SEÇTİKLERİMİZ – Tim Simonite’nin Wired’daki yazısını Tahir Emre Kalaycı Sendika.Org için çevirdi: “ABD’deki Siyahlar, kronik hastalıklardan daha muzdaripler ve beyazlara nazaran daha kötü sağlık hizmeti alıyorlar. Irkla çarpıtılmış matematik bu sorunu daha da kötüleştirebilir.”
Doktorlar, hastaların tedavisi hakkındaki, belirli bir yöntemi uygulayıp uygulamama gibi yaşamsal kararları sıklıkla test sonuçlarını yorumlayan veya riskleri tartan algoritmalara dayanarak veriyorlar. Bu formüllerin bir kısmı kişinin ırkını da dikkate alıyor, dolayısıyla hastaların ten rengi tedaviye erişimi etkileyebiliyor.
Boston bölgesindeki hastalara ilişkin yeni bir çalışma bu durumun yaratabileceği zararları ilk defa belgeleyenlerden biri. Bu çalışma, Siyahlara kasıtlı olarak daha sağlıklı bir değer vererek böbrek işlevini tahmin etmek için sıkça kullanılan ama tartışmalı olan formülün tedavi üzerindeki etkisini inceliyor.
Çalışma, Harvard’ın Massachusetts General ile Brigham ve Kadın eğitim hastanelerini içeren Mass General Brigham sağlık sistemindeki kronik böbrek hastası 57000 kişinin sağlık kayıtlarını çözümlüyor. Siyah hastaların üçte biri, yani 700 kişiden fazla kişi, eğer böbrek işlevlerini tahmin etmek için beyaz hastalarla aynı formül kullanılsaydı böbrek hastalığının daha ciddi bir kategorisine yerleştirilecekti.
Bu durum kişiyi ne zaman bir böbrek uzmanına yönlendirmek gerektiği veya böbrek nakli önerilmesi gerektiği gibi kararları etkiledi. 64 hastanın yeniden hesaplanan değerleri, onları böbrek nakli bekleme listesine aday kılıyor. Bu hastaların hiçbiri nakil için ne önerildi ne de değerlendirildi. Bu da doktorların ırk temelli önerileri sorgulamadığını gösteriyor.
Harvard Tıp Okulu’nda Asistan Profesör ve Brigham ve Kadın hastanesinde böbrek uzmanı olan ve çalışma üzerindeki uğraşısıyla kendi hastalarında ırk temelli hesaplamayı kullanmayı bırakmaya ikna olan Malika Mendu “bu gerçekten şaşırtıcıydı” diyor. “Durumun yönetimi ve tedaviye ulaşma konusunda zaten başka farklılıklar olduğunu biliyoruz. Bu durum hiç de yardımcı olmuyor.”
Çalışma, matematiksel araçların sağlıktaki eşitsizlikleri kötüleştirdiğine ilişkin işaretlerin en sonuncusu. Geçen yıl, çoğu sağlık sistemi tarafından, kronik koşullar için gerekli özel tedaviye erişim önceliğini belirlemek için kullanılan bir yazılımın, Siyah hastalar yerine beyaz hastalara sistematik olarak ayrıcalık verdiği bulunmuştu. Irkı açıkça hesaba katmıyordu ama yoksulluk gibi etkenlerden kaynaklanan sağlık hizmetlerine erişimdeki örüntüleri tekrarlıyordu.
Böbrek algoritması bunun aksine ırkı açıkça hesaba katan pek çok klinik karar algoritmasından sadece biri. Güncel bir literatür taraması kanser ve akciğer tedavisi gibi alanlardaki bu tür bir düzineden fazla aracı listeliyor. Ağustosta bir grup emekli NFL Siyah oyuncu, beyin yaralanmaları tazminatı kararı için bilişsel işlevin beyazlarda daha yüksek olduğunu varsayan bir algoritma kullandığını iddia ederek lige dava açtılar.
Bu konu, federal kanun yapıcılar da dahil olmak üzere çok fazla kişinin dikkatini çekiyor. Hane Gelirlerini Çoğaltma Komitesi başkanı Temsilci Richard Neal (D-Massachusetts), böbrek çalışmasının bütün tıbbi algoritmalarda ırk kullanımını yeniden gözden geçirme gerekliliğini vurguladığını söylüyor. “Birçok klinik algoritma, Siyah veya Latin kökenli hastalar için geç veya hatalı teşhislerle sonuçlanabilir, bu da daha düşük kalitede tedaviye ve daha kötü sağlık sonuçlarına yol açar” diyor.
Neal, tıp topluluklarını ve Tıbbi Bakım ve Sağlık Yardımı Hizmetleri Merkezlerini ırk kullanan klinik algoritmaların hastalar üzerindeki etkisini araştırmaya çağırıyor. Geçen ay Senatör Elizabeth Warren (D-Massachusetts) ve diğerleri Sağlık ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan ırk temelli tıbbi algoritmaları inceleme talebinde bulundu.
Yeni çalışma, CKD-EPI adı verilen, kişilerin kan testindeki kreatinin atık ürün düzeyini, tahmini glomerül filtrasyon hızı (eGFR) adı verilen böbrek işlevi ölçütüne dönüştüren standart hesaplamayı inceledi. Düşük değerler daha kötü bir böbrek işlevi anlamına geliyor; değerler kişilerin hastalığının ciddiyetini kategorilendirmek ve aldıkları tedaviye yol göstermek için kullanılıyor. Denklem, kişinin yaşını ve cinsiyetini de hesaba katıyor. Siyah hastaların değerine ek bir %15,9 miktar ekleniyor.
Bu tasarım, böbrek tedavisine ayrımcılık katmasından endişelenen akademisyenlerin ve tıp asistanlarının eleştirilerinin hedefinde. Formülü 2009 yılında oluşturan araştırmacılar, “ırk düzeltmesini” verilerindeki az sayıdaki Siyah hastayla diğerleri arasındaki istatistiksel farklılıkları gidermek için eklemişti. Bu yeni Boston çalışmasında da yer alan Pennsylvania Üniversitesi’nde asistan profesör olan Nwamaka Eneanya, bu projenin ve takip eden çalışmaların ne kreatininle böbrek işlevi arasındaki korelasyonun neden Siyah hastalarda farklı olduğunu ne de beslenme düzeni gibi kreatinin düzeyini etkileyen etkenlerin rolünü açıkladığını söylüyor. Eneanya, kişinin ırkının toplumsal bir kategori olduğunu, fizyolojik bir kategori olmadığını, dolayısıyla kan testlerini yorumlamak için anlamlı olmadığını ekliyor.
Eneanya eGFR formülünden vazgeçilmesi gerektiği konusunda zaten ikna olmuş durumda, sadece ırk temelli düzenlemelerin tedaviyi etkilemesinin sorunun aciliyetini vurguladığını söylüyor. “Zaten ötekileştirilmiş olan grupların tedavisindeki herhangi bir azalmanın çok derin sonuçları olabilir” diyor.
Yeni yayınlanan bulguların bir ön baskısı Mass General Brigham’daki liderleri Haziran ayında eGFR formülünü terk etme konusunda ikna etmeye yardımcı olmuştu. Vanderbilt ve Washington Üniversitesi gibi başka başlıca ABD hastaneleri de aynısını yaptılar. Farklı bir kan testini, protein cystatin-c değerini kullanan alternatif bir eGFR hesaplama yöntemi için destek büyüyor.
Bu değişimlere rağmen ırkı, böbrek değerlendirme ve tedavisi için bir etken olmaktan çıkarmanın önünde uzun bir yol var. Bir çok kurum ve doktorun, tıp kurumları yönergelerini değiştirmediği sürece geleneksel hesaplama yönteminden vazgeçmesi pek mümkün gözükmüyor. İki öncü ABD böbrek tedavisi örgütü bu konu hakkında bir görev gücü oluşturdu. 1300’den fazla insan bu grubun eyleme geçmesi için bir dilekçe imzaladılar.
Dilekçenin ortak yazarlarından ve Kaliforniya (San Francisco) Üniversitesi’nde doçent olan Vannessa Grubbs denklemleri düzeltmenin, tıbbi formüllerde ırkın kullanılmasının yarattığı zararları geri almanın sadece bir parçası olduğunu söylüyor. Kurumlar eGFR hesaplamalarını değiştirdikten sonra Siyah hastaların tedavi planlarını, yeni doktorları nasıl eğittiklerini ve ırk hakkında nasıl düşündüklerini de gözden geçirmesi gerekiyor diye ekliyor.
Irk ile dolu denklemlerin, doktorları tüm hastaları ırka dayalı bir şekilde kategorilendirme açısından cesaretlendirdiğini, dolayısıyla onları gerçek tıbbi ihtiyaçlarından uzaklaştırdığını söylüyor. “Etkilenenler sadece Siyahlar değil” diyor. “Bu herkes için kötü.”
Tahir Emre Kalaycı tarafından Sendika.Org için çevrilen Tim Simonite'nin Wired'daki yazısının orginali için TIKLAYIN