Korkut AKIN yazdı: Gerçekten de, cesaret belirleyicisidir yaşamın. Oduncu Timmo da bu cesareti, ölümü pahasına gösterebilen ve geri dönmeyi bırakın, durmayı bile aklına getirmeyen biridir.
İkinci Dünya Savaşı… Tarihin gördüğün en büyük, en kanlı, en acımasız savaşlardan. Ruslar işgal etmeden köylerini terk eden Finlandiyalılar, “düşman eline geçmesin” diye ateşe de verirler evlerini. Bir oduncu Timmo, doğup büyüdüğü, ekmeğini kazandığı köyünü terk etmez. Yangından arta kalan evlerde yaşamaya başlar, ancak çok kısa bir zaman sonra Sovyet askerleri köyü ele geçirir.
Roy Jacobsen, bu romanda gerçek bir iç dünyası anlatıyor. Düşman askerleri, kendi halindeki oduncuyu pek iyi karşılamaz, casus olduğunu düşünür. Hem askerlerin hem oduncunun korku, tedirginlik ve kaygı yüklü ilişkileri hep bir soru işareti olarak sürer. Kimse karşısındakinin “gerçek” olduğunu kabul etmez, edemez. Öyledir, siz olsanız -ki, birçok kez karşılaşmışsınızdır benzer durumla, hatırlayın- nasıl düşünürsünüz?
Cesaret belirleyicisidir yaşamın
Yazar tam da onun için, Samuel Johnson’ın “Sokrates ve XII. Karl’ın karşısına geçtiğimizde, Sokrates, ‘Benimle gel, bir saat felsefe konuşalım’ derse ve Karl, ‘Hayır, benimle gel, Rus Çarı’nı devirelim’ derse, hepimiz Karl’ı izlemek isteriz ve bunun tek nedeni, çarı devirmenin cesaret istemesidir; oysa felsefe bizden hiçbir şey istemez.” alıntısıyla girmiş romana… Gerçekten de, cesaret belirleyicisidir yaşamın. Oduncu Timmo da bu cesareti, ölümü pahasına gösterebilen ve geri dönmeyi bırakın, durmayı bile aklına getirmeyen biridir.
Sıcak savaş, soğuk savaş ve günümüz…
Romanda, “Bir çocuğun yalan söylemesi bir yetişkinin yalan söylemesinden çok daha zordur” diyor Rus subay, Timmo’ya; işkence de içeren zorlu bir sorgu sonrasında çocuğun ifadesinde direnmesi sonucunda.
Peki, bunu günümüzdeki Türkiye’ye uyarlarsak… “Halk doğruyu söyler, iktidarlar yalan söylemekte pek mahirdir” diyebiliriz, hele de bu son günlerde yaşananların da etkisiyle. Romanda “çocuktan al haberi” yaklaşımıyla sorgulanan çocuk, yetkililere atınca topu ve direnince ifadesinde yapabilecek bir şey kalmıyor.
Saldırganlık artıyor
Geçen haftaya damgasını vuran gözaltılar da tıpkı böyle… Egemen erk, gücünü yitirdikçe saldırganlığını hukuku da hiçe sayarak arttırıyor, buna karşın tepkiler saldırıya uğrayanların safında büyük ve geniş bir toparlanma sağlıyor. Burada egemen erkin anlık kazancı olsa bile inanılmaz düşüşüne tanık olmak işten bile değil.
Kader birliği
Oduncular, bir sürecin içindeki bir kesitin romanı. Ama sözcükleri kazıyınca çıkan anlam tam da bu. Ben, Fin Timmo ile Rus askerlerin savaş sürecinde, soğukla mücadelesinde, bir anlamda ‘kader birliği’ yapmaları ve savaş sonrasında birbirlerini desteklemelerini bugüne böyle aktardım. Bir başkası farklı bir yorumla bambaşka sonuca ulaşabilir. Ancak sanmıyorum ki, temelde bir benzeşmezlik olsun. Okuyunca siz de hak vereceksiniz bana.
Oduncular
Roy Jacobsen
Çeviren Deniz Canefe
Yapı Kredi Yayınları
Ağustos 2020, 125 s.