Zor şartlarda görev yapan gazetecilerle dayanışmak amacıyla Diyarbakır’a gelen Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Çağdaş Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC) DİSK Basın-İş ve KESK Haber Sen üyeleri zor koşullarda çalışan gazetecilerle görüşüp, gözlemlerini paylaştı.
Bölgede çok zor koşullara rağmen basın emekçilerinin büyük özveriyle çalıştığını belirten TGS Başkanı Uğur Güç, "Alanda çalışan ve gerçeğin peşinde koşan hiçbir gazetecinin can güvenliği yok. Bölgede gazeteciler için çok zor bir süreç var. Çatışmalı bölgede gerçeğe ulaşmak için canları pahasına çalışıyorlar. DİHA, JINHA ve ETHA'ya yönelik özel yönelimler var. Siteler kapatılıp, gazeteciler tutuklanıyor" şeklinde konuştu.
1990'lı yıllarda gazetecilerin kaçırılıp infaz edildiğini, bugün ise kafalarına silah dayatıldığını ve yaylım ateşine tutulduğunu belirten Güç, "Biz ölüm değil, barışın haberini yapmak istiyoruz. Ölmenin değil, yaşatmanın haberini yapmak istiyoruz" dedi.
'BURADA İNSANLIK SUÇU İŞLENİYOR'
1 Kasım seçimlerinden sonra bölgede ortamın çok değiştiğini dile getiren Gazeteci Ercan İpekçi ise normal koşullardan geçmediklerini vurguladı. İpekçi, şöyle konuştu: "Var olan haklarımızı yitirmemek için bir mücadele veriyorduk. Şimdi ise tek kişinin verdiği kararlarla bölgede yaşam yok sayılmak isteniyor. Bu şartlarda çalışan gazeteci arkadaşlarımız var. Burada savaş muhabirliği yapılıyor. Çatışma, yokluk, dövülme, gazetecilerin doğrudan hedef alınması gündelik yaşamın bir parçası haline geldi. Burada bir insanlık suçu işleniyor. Bunu da bu devletin sorumluları yapıyor"
Hep beraber mücadele edilmesi gerektiğine vurgu yapan İpekçi, "Diktatör bozuntusundan kurtulmak gerekir. Gazeteciler, ezilenler ve herkes bu mücadeleyi yürütmemiz gerekir. 12 Eylül döneminde bir cunta döneminde çok kötü de olsa sizi o hukuka göre yargılıyordu. İşkenceler vardı, onların başka yollardan hesabı soruluyordu. 90'lı yıllarda hukuk mücadelesi vereceğin bir yol bulunuyordu" dedi.
'HER ŞEYE RAĞMEN GAZETECİLİĞE DEVAM'
Bölgede bu süreçte gazeteciliğin savaş muhabirliğine dönüştüğünü dile getiren DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren ise gazetecilerin çok zor koşullarda mesleğini icra ettiğini söyledi. Bölgede gerçeğin karartılmak istendiğine dikkat çeken Eren, "Refik Tekin vurulduğunda devletin resmi ajansı Anadolu Ajansı 'Bir kanalda kameraman olduğu iddia edilen terörist' diye duyurdu ve haber yaptı. Bu çok çirkin bir şeydir. Tüm baskı ve karartmalara rağmen gazeteci arkadaşlarımız mesleklerini yapmaya çalışıyor. Bizler de bu mesleği yapmaya devam edeceğiz" dedi.
'GÜNÜMÜZ GAZETECİLİĞİNDE İLİŞTİRİLMİŞ GAZETECİLİK VAR'
Bu dönemin gazeteciler açısından büyük tehlike oluşturmasına rağmen cesur gazetecilerin alanda büyük özveriyle çalışma yürüttüğünü söyleyen TGC Başkanı Turgay Olcayto ise gazeteciliğin nesnel bir iş olduğunu söyledi. Bir gazetecinin olaylara nesnel bakması gerektiğini ifade eden Olcayto, tarafları yan tutmadan olay neyse onu gerçeğiyle yansıtmak gerektiğini dile getirdi.
Günümüzde nesnel gazetecilik yerine "iliştirilmiş gazeteciliğin" olduğunu dile getiren Olcayto şöyle konuştu: "Devlete iliştirilmiş bir gazetecilik vardır. Devlet kendisine muhalif haberlere karşı da baskı kullanarak susturmaya çalışılıyor. Gazetecileri terörist gören bir ülke durumundayız. Bugün manipüle edilmek istenen bir gazetecilik var. Bugün iktidarın da istemediği, onu zor duruma sokacak bir gazetecilik yapılıyor. Gerçek yazılıyor. Onun karşısında da kirlenmiş bilgilerle haber yazılmaya çalışılıyor. 1980'lerde, 1990'larda bu kadar ağır uygulamalar yoktu"
Kaynak: Diyarbakır/DİHA