Peki ne yapacağız? Sıramızı mı bekleyeceğiz. Hayır! Başta HDP ve CHP olmak üzere bütün siyasi partiler el yükseltmek zorunda. Biz ise AKP’ye oy verenler dahil olmak üzere, herkese bu işin böyle gitmeyeceğini anlatmalıyız. Zamanımızı örgütlenmeye, çoğalmaya, düzeni değiştirmeye ayırmak zorundayız.
AHMET SAYMADİ
Öncelikle hepimizin başı sağ olsun. Ankaralı arkadaşlarımıza geçmiş olsun!
Birçok arkadaşımın çocuğu var, bazı arkadaşlarım bebek bekliyor. Çocuklarının üzerine nasıl titrediklerini, nasıl emek verdiklerini görüyorum! Ben yaşamadım ama sanırım başka bir duygu annelik, babalık… Belli bir yaşa geliyorsunuz, sevdiğiniz insanla hayatınızı birleştiriyorsunuz, çocuk yapma kararı alıyorsunuz, çocuğunuzu bin bir emekle büyütüyorsunuz… Sonra gencecik yaşında lanet olası bir hükümetin lanet olası politikaları sebebiyle hayatını kaybediyor.
Evladınız Ankara’da, Suruç’ta, İstanbul’da, Diyarbakır’da canlı bombalarla paramparça oluyor! Yaşamını yitirenlerin bir kısmı YGS sınavından çıkmış… Ailelerin çocuklarıyla yaptıkları son konuşmalar, birlikte çektirdikleri fotoğraflar önümüze düşüyor. Görmek bile acı… Cenazelerde söylenir, ‘‘Allah herkese sıralı ölüm nasip eylesin’’ diye. Hayatımızdaki sırayı orta yerinden bozan bir lacivert takım elbiseli insan güruhu var.
Ya da evladınız Sur’da, Cizre’de devlet şiddetiyle öldürülüyor. Üzerine binalar yıkılıyor. Ya da Hacı Birlik öldürüldükten sonra bir arabanın arkasına bağlanıyor yerde sürükleniyor; ya da Cizre’de bir bodrumda yakılıyor; size beş kiloluk bir torbada kemikleri veriliyor. Ya da hiç verilemiyor, ortada cenaze bile yok!
Ya da Dilek Doğan gibi evinde polis kurşunuyla gözünüzün önünde öldürülüyor. Ya da Berkin Elvan gibi ekmek almaya giderken, Ahmet Atakan ve Ali İsmail Korkmaz gibi bir eylemde öldürülüyor.
Tıpkı şiirdeki gibi, ‘‘Ah ki oğlumun emeğini eline verdiler’’
Ya da gözünüz gibi büyüttüğünüz kızınız, tecavüze uğrayıp öldürülüyor. Dün bir kadın yazmış, ‘‘Toplu yerlerde öldürülüyor, tenhada tecavüze uğruyoruz’’ diye. Tecavüz edenlere bakıyorsunuz, size her gün ahlak dersi veren insanlar!
Hasılı yaşamımız tam anlamıyla tehdit altında. 10 Ekim patlamasından sonra patlama yerinden kurtulan arkadaşlarımız şöyle demişti, ‘‘Tesadüfen yaşıyoruz’’ Hepimiz bir sonraki saldırıya kadar hayatta kalacağız!
Bütün bu olanların üzerine Cumhurbaşkanı çıkıp ‘‘Endişe etmeyin’’ diyor. Cevaben sen ölmüyorsun, biz ölüyoruz’’ diyesim geliyor. AKP yandaşı bir gazeteci çıkıp, ‘‘Terörle birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerek’’ diyor. Sebep? Cevap yok. Aslında var… Diyor ki, ‘‘Biz bir Ortadoğu ülkesiyiz, etrafımızda savaşlar var.’’ Sen kime ne anlatıyorsun? Siz iktidara geldiğinizde bu ülkenin yüzü batıya dönüktü. Yeni Osmanlıcılık hayalleriyle yanı başınızdaki savaşı körüklediniz, parçası oldunuz, parçası olduğunuz savaş sizi hiç mi etkilemeyecek sandınız? Niye sizin saçma politikalarınız sebebiyle biz terörle yaşamaya alışıyoruz? Ya da neden bu kadar patlamaya rağmen, ölürken ‘‘Endişe etmiyoruz.’’
Hükümet yetkilileri ise artık ezberlediğimiz açıklamaları yapıyor, ‘‘Yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Suçlular mutlaka yakalanacak ve gereken ceza verlecek. Teröre karşı bütün tedbirler alınacak ve terörün kökü kazınacak. Kimse Türkiye’nin gücünü test etmeye kalkmasın, misliyle cevap verilecek. Kimse bu saldırılarla Türkiye’nin bütünlüğüne zarar veremez.’’ Bence zaten bunu fotokopiyle çoğaltıp saldırı anında dağıtsınlar, hatta gazeteciler bir önceki açıklamayı yeni açıklama diye basabilir.
Güvenlik gerekçesiyle Hakkari ve Şırnak il merkezlerinin yerini değiştireceğiz diyordu Başbakan. Bence artık Başkent Ankara’nın yerini değiştirsinler. Hükümetin güvenliği sağlayamadığı, ülkeyi yönetemediği, ülkeyi ve bizi uçuruma sürüklediği açık. Sorunların sebepleri ortada. AKP, bunları çözmek yerine, körüklüyor. Şiddet üretiyor, ortaya çıkan şiddeti de daha fazla şiddetle bastırmaya çalışıyor. Kaybet kaybet sarmalındayız!
Peki ne yapacağız? Başka bir katliamda ya da tek başımıza öldürülmek için sıramızı mı bekleyeceğiz. Hayır!
Şu açık, her toplumsal eylem polisin yoğun saldırı altında. Ayrıca IŞİD saldırısı tehlikesi de var. Ama korkumuzu yenmemiz lazım! Elimizdeki bütün siyasi araçları daha iyi kullanmak zorundayız. Başta HDP ve CHP olmak üzere bütün siyasi partiler el yükseltmek zorunda. Biz ise AKP’ye oy verenler dahil olmak üzere, herkese bu işin böyle gitmeyeceğini anlatmalıyız. Zamanımızı örgütlenmeye, çoğalmaya, düzeni değiştirmeye ayırmaktan başka çaremiz yok. Çok fazla teferruata girmeden, içinde CHP’nin de olduğu bir demokrasi cephesini kurmamız gerekiyor.