SEÇTİKLERİMİZ – Celal BAŞLANGIÇ Artı Gerçek için yazdı: Seçme ve seçilme hakkına ağır ceza veriliyor; haber alma hakkı, tutuklanmış; siyaset yapma hakkı ipotek altında, savunma hakkı gözaltındayken bir de Koronavirüsü çıktı başımıza.
İdlib’de ağır kayıpları vardı Türkiye’nin. Ankara’nın oynadığı “Soçi oyunu” tutmamıştı.
Erdoğan da Esad’a ültimatom vermişti; “İdlib’de Türkiye’nin gözlem noktalarına çekil” diye.
Esad’dan kendi ülkesinin topraklarından çekilmesini istiyordu Ankara.
Putin’in kapısına gelince mevcut durum “ateşkes” adı altında yeni bir anlaşmaya dönüşüp meşrulaştı. Ankara da bu karara bir başarıymış gibi yaklaşıp sevinince Esad’ı kendi topraklarından kovalama mecburiyetinden kurtulmuştu.
Putin’in ekranın köşesine kronometre koyup Ankara’dan gelen Erdoğan ve ekibini kapısında ne kadar beklettiğini göstermesi kendi kontrolündeki yayın organlarından faş etmesi pek şık olmamıştı ama maksat “ateşkes”ti, gerisi teferruattı.
Bu da Ankara rejiminin medyasına göre “Reis’in büyük başarısı”ydı. Çünkü rejim medyasının eline tutuşturulan “bilgi notu”nda “bunun bir başarı olduğunu yazın” talimatı vardı.
Bu arada ikinci hamle de yapılmış ve Türkiye hem kara hem de deniz sınırlarını Avrupa ülkelerine gitmek için mültecilere açmıştı.
İddia oydu ki İdlib’den sınırımıza bir milyondan fazla mülteci geliyordu, Türkiye daha fazlasını kaldıramazdı. Bu yüzden de yıllardır yaptığı “milyonlarca mülteciyi sınıra yığarım” tehdidini açık biçimde uygulamaya koymuştu.
İçişleri Bakanı da sosyal medya hesabına “mülteci sayacı” takmış, tampon bölgeye her geçeni “Türkiye’den ayrıldı” sayarak Yunanistan’a geçtiğini duyuruyordu. Verilen sayılar 100 binleri aşmış, 150 binlere doğru gidiyordu. Ama Yunanistan tarafına geçen bu sayıda mülteci görünmüyordu komşuda.
…Celal BAŞLANGIÇ'ın Artı Gerçek'teki yazısının tamamı için TIKLAYIN