The New York Times’ta Katrin Bennhold ve Alison Smale imzasıyla yayınlanan haberde Avrupa’nın iki kadın lideri Angela Merkel ve Theresa May’in pek çok açıdan karşılaştırılmasına yer verildi. Dış politikadan feminizme, ekonomiden geçmiş deneyimlerine iki lider arasında önemli farklılıklar var. (Çeviri: SiyasiHaber)
Başka bir dönemde müttefik olabilirlerdi.
Her ikisinin babası da papaz ve aralarında çok az yaş farkı var. Almanya Şansölyesi Angela Merkel ve İngiltere Başbakanı Theresa May makul düzeyde pragmatist ve muhafazakar kökleri olan politikacılar. Hâlâ çoğunlukla erkeklerin hakimiyetinde olan bir yolda ilerliyorlar.
ABD Başkanı Trump’ın “dosta düşmana korku saldığı”, Moskova’dan Manila’ya erkeklerin hakim olduğu maço siyasetin yeniden dirildiği ve yalnızca AB’nin değil Batılı değerlerin, serbest ticaretin ve güvenlik ittifaklarının saldırı altında olduğu bir dönemde bu iki kadın liberal dünya düzenini korumak için birlikte hareket edebilirlerdi.
Onun yerine; İngiltere Haziran ayında AB’den çıkmak için referanduma gittiğinde kendilerini bu büyük boşanmanın iki tarafında buldular. Bu büyük ayrılık önceliklerini yeniden belirlemelerine neden oldu ve daha geniş kapsamlı konularda işbirliği yapmalarını önledi.
Geçtiğimiz hafta Malta’da önceden planlanmış olan ikili toplantı iptal edildi. Ardından her ikisinin de Trump ve Erdoğan’la yaptıkları görüşmelerde önceliklerindeki farklılıklar çok daha görünür hale geldi.
Almanya’nın lideri olarak AB’yi kurtarmak gibi stratejik bir hırsı olan Merkel, Trump ile arasına mesafe koydu. Liberal değerlere vurgu yaparak Trump ile bu değerler çerçevesinde çalışmak istediğini beyan etti ve Müslüman ülkelere yönelik seyahat yasağını sert bir dille kınadı.
Önceliği Avrupa’nın ortak pazarından ayrılacak olan ülkesi için yeni çift taraflı ticaret anlaşmaları yapmak olan May, görevi devraldıktan sonra Trump’ı ziyaret eden ilk lider oldu. May bu ziyarette Trump’a Kraliçe II. Elizabeth’in İngiltere’yi ziyaret etmesi yönündeki davetini iletti. Bu davet İngiltere’nin bölünmüş siyasi atmosferinde İngiltere’nin Avrupa’dan ayrılarak Amerika’nın “finosu” olacağı yönünde tartışmalara neden oldu.
Avrupa tarihi profesörü Timothy Garton Ash: “Aralarında dağlar kadar fark var. Fakat bu fark bu iki kadının karakterleri arasındaki zıtlıklardan değil, iki ülkenin aldığı zıt pozisyonlardan kaynaklanıyor” diyor.
May, Trump’tan ayrıldıktan hemen sonra, Türkiye’ye uçtu. İndiğinde, Trump’ın getirdiği seyahat yasağına ilişkin görüşünü önce muğlak biçimde dile getirdi. Gelen tepkilerin ardından Trump’ı daha sert bir dille eleştirdi. May’in ziyaretinden beş gün sonra Türkiye’ye giden Merkel ise Erdoğan’la görüşmesinde basın özgürlüğü ve anayasa değişikliği konularında tavrını daha net bir şekilde gösterdi.
Temmuz ayında May’i ağırlayan Merkel iki ülkenin “ortak değerlerine” vurgu yapmış ve birbirleri hakkındaki görüşleri sorulduğunda Merkel gülümserken May, “Biz görevini yapmaya çalışan iki kadınız” cevabını vermişti.
May’in hayatını kaleme alan yazar Rosa Prince’e göre “Belli bir yaşa gelmiş bir kadın siyasetçiyseniz Margaret Thatcher ve Angela Merkel ile karşılaştırılmanız kaçınılmazdır. Theresa May’in Margaret Thatcher ile hiçbir benzerliği yok ancak Angela Merkel ile çok ortak noktaları var”.
Her ikisi de dikkatli ve temkinli, çocukları yok, eşleri geri planda ve sporla ilgililer.
May Oxford mezunu ve İngiltere’nin en uzun süre görevde kalan yapan içişleri bakanı oldu. Brexit referandumundan sonraki kargaşada David Cameron’ın ardından başbakan olması konusunda Prince şöyle diyor: “May, bütün erkekler yıkıldıktan veya kaçtıktan sonra ayakta kalan kadın oldu.”
Merkel “odadaki tek kadın” olmaya alışkın bir bilim insanıydı. Merkel’in biyografisini yazan Evelyn Roll’un aktardığına göre bir aktristin tavsiyesi üzerine, erkeklerin kendisi hakkında konuşmalarını önlemek için özellikle daha alçak sesle konuşmaya başladı.
Her ikisi de yükseldikleri dönemde küçük görülme ve kadın düşmanlığına göğüs gerdi. May bir bakan tarafından “lanet bir kadın” olarak nitelendirilirken, selefi ve danışmanı Helmut Kohl Merkel’e “kızım” diye hitap ederek onu küçük gördüğünü gösteriyordu. Merkel Hristiyan Demokrat Parti’nin başına geçtiğinde dahi, 2005’te seçimlerini kazanarak “Mutti” (Anne) oluncaya kadar, erkek egemen medya tarafından “yeterli ancak fazla kibar” şeklinde küçümseniyordu.
Evelyn Roll bu durumunu şöyle açıklıyor: “Erkekler bir kadının iktidarda olmasını ancak o kadını anneleri gibi görerek sindirebiliyorlar.”
Komünist Doğu Almanya’da büyüyen Merkel kendisini hiçbir zaman feminist olarak tanımlamadı. Ancak onun yönetiminde Almanya’da büyük şirketlerin denetleme kurullarında kadın kotası ve anne ve baba arasında paylaşılabilecek bir ücretli ebeveynlik izni sistemi gibi uygulamalar hayata geçirildi.
May ise daha önce “İşte bir feminist böyle görünür” yazılı bir tişört giymişti. 2005’te “Women2Win” (Kadınlar Kazanacak) adında bir grup kurarak daha fazla kadının parlamentoya seçilmesi için çalışmıştı. Thatcher bu yönde bir adım atmadığı için sıklıkla eleştirilmişti.
Merkel’e yakın isimler Şansölye’nin, İngiliz hükümetinde “yetişmiş” olmasından dolayı May’e saygı duyduğunu söylüyorlar.
May ise 2012’de The Daily Telegraph’a verdiği bir röportajda Almanya Şansölyesi’ne hayranlığını şu sözlerle dile getirmişti: “Belki de görünüşünden ve giyim tarzından dolayı hala onu önemsemeyen insanlar var. Önemli olan aslında ne yaptığı. Müzakere yeteneğine ve Almanya’nın bu zor döneminde ülkeyi nasıl yönettiğine baktığınızda karşısında şapka çıkartmanız gerekir.”
İkili daha sonra Brexit görüşmeleri başladığında müzakerelerde karşı karşıya geldiler.
May’in rekabet gücünü arttırmak için vergileri düşürme tehdidi, daha adil bir toplumsal düzen oluşturma vaadi de göz önüne alındığında Avrupalı liderler ve iş dünyası tarafından, ABD’nin yeni başkanı ile Avrupa arasında bir köprü olma teklifi gibi, gerçekçi bulunmadı. May ve Trump’ın vergileri düşürme yönündeki açıklamalarının ardından gelen bir soruya Merkel şöyle yanıt verdi: “Almanya’da zorluklarla iyi mücadele edebilen bir vergi sistemi var”.
İki lider arasındaki farklılığın bir nedeni de deneyim süreleri olabilir. Evelyn Roll ‘a göre “May, 10 yıl önceki Merkel’e benziyor”.
Merkel zaman zaman Avrupa için bir vizyona sahip olmamakla suçlansa da Alman Dış İlişkiler Konseyi başkanı Daniela Schwarzer’e göre Merkel sakinliğini koruyor ve stratejik davranıyor, May ise daha taktiksel davranan bir görünüm sergiliyor.
Liderlerin biri İngiltere’nin AB’den ayrılması için çalışırken diğeri Birlik’i bir arada tutmaya çalışıyor.
İkili Brexit görüşmelerinde ve sonrasında pragmatik bir ilişki kurabilir mi? Rosa Prince “Bu kolay bir yolculuk olmayacak” diyor. “Ancak bunun yönetimin başında olan bu iki sağduyulu kadın ile başarılması daha mümkün görünüyor.”
Çeviri: SiyasiHaber
Kaynak: https://www.nytimes.com/2017/02/05/world/europe/brexit-theresa-may-angela-merkel.html?emc=edit_th_20170206&nl=todaysheadlines&nlid=54524147