Beşiktaş’ta uzun yıllardır kullanılmayan ve sokağın bütün çöpünün kapısına yığıldığı bir ev, bundan bir kaç gün önce 18 Mart’ta öğrenciler tarafından işgal edildi ve halkın kullanımına açıldı. Öğrenciler bu işgali Gezi İsyanında katledilen Ali İsmail Korkmaz’ın doğum gününde ve Berkin Elvan’ın anısına gerçekleştirdiklerini söylediler ve evin ismini Beşiktaş Berkin Elvan Öğrenci Evi koydular.
18 Mart tarihiyle ilgili ilginç olan bir başka şey var. Paris halkı 18 Mart 1871’de ayaklanmış, şehirdeki bütün zorba güçlere karşı destansı bir kalkışmaya imza atmıştı. Onlar bütün bir şehri işgal ederek kendilerinin olana tekrar kendileri için el koydular. Paris’te olan; geleneksel toplum ve geleneksel yönetimi yıkarak, yerine, “şey”lerin insanları değil, insanların “şey”leri yönettiği bir toplumu kurmaya girişmekti.
İşte Berkin Elvan Öğrenci Evi sakinlerinin de yapmak istediği şey tam da bu! Çetrefilli yönetmelikler, tebliğler ve resmi kararların onları yönetmesine izin vermediler, şeyleri kendileri yönetmek için bir işgale giriştiler. Halkın olanı devletin tasarrufundan çıkarıp tekrar halkın kullanımına açtılar. 18 Mart’tan beri orada bambaşka bir hayat akıp gidiyor, geleceğin dayanışma dünyasının ufacık bir prototipi orada işleniyor. Paris Komünü, öncülüğüyle, çoğulculuğuyla ve kuşkusuz hatalarıyla bugünün gençlerine ışık olmaya devam ediyor.
Peki nedir bu işgal? İşgal etmek; özgür ve yaşam alanından sorumlu olmak; orada yaşamayan bir mal sahibine danışmadan bunu yapabilme gücü. İşgal eylemleri genellikle burjuvazi ve kapitalist sistem tarafından terk edilmeye bırakılmış alanlara yöneliktir. Bu mekanlar vakıflara, ortaklıklara ya da şahsa ait olabilir. Hepsinin farklı hukuki süreçleri olsa da işgal etmek, yasak bölümden bir parça almak, meşru olarak itaati kırmak ve o bölgede yaşayan insanların olanı tekrar o insanlara açmaktır. Ve tabii ki bu bir amaç değil yalnızca bir araç olabilir çünkü bu mekan iskandan farklı olarak bir direniş ve deneyim alanıdır.
İstabul’daki işgal deneyimlerine bakacak olursak ilk olarak Don Kişot İşgal Evi ve Caferağa Mahalleevi gözümüze çarpar. Kadıköy’deki bu evler Haziran Ayaklanmasının arkasında bıraktığı forumlardan çıkan işgal evleri. Ama işgalleri bunlarla sınırlı tutamayız. Kazova Fabrika işgali ve Hadımköy’de süren Greif Çuval Fabrikası işgali de sıcak örneklerden. Ayrıca Boğaziçi Üniversitesi’ndeki Starbucks ve İNG Bank işgallerini de atlamak olmaz. Tüm bu işgallere halkın Gazi, Gülsuyu, 1 Mayıs Mahallelerini kurma süreçlerini de eklersek yeterince işgal geleneğimizin olduğundan bahsedebiliriz.
Öğrencilerin başlattıkları işgalle Beşiktaş’ta bir kültür ve dayanışma evine olan ihtiyaç çok net bir şekilde görülmüş oldu. Çok kısa sürede sadece Beşiktaş’la sınırlı kalmayan ve giderek yaygınlaşan bir dayanışma ağı oluştu. Ayrıca Berkin Elvan Öğrenci Evi’nin Facebook sayfasında gördüğümüz kadarıyla komşularla ilişkiler gayet sıcak. Beşiktaş halkı çok kısa süre içinde Berkin Elvan Öğrenci Evi’ni müşterek mekanı olarak kabul etti ve desteğini esirgemedi, bu da yapılan işin meşruluğunu devasa bir barikat gibi devletin önüne koymuş oldu.
Öğrenciler burada atölyeler, paneller, sergiler, forumlar, derslikler ve daha bir çok şeyi yaşama geçirmeyi düşünüyor. Bu işgal evini karanlığa karşı bilimi savunacak bir duruş için mücadele sahası olarak kurguluyorlar. Gezi’den öğrendiklerini ortaya koymakta oldukça niyetliler. Öğrenci Evi’ni bir “forum”un üzerine inşa etmeye şimdiden başladılar bile.
Kuşkusuz işleri zor. 1900 yılında inşa edilen bu bina hem tarihi eser olması hem de çok uzun yıllardır kullanılmıyor oluşunun getirdiği çürüklükle öğrencilerin tahayül ettikleri kadar komplike bir kültür evini taşıyacak gibi durmuyor. Onlar da bunun farkında ve farklı arayışları sürdürüyorlar. Ama bir polis saldırısında yenilseler ve evi kaybetseler bile onlar birçok şeyi şimdiden kazandılar.
Berkin Elvan Öğrenci Evi için Kamera Sokak’ın hazırladığı video: