çalışma başlattı. Şirketin Balıkesir Burhaniye’ye bağlı Avunduk köyü yakınlarında altın işletmesi açmak için ÇED süreci başlattığı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı e-ced internet sitesinden duyuruldu.
Cevher 1.5 saat uzaklıktaki Bergama’ya taşınacak
Koza Altın İşletmeleri A. tarafından 8 bin167 hektarlık proje alanında gerçekleştirilmek istenen altın madenciliği patlatmalı yer altı maden işletmeciliği şeklinde planlanıyor. Şirketin yayımlanan proje tanıtım dosyasına (PTD) göre alandan çıkarılacak cevher Koza’nın Bergama Ovacık’taki altın işletmesine taşınarak burada siyanür liçi yöntemi ile ayrıştırılacak. Ekonomik ömrünün 10 yıl olacağı öngörülen proje için bu sürede yapılacak kazı miktarı 505 bin 511 ton olarak hesaplanmış. PTD’deki verilere göre yer altı maden işletmeciliği ile üretilecek cevherdeki altının ortalama tenörü 1.75 g/ton olarak öngörülmekte.
“Tenörün en az 10-15 gram olduğunu sanıyorum”
Tonda 1.75 gram gibi son derece düşük bir tenörle altın üretiminin yapılacağı bilgisini sorduğumuz konunun uzmanı maden mühendisi, bu rakamın hiç inandırıcı olmadığını söyledi. Adının haberde yer almasını istemeyen uzman; “Tenörün en az 10-15 gram/ton olacağını sanıyorum. Düşünün; yer altı madenciliği yapacaksınız ve çıkardığınız cevheri de kamyonlarla bir buçuk saat uzaklıktaki Bergama’ya taşıyacaksınız. Bu tenör bu maliyeti mümkün değil kurtarmaz. Hele ki bu enflasyon ortamında ve mazot fiyatları bu kadar yüksekken…”
“Düşük tenörlü altın madenleri var ama…”
Dünyada Avustralya ve Yeni Zelanda’da 2-3 gr gibi düşük tenörlerin bulunduğu yerlerde altın madenciliğinin yapılabildiğini belirten uzman, “Ancak buralarda da devasa makinelerle ve altının yanında kurşun, çinko, bakır gibi farklı madenlerin de olması ile yapılabiliyor. Bu diğer madenler üretim maliyetini düşürüp kârlılığı arttırabildiği için yapılıyor. Ancak şirketin PTD’de verdiği oranla Türkiye’de kârlılık mümkün değil. Zaten ÇED raporlarının ve PTD’lerin bilimsel bir değeri, inandırıcılığı yok maalesef” diye konuştu.
Haftanın 5 günü, ayda 18 patlatma yapılacak
PTD’deki bilgilere göre madenin 8 bin167 ha’lık ruhsat sahası olacak. Arazi hazırlık ve üretim faaliyetleri aşamalarında 3’ü beyaz; 20’si mavi yakalı 23 işçinin çalışması planlanıyor. Maden faaliyeti süresince haftanın 5 günü ayda 18 patlatma gerçekleştirilecek. Yıllık patlatma sayısı ise 210 olarak verilmiş. Madencilik faaliyetinin gerçekleştirileceği proje alanının 14.8 km kuzeybatısında Burhaniye, 1.66 km kuzeyinde Yaylacık Mahallesi, 770 metre kuzeybatısında Avunduk Mahallesi, 1 km güneybatısında Sübeylidere Mahallesi, 2.31 km güneyinde Kırtık Mahallesi, 2.66 km kuzeydoğusunda Karacaoluk Mahallesi ve 5.4 km güneybatısında Yabancılar Mahallesi bulunmakta. Proje alanına en yakın konut ise madenin 560 metre kuzeybatısında; Avunduk Mahallesi’nde bulunuyor.
Zeytin kanunu’nu bu raporla aşacaklar
Proje alanı kadastro haritası ve onaylı çevre düzeni planına göre orman alanı içerisinde yer alıyor. Maden projesinin 3 km çaplı alanı içerisinde birden fazla zeytinlik, zeytin fidanlığı ve fıstık çamı yetiştiriciliğinin yanı sıra, meyve-sebze üretiminin de olduğunu PTD raporundan öğreniyoruz. PTD raporunun ekleri içinde yer alan ve madencilik faaliyetinin zeytinciliğe etkisine dair şirket tarafından Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Nedim Çetinkaya’ya 31 Mayıs 2024 tarihinde yaptırılan raporda proje alanının 3 km çapındaki bölgesinde çeşitli köylere ait zeytin ve fıstık çamı yetiştiriciliği olduğu belirtiliyor. Raporda, bu zeytinlerin bakımsız olduğu, tarımsal girdi maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle köylünün bakım yapamadığı, fidanlığın ise ekonomik değerinin bulunmadığı gibi tespitlerin bulunması dikkat çekiyor. Raporun sonuç ve kanaat kısmında ise sıralanan birçok başka şartla birlikte “Koza’nın diğer madencilik faaliyetlerindeki çevresel sorumluluk garantisine, taahhütlere ve alınacak önlemlere titizlikle uyulması kaydıyla bölgedeki altın madenciliğinin zeytinlerin gelişimine etki etmeyeceği ileri sürülüyor.
Endemik iki bitki türü, birkaç sayfa sonra yok oldu!
PTD’ye göre proje alanına 3.4 km kuzeybatıda Reşitköy Barajı bulunmakta ve başkaca gölet ve su kaynakları sıralanmakta. Yine maden alanının 4.5 km kuzeybatısında yer aldığı belirtilen 1. derece arkeolojik sit alanında ne olduğuna dair bir bilgi bulunmuyor. PTD’deki flora fauna verilerinde ise çelişkiler söz konusu. Proje sahasında; 133 cins, 147 tür, 16 alt türün tespit edildiği ve 2 endemik bitki türünün (Alcea apterocarpa Boiss. ve Corydalis wendelboi Liden) bulunduğu bilgisine yer verilirken, ilerleyen sayfalarda “Alanda bulunması muhtemel bitki türleri arasında endemik tür yer almamaktadır” deniliyor. PTD’ye göre, alanda Bern Sözleşmesi’ne (Avrupa Yaban Hayvanları ve Doğal Habitatlarının Korunması Sözleşmesi) göre 5 tür kesin korunması gereken, geriye kalan 14 tür ise korunması gerekli türler arasında bulunmakta. Proje sahası ve yakın çevresinde 123 kuş türü doğrudan saha gözlemleri, literatür, anket ve habitat uygunluğu göz önüne alınarak tespit edilirken, IUCN kriterlerine göre, ruhsat sahaları ve yakın çevresinde belirlenen kuş türlerinden Aquila heliaca (şah kartal) ve Streptopelia turtur (üveyik) türleri VU (hassas) kategorisinde yer almakta. Anthus pratensis (çayır incirkuşu) ve Falco vespertinus (ala doğan) türleri ise NT (tehlikeye yakın) nesli tehlike altına girebilecek türler olarak belirlenmiş.
Hangisi daha büyük bir ayıp!
En son Balıkesir Burhaniye Avunduk maden projesinde görüldüğü gibi Koza Altın ülkenin dört bir yanında devlet eliyle doğa katliamını sürdürmekte kararlı. Avunduk projesinde tonda 1.75 gr olduğu söylenen altın miktarı uzmanlara göre epeyce şüpheli. Bu kadar az bir tenör için bölgedeki zeytinlikler, orman alanı, diğer tarımsal araziler yok edilir mi? “Edilmez, hiç rantabl değil” diyemiyoruz ne yazık ki! İşin içine bütün giderleri devlet olanakları ile karşılanan, çevre koruma, yerel halkın geçim kaynakları, tarıma, ormancılığa, su varlıklarına olumsuz etki, rehabilitasyon kaygısı olmaması gibi unsurlar da göz ardı edilince bu kadar az bir tenör için Kaz Dağı gibi bir yerde patlatmalı altın ocağı açabilirler! Tenör düşük gösterilerek bir yolsuzluk yapılıyorsa ciddi bir kamu zararı var demektir. Ancak, tenörün yazıldığı gibi olması belki ilkinden daha büyük bir skandal ve doğa faciası anlamına geliyor.
Koza Altın’ın Burhaniye Avunduk projesini, ülkede hukukun, adaletin, yönetenlerin vicdani ve ahlaki sorumluluk duygusu gibi erdemlerinin hiç mi hiç kalmadığına en son örnek olarak verebiliriz.
Avunduk köyünün adı Türkçe sözlükte “avuntu, teselli” olarak yer buluyor. Bir ton toprağı, ormanları, zeytin ağaçlarını, fıstık çamlarını 1.75 gram altın alacağız diye yok edenler, işletmenin bölgede istihdam yaratacağı, alışverişi canlandıracağı gibi vaatlerle köylüleri avutmaya çalışıyor. Kesilecek binlerce kızılçam, zeytin ve fıstık çamları göz önüne alındığında bu vaatler ne köylüyü, ne ülkede yaşayan diğer yurttaşları avutacak şeyler değil! Altın madencilerinin yalanları bugüne kadar hiç kimseyi avutmadı, avutmayacak. Avunmayacağız!..