Siyasi HaberSiyasi Haber

    Güncel Kalın

    Türkiye ve dünyada neler olup bitiyor ilk siz bilgi sahibi olun

    Göz attınız mı?

    Sabahattin Ali’nin öldürülmesi üzerine

    2 Nisan 2021

    AKP devletinin Alevi açılımı oyunu!

    4 Ocak 2016

    Çocukluğu çalınmış bir neslin ağıdı

    15 Eylül 2015

    Gencecik yaşta soldurulan çiçeğin güftesi – Nihavent Hıçkırık

    15 Haziran 2021
    Facebook Twitter Instagram
    Facebook Twitter Instagram
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    • Haberler
      • Gündem
        • Ekonomi
        • Politika
        • Ortadoğu
        • Spor
        • Sağlık
      • Emek
      • Kadın
      • LGBTİ+
      • Gençlik
      • Haklar ve Özgürlükler
        • Halklar ve İnançlar
        • Göçmen Hakları
        • Çocuk Hakları
      • Bilim Teknoloji
      • Kültür Sanat
    • Yazılar

      Gayrimeşru Cumhurbaşkanı – I

      31 Mayıs 2023

      Erdoğan Yurt dışında geriledi, ülkede yıkılacak

      26 Mayıs 2023

      İnsanlar, kentler ve çeşitli görüşmelerden Çin izlenimleri

      17 Mayıs 2023

      İkinci Tur’da nasıl kazanırız?

      17 Mayıs 2023

      100. Yılda Red ve İnkar Devam Ediyor!

      13 Mayıs 2023
    • Yazarlar
    • Seçtiklerimiz
    • Söyleşiler
    • Dosyalar
    • Çeviriler
    Siyasi HaberSiyasi Haber
    Anasayfa » Başına buyruk kedi

    Başına buyruk kedi

    Bülent Tekin- Bülent Tekin13 Mayıs 20224 dk. okuma süresi
    Paylaş
    Facebook Twitter Telegram WhatsApp Email
    Bülent TEKİN yazı: Köpekte itaat ve sadakat vardır. Benzetim (analoji) yapılırsa halkın (insanların) bir kısmı da yazgısına ve inandığına sorgusuz itaat gösterir. Kediye fazla güvenilmez, şartlara göre davranabilir. Tıpkı bir kesim halk (insan) gibi sorgular, özgürlüğünden pek taviz vermez. Ancak benim de bir gözlemim var bu öykünün tersine. Genelde kediler daha ufak olmalarına karşın köpekleri dövebiliyorlar. Tabii ki birkaç köpek cinsi hariç… Öyle köpek kediyi kovalar efsanesi geçmişte kaldı, haberiniz olsun. Kedi deyip geçmeyin!

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “nankör” ve “şükür etmeme”
    konusundaki söylemleri ve son okuduğum iki kitapta kedi ile ilgili anlatılanlar aklıma
    kedi’yi getirdi. “Birileri iş yok diyor. Nankör nankör bunlar. Yan gelip yatarak para
    kazanmak istiyorlar. İşte bak Ercan Bey eleman arıyoruz bulamıyoruz diyor. İş, aş
    arayana ekmek var. Yan gelip yatarak parayı istersen kusura bakma.” (1) “Maalesef
    ülkemizde bazı kesimlerde bir şükürsüzlük, tatminsizlik, karamsarlık hali aldı başını
    gidiyor. Hâlbuki önce elimizdekilere şükredeceğiz. Bunu en iyi siz işçi kardeşlerimiz
    bilir.” (2) Bu sözler bende özellikle kedinin özellikleri konusunda çağrışımlar yaptı. Bu
    makaleyi yazmama neden olan son okuduğum iki kitap Alphonse Daudet’den “Sapho”
    ve Jack London’dan “Kızıl Veba”dır. Yıllar önce GIRGIR’da yazdığım makalelerde
    (fabl’larda) bazı hayvanları anlatır ve konuştururdum. Bu iki kitapta beni merak
    ettiren ve etkileyen kedi ile ilgili anlatılanlardan bahsetmek istiyorum.

    Alphonse Daudet’in (1840-1897) “Sapho”da anlattığı bir masalda kedi ile aynı
    çuvala konma vardır: “Bir Doğu kenti varmış, burada bir kadın kocasını aldatınca, bir
    kediyle birlikte canlı canlı, taptaze bir hayvan postunun içine koyup dikerlermiş,
    uluyan, sıçrayan çıkını alana, güneşin altına koyarlarmış. Kadın haykırır, kedi
    tırmalarmış, birbirlerini yerlermiş postun içinde, post da son hırıltıya, son kıpırtıya dek
    sertleşip daralırmış.” Masal bir Doğu kentinde geçmiş ya? Böylesine işkencelerin hep
    Doğu’da mı yapıldığı sorusuna mutlaka yanıt aranmalıdır. Aklımda kaldığı kadarıyla,
    12 Eylül darbesi yıllarında bir arkadaşım, hamile eşinin sorgulamada bir kedi ile
    birlikte bir çuvala konduğunu bana anlatmıştı. Evet, yanılmıyorsam bana bu şekilde
    anlatmışı. Demek ki kedinin başarılarını işkenceciler de bilmiş olmalıydılar.

    Kedi hiçbir zaman arkadaş canlısı bir hayvan olmamıştır. Ne kadar iyi
    davranırsanız davranın, onun mutlaka sizi yalnız bırakacağı ya da farklı davranacağı
    zamanlar vardır. Nankörlük kedilerden beklenen bir davranıştır. Daima başına
    buyruktur. Jack London (1876-1016) “Kızıl Veba”da “Başına Buyruk Kedi” öyküsünü
    yazan 1907 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi İngiliz yazar ve şair Rudyard Kipling’den
    (1865-1936) bahseder. Kipling bu öyküde ilkel çağlarda insanların bazı hayvanları nasıl
    evcilleştirdiklerini hikâye eder. Köpeği, atı ve ineği evcilleştiren kadın, başına buyruk
    olan kediyi evcilleştirememiş ve onunla bir anlaşma yapmıştır. Buna göre kedi fareleri
    öldürecek, evin çocuğunu oyalayacak, kadın da kediye süt verip onu mağarasına, ateşin
    yanına alacaktır. Ancak at, köpek ve ineğin aksine kedi bağımsızlığını tam olarak
    kaybetmez, çünkü anlaşmaya belli zamanlarda özgürce dışarı çıkıp sonra geri
    geleceğine ilişkin bir madde koydurmuştur.

    Öykünün en azından sonunu Türkçe çevirisi olarak dinleyelim: “Köpek dedi ki: ‘Bir
    dakika. O, benimle bir anlaşma yapmadı.’ ve oturdu ve korkutucu bir şekilde hırladı ve
    bütün dişlerini gösterdi ve dedi ki: ‘Eğer ben mağaradayken, bebek’e karşı sevecen
    olmazsan, nazik davranmazsan, şimdi, sonra ve sonsuza dek, seni yakalayana kadar
    kovalayacağım ve yakaladığımda seni ısıracağım ve benden sonraki bütün köpekler de
    aynı şeyi yapacaklar.’ ‘Ooo!’ dedi kadın, dinleyerek, ‘bu çok zeki bir kedi ama köpek
    kadar zeki değil.’ Kedi, köpek’in dişlerini saydı (ve çok sivri uçlu görünüyorlardı) ve

    dedi ki: ‘Mağaradayken, bebek’e nazik olacağım, şimdi, sonra ve sonsuza kadar. Ama
    ben hâlâ başına buyruk kedi’yim ve benim için her yer aynı.’ ‘Benim yanımda değil.’
    dedi köpek. ‘Eğer bunu söylememiş olsaydın, ağzımı kapatacaktım, şimdi, sonra ve
    sonsuza kadar, ama şimdi, seninle her karşılaştığımızda, seni bir ağacın tepesine
    kovalayacağım ve benden sonraki bütün köpekler de aynı şeyi yapacaklar.’ Ondan
    sonra, erkek, iki botunu ve küçük taş baltasını (üç ediyor) kedi’ye fırlattı ve kedi,
    mağaradan dışarı kaçtı ve köpek onu bir ağacın tepesine kovaladı ve o günden bugüne,
    canımın içi, her beş erkek’ten üçü, bir kedi ile karşılaşınca, her zaman ona bir şeyler
    fırlatır ve bütün köpekler onu bir ağaca kovalarlar. Ama kedi, anlaşmanın kendi
    tarafını yerine getirir. Evin içindeyken fareleri öldürür ve kuyruğunu çok sert
    çekmedikleri sürece, bebeklere karşı nazik davranır. Ama bunları yaparken ve
    dışarıdaki zamanlarda, o, başına buyruk kedi’dir ve ona göre her yer aynıdır ve eğer
    geceleri dışarı bakarsanız, kuyruğunu salladığını ve tek başına vahşice yürüdüğünü-
    tıpkı eskiden olduğu gibi-görebilirsiniz.” (3)

    Köpekte itaat ve sadakat vardır. Benzetim (analoji) yapılırsa halkın (insanların) bir
    kısmı da yazgısına ve inandığına sorgusuz itaat gösterir. Kediye fazla güvenilmez,
    şartlara göre davranabilir. Tıpkı bir kesim halk (insan) gibi sorgular, özgürlüğünden
    pek taviz vermez. Bir kısım insan gibi de bazen de son beklentisi (idealleri)
    gerçekleşmeyince ters tepki verir. Nankör derler o zaman. Ancak benim de bir
    gözlemim var bu öykünün tersine. Genelde kediler daha ufak olmalarına karşın
    köpekleri dövebiliyorlar. Tabii ki birkaç köpek cinsi hariç… Öyle köpek kediyi kovalar
    efsanesi geçmişte kaldı, haberiniz olsun. Kedi deyip geçmeyin!

    (1) https://haber.sol.org.tr/haber/erdogan-birileri-yok-diyor-nankor-nankor-bunlar-
    321655
    (2) https://www.yenicaggazetesi.com.tr/cumhurbaskani-erdogandan-sukursuzluk-
    aciklamasi-537669h.htm
    (3) https://eksisozluk.com/the-cat-that-walked-by-himself–3187632

    Başına buyruk kedi. köpek sadakat
    Paylaş. Facebook Twitter Telegram WhatsApp Email
    Önceki Yazı‘Heval’ denilmesi örgüt üyeliğine delil gösterildi
    Sonraki Yazı İş cinayetleri halk sağlığını tehdit eden boyutlara ulaştı
    Destek Ol
    Yazılar

    Gayrimeşru Cumhurbaşkanı – I

    - Tuncay Yılmaz

    Erdoğan Yurt dışında geriledi, ülkede yıkılacak

    - Tuncay Yılmaz

    İnsanlar, kentler ve çeşitli görüşmelerden Çin izlenimleri

    - Mehmet Yücel

    İkinci Tur’da nasıl kazanırız?

    - Tuncay Yılmaz

    100. Yılda Red ve İnkar Devam Ediyor!

    - Kadir Akın

    Fareler, muktedirler ve seçim

    - Mehmet Özgen
    Tarihten

    Bir zamanlar mizah: Penguen’den ODTÜ’ye ‘Tayyipler Alemi’

    16 yıl önce bugün mizah dergisi Penguen, 8 çizerin çizgileriyle hazırladığı ‘Tayyipler Alemi’ kapağıyla çıktı. Erdoğan Penguen’e tazminat davası açtı,…

    Seçtiklerimiz

    Bir komün deneyimi: Longo Maï

    - Siyasi Haber

    29 Mayıs: ‘Vaziyet ve manzara-i umumiye’

    - Ertuğrul Kürkçü

    “Arsızlık” mı dediniz?

    - Ertuğrul Kürkçü

    Irmakların yönünü çevirme zamanı

    - Ertuğrul Kürkçü

    İnternet kısıtlamaları olursa nasıl aşarız?

    - Füsun Nebil

    Seçim gecesi

    - Ertuğrul Kürkçü

    Güncel Kalın

    Son felişmelerden haberdar olmak için E-Bültenimize üye olun

    Siyasi Haber, “tarafsız” değil “nesnel” olmayı esas alır. Siyasi Haber, işçi ve emekçiler, kadınlar, LGBTİ+’lar, gençler, doğa ve yaşam savunucuları, ezilen etnik ve inançsal topluluklardan yanadır.

    Devletten ve sermayeden bağımsızdır.

    Facebook Twitter YouTube
    Emek

    İSİG: 2023 yılının ilk 5 ayında en az 730 işçi öldü

    8 Haziran 2023

    İşçilerden belediyede yaşanan usulsüzlüklere ve sendika yönetimine tepki

    8 Haziran 2023

    Eğitim Sendikaları: “Manevi danışman” projesi eğitimin dinselleştirme sürecini hızlandıracak

    6 Haziran 2023
    Kadın

    Ormana kaçırıp darp etti, mahkeme Vali Orhan Çifçi’ye ‘haksız tahrik’ uyguladı

    9 Haziran 2023

    Hakkında 52 taciz şikayeti olan doktor görevinin başında

    7 Haziran 2023

    18 yaşındaki Zuhal Ebrar Yıldız’ı öldüren polis tahliye edildi

    7 Haziran 2023
    © 2023 Siyasi Haber. Designed by Fikir Meclisi.
    • Siyasi Haber / Künye
    • İletişim
    • Gizlilik Politikamız

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.