5 yıldır berivanlık yapan 58 yaşındaki Makbule Karakuş, yaylacılığın zahmetli bir iş olduğunu dile getirirken, bölgeye yapılan askeri operasyonlarda yaylalarının bombalandığını, korkuyla yatıp kalktıklarını söyledi.
5 yıldır berivanlık yapan 58 yaşındaki Makbule Karakuş, yaylacılığın zahmetli bir iş olduğunu dile getirirken, bölgeye yapılan askeri operasyonlarda yaylalarının bombalandığını, korkuyla yatıp kalktıklarını söyledi.
Dersim’de berivanlar havaların ısınmasıyla yaylaya çıkmaya hazırlanıyor. Berivanlar yaz, kış demeden otlatılan hayvanları sağmak için gün içerisinde kilometrelerce yol yürüyor. Öte yandan yaz aylarının sıcak geçmesi, bölgede yeterli suyun bulunmaması ve bölgede yapılan askeri operasyonlar da berivanları oldukça zorluyor.
5 yıldır Dersim’in Pertek ilçesine bağlı Hacı Cemal köyünde berivanlık yapan 58 yaşındaki Makbule Karakuş, yaşamlarını anlattı.
‘Ezilen ve zorluğu çeken kadınlar oluyor’
Yaylacılığın zahmetli bir iş olduğunu ifade eden Makbule, dağda otlatılan koyunları sağmak için sabahın erken saatlerinde uyandığını belirtiyor. Makbule, yaylada kaldığı süre boyunca yaptığı işleri şu sözlerle anlatıyor: “Dersim’in yaylalarına Haziran ayının başında çıkıyoruz. Eylül ayının sonlarında ise şehre iniyoruz. Yaylacılık boyunca dağda otlatılan koyunları sabah ve akşam olmak üzere iki defa sağıyoruz. Koyunların sütünden ise peynir ve katık yapıyoruz. Yaptığımız ürünlerin çoğunu tüccarlara satıyoruz. Geriye kalan süt ürünlerini ise kendimiz için kaldırıyoruz. Ağustos ayının sonlarına doğru ise sütten tereyağı yapmaya başlıyoruz. Bu işleri yaptığımız süre boyunca çok zorluk çekiyoruz. En büyük zorluğu da kış aylarında yaşıyoruz. Çobanlar yerine bazen geceleri biz koyun otlatmaya çıkıyoruz. Bunun için sürekli ezilen ve en çok zorluğu çeken kadınlar oluyor.”
‘Korkuyla yatıp kalkıyoruz’
Dersim bölgesine yapılan askeri operasyonlardan kaynaklı yayla alanlarının sürekli bombalandığını söyleyen Makbule, operasyonlar nedeniyle tedirgin olduklarını ifade ediyor. İlçe merkezinden yayla alanına gittikleri süre boyunca sürekli aramalara maruz kaldıklarını da dile getiren Makbule, “Yaylaya çıktığımız zamanlarda merkezden yaylaya eşyalarımızı getiremiyoruz. Çünkü getirdiğimiz eşyaları sorun ediyorlar. ‘Neden bu kadar fazla eşya getiriyorsunuz, kime vereceksiniz?’ gibi sorular soruyorlar. Fazla gördükleri eşyalarımızın çoğunu ise bizden alıyorlar. Sürekli korkuyla yatıp kalkıyoruz. Çünkü askerin bulunduğumuz bölgeyi ne zaman basacağını bilemiyoruz. Öte yandan yaz aylarının sıcak olmasından kaynaklı susuzluk ve kuraklıkla karşı karşıya kalıyoruz. Fakat mecburen bu işi yapıyoruz. Çünkü başka çaremiz yok” diyerek yaşadıkları tedirginliği ifade ediyor.
‘Mandıracılar fiyatı kendine göre ayarlıyor’
Türkiye’de giderek derinleşen ekonomik krize de değinen Makbule, ihtiyaç ürünlerine yapılan zamlardan kaynaklı masraflarını karşılayamadıklarını kaydediyor. Makbule, son olarak şunları söylüyor: “Yaptığımız peynir çok ucuza alınıyor. Öte yandan saman ve arpa çok pahalı. Bu yüzden masraflarımızı karşılayamıyoruz. İhtiyacımız olan şeyleri ise borç ederek karşılamaya çalışıyoruz. Hayvanlarımızı satsak dahi bu durumdan çıkamıyoruz. Merkeze döndüğümüzde ise aç ve susuz kalmış oluyoruz. Diğer yandan burada tarım yapmak istesek de yapamıyoruz. Çünkü burada tarım da yapılmıyor. Eskiden olsa bir nebze emeğimizin karşılığını alabiliyorduk. Ama mandıracılar aldıkları ürünlerin fiyatını kendi hesaplarına göre ayarlıyorlar. Böyle yaparak işçilerin ve köylülerin ezilmesine sebep oluyorlar. Sürekli yapılan zamlardan kaynaklı televizyon izlemekten korkuyoruz. Ve yapılan zamlardan artık bıktık.”
(JIN NEWS)