Gezi direnişi sırasında polisin attığı gaz fişeğiyle vurulan ve 9 ay komada kaldıktan sonra 15 yaşındayken hayatını kaybeden Berkin Elvan, katledilişinin 10. yılında Feriköy’deki mezarı başında anıldı.
Gezi direnişi sırasında polisin attığı gaz fişeğiyle vurularak öldürülen Berkin Elvan, katledilişinin 10. yılında mezarı başında anıldı.
BirGün’den Okan Yücel’in haberine göre, anmaya Elvan ailesinin yakınları ve dostlarının yanı sıra DEM Parti İBB Eş Genel Başkan adayları Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni, eski HDP Milletvekili Musa Piroğlu ve İHD Başkanı Eren Keskin katıldı.
Feriköy Mezarlığı’nın girişinde bir araya gelen grup, sloganlarla Berkin Elvan’ın mezarına yürüdü.
Burada konuşan baba Sami Elvan, “Ülkede adalet ve hukuk namına hiçbir şey kalmadığını, tek kişinin dudağının arasında olduğu bir ülke haline geldiğimizi biliyoruz. Fazla bir şey söylemek istemiyorum. Bugüne kadar verdiğimiz mücadelede hep yanımızdaydınız. Onurlu bir mücadele veriyoruz” dedi.
Konuşmanın ardından “Berkin’in hesabı sorulacak” ve “Berkin’e sözümüz devrim olacak” sloganları atıldı.
“Acımız katlanıyor“
Daha sonra konuşan anne Gülsüm Elvan ise şu ifadeleri kullandı:
“Ona sarılmayalı tam 10 yıl oldu. Adalet istedik olmadı. Katillerine sesleniyorum, çocuklarına sarılırken benim çocuğumu hatırlasın, öfkemiz katlanıyor, acımız katlanıyor.”
Anmada, gezi davasında 18 yıl hapis cezasına çarptırılan ve milletvekilliği düşürülen Can Atalay’ın mesajı da okundu. Aynı zamanda Elvan ailesinin avukatı olan Can Atalay’ın mesajı şöyle:
“14 yaşında bir çocuğu evine iki adım mesafede vurdular. Vurulmasının üzerinden 11, sonsuzluğa uğurlamamız üzerinden 10 sene geçti. Daha özgür bir ülke için anısı hep umut olsun.”
“Onsuzluğun onuncu senesi”
Son olarak Berkin Elvan’ın ablası Gamze Elvan, kardeşi Özge Elvan ile birlikte yazdıkları mektubu okudu. Mektupta şu ifadeler yer aldı:
“Tüm süreci annem, babam, avukatlarımız anlattı. O nedenle bu bir basın açıklaması değil, bu bir haykırış. Artık şimdi yaşayamadıklarımızı anlatmanın vakti…
Berkinimiz, oğlumuz, canımızın bizden koparılmasının onuncu yılı. Giyilemeyen mezuniyet giysisi on yıldır askıda, çekemediği şutlar, dans edemediği sahneler, giremediği sınavlar, çalamadığı ıslıklar on yıllık bir dağ.
Mutfak masasında yeri sabit, tabağı boş, sandalyesi boş. Telefonu çalmadı ama çalışıyor. Odası dağılmıyor, sakal yakışacak mıydı bilinmiyor, bıyıkları terlememişti ki daha. Ağız dolusu gülüşü eksik kaldı, mahcup mahcup ama ışıl ışıl bakan bakışları. Artık kokusu sadece burnumuzda tütüyor mesela.
Caddeler bomboş kaldı, onun yürümek bilmediği, koştuğu o daracık sokaklar. Sayısız keşkelerin, donakalan hayallerin, dinmeyen hasretin, sönmeyen yangının on yılı. Bedeni küçücük kaldı, bir sabah ansızın bir polis kurşunuyla vurulduktan sonra. Dokuz ay boyunca direndi. Umut oldu bize. Yoğun bakımdaki gözlerini oynatmasıyla, ellerini ufacık kıpırdatmasıyla, bilinci yerinde değilken ‘anne’ diye bağırmasıyla. Tutunmaya çalıştı yaşama. Ama olmadı.
Berkin’in adı sokaklarda, Berkin’in adı meydanlarda, Berkin’in adı sloganlarda, Berkin’in yokluğu onuncu yılında, Gezi’de atan her yürekle oradan oraya. Tutulamayan yas reva değil insana. Artık tam hakkıyla bu yası tutma vakti. O’nu anıyoruz, onsuzluğun onuncu senesi.”