Nevzat ONARAN yazdı: 1915’te Van Mebusu Vramyan, 10 Şubat’ta hükümete 8 maddelik Barış Programıyla başvurdu, 17 Nisan’da çağrıldığı Van valiliğinde tutuklandı ve on gün sonra öldürüldü. Vramyan’ın başına gelen, Ermenilere ne yapıldığının özel fotoğrafıdır.
Kurtla kuzu hikayesi gibi. “Suyumu bulandırma” söyleminden biliriz ki kurt, kuzuyu yiyecek bahane arıyor. 1915’te Mebusan’dan izinli olarak Van’da çalışmalar yapan Van Mebusu Vramyan, 10 Şubat’ta hükümete 8 maddelik Barış Programıyla başvurdu, 17 Nisan’da çağrıldığı Van valiliğinde tutuklandı ve on gün sonra öldürüldü. Vramyan’ın başına gelen, Ermenilere ne yapıldığının özel fotoğrafıdır.
Türkçü zevatın dilinden düşürmediği “Ermeniler ayaklanacaktı” ya da “Ermeniler arkadan vuracaktı” gibi söylemin o günün hayatında karşılığı yoktu. Ermeniler, hangi teşkilatla ayaklanacaktı? Lojistiği var mıydı? İki temel soru saha bilgisiyle cevaplandırılmayıp, laf kalabalığı yapılmaktadır. Osmanlı devleti alana tamamen hâkimdi, diğer bir deyişle Ermeni devrimcilerinin hiçbir vilayette, kasabada ve köyde saha egemenliği yoktu. Teşkilat ve lojistik olsaydı, birkaç ayda Van’dan Edirne’ye Ermenilerin kitlesel sürgünü o kadar kolay olur muydu? Van’da, Bitlis’te, Erzurum’da, Sivas’ta ve saire “Hadi şu gün gidiyorsunuz” denildiğinde “Gitmiyoruz” diyen köy, kasaba ve vilayet örneği var mı? Ermeniler ayaklanacaksa ve bundan haberi de olacağına göre Vramyan, ayağıyla valiliğe gider miydi?
Devlet Arşivi Genel Müdürlüğü’nün Tehcire Giden Yol kitabı, ‘Ermeni meselesinde seferberlik ilanından 2 Ağustos 1914’ten 24 Nisan 1915’e kadar neler oldu?’ sorusunun cevaplandırılmasında hayli bilgilendiricidir. Anlaşılıyor ki, “Ermeniler ayaklanacaktı” söylemi aslında lafügüzaftı. Van Mebusu Onnik Tertsakyan ve bilinen adıyla Arşag Vramyan’ın 10 Şubat 1915’te hükümete başvurduğu 8 maddelik Barış Programı[1] da kitaptadır. Programda Osmanlı’yı yok sayan ve federasyonu veya ayrılmayı talep eden hüküm bulunmamaktadır.
Seferberlikten 24 Nisan’a
Seferberliğin 2 Ağustos 1914’te ilanı sonrasında Ermenilerle ilgili ilk önemli şifre Hitler’in ifadesiyle “liderlik yeteneği” olan[2] Ermenilerin 6 Eylül 1914’ten[3] itibaren izlenmesidir. 24 Nisan 1915’te nazır Talât’ın şifresiyle[4] izlenen Ermenilerin tutuklanmasına ve imhasına başlandı ve hemen Mayıs’tan itibaren Ermeniler kitlesel olarak ölüme sürüldü.Tehcire Giden Yol kitabındaki şifrelerden 5 Ağustos 1914’ten 24 Nisan 1915’e yaklaşık dokuz ayın 10 maddelik analizi:
1- 5 Ağustos 1914’ten itibaren seferberlik gereği 45 yaşına kadar olan herkes gibi Ermeni erkekler de askere[5] alındı; bunlar 25 Şubat 1915’te silahsızlandırıldı[6] ve Amele Taburları’nda toplandı.
2- Eylül 1914’ten itibaren Erzurum, Bitlis, Van, Sivas, Adana ve saire valiliğinin ve diğer devlet yetkililerinin evrak dilinde düşmanın öznesi: Ermenilerdir. Bugünün diliyle vatandaşın bir kesimi düşmandır. Nazır Talât, 28 Şubat 1915’te “İç düşman: Ermeniler” tanımlamasını[7] resmileştirdi.
3- Ermenilerle hükümetin kopan ilişkisinden bahsedemeyiz; 20 Ocak 1915 tarihli Meclis kararıyla izinli Van mebusları Vramyan ve Papazyan bölgede çalışmaktadır.
4- Her milletten yani Türk ve Kürt askerler gibi Ermeni askerler de firar etti. Firarlar Amele Taburlarının kurulmasıyla arttı.
5- Kırsalda lokal düzeyde vakalar, jandarmayla çatışma ya da telefon tellerinin kesilmesiydi. En çok ölüm Ermenilerindi. Çatışma sahasındaki Ermeni köyler yakılıp-yıkıldı. Devlet sahada hâkimiyetini hiç kaybetmedi.
6- Bazı bölgelerde önemsiz miktarda patlayıcılar yakalandı ve kırda her evde olacak silaha el kondu. Resmi zevatın iddiasına göre, peki yakalanmayan-el konulamayan lojistikle ayaklanmak mümkündüyse, neden kitlesel sürülmeye direnilemedi? Zaten Van’ın işgali öncesinde Van, Kayseri, Diyarbakır, Mamuretülaziz, Maraş, Adana, Eskişehir, Urfa, Samsun, Edirne’den gelen raporlardan[8] anlaşılıyor ki, devletin saha hâkimiyeti tamdır.
7- Sosyal Demokrat Hınçak Partisi, Taşnaktsutyun dâhil Ermeni partiler de İttihat ve Terakki gibi legaldi. Devlet, Ermeni parti ve toplum liderlerini 6 Eylül 1914’ten beri yakından izledi ve silahlı-silahsız gücü ne kadardı aşağı-yukarı biliyordu. Sahadan aktarılan teşkilat bilgisiyse sınırlıydı; zaten resmî/Türkçü zevat partilerin gücünü hep abartmıştı. Dedikleri kadar teşkilat ve lojistik olsaydı Ermeni sürgünü kolay olamazdı.
8- Şifrelerde silahlı Ermeniler veya Komiteciler tanımlamasının yanı sıra bazen de Hınçak ve Taşnak Komitesi denildi, ama şurada alana hâkim oldu tespiti yapılmadı. Çatışmalarla ilgili teşkilat bilgisi yok denecek kadar azdı. Hınçak ve Taşnak ayaklanmanın teşkilatı denilen şifreler yazıldı, ancak 24 Nisan 1915’teki şifreyle resmen kapatıldı. 24 Nisan’a kadar niye beklendi? Ya da fiilen kapatılmıştı da resmiyeti 24 Nisan’a mı kaldı?
9- Peki silahlı çatışmayı yapan kimlerdi? Hınçak ve Taşnak militanı ya da herhangi asker firarisi veya 45 yaşına kadar erkeğin askere alındığı ahalinin ferdi ve bunların dışında provokasyon amacıyla devletle ilişkide Hamidiye Alayları artığıyla belli görevliler de olabilirdi. Silahlı güçlerin kimler olduğunu ve genelinde Ermeni milletinin tavrını anlaşılır kılacak olan, soruşturma-yargılamaydı. Bilinen soruşturma-yargılama sadece Zeytun ve Sasun’da yapıldı!
10- Mayıs 1919 itibariyle Van, Bitlis ve Diyarbekir resmî sürgün evrakının olmaması[9] ciddi soru işaretidir; evraka bile gerek duyulmadı mı?
Sonuç: Seferberlik nedeniyle 45 yaşına kadar tüm erkeklerin askere alındığı koşullarda Van merkez ve çevresinde hareketlilik vardı. Hareket, merkezde bir süreliğine bir bölgenin haricinde sahaya egemen olamamıştır. Ermeni milleti bir merkezi teşkilat egemenliğinde ayağa kalkmış değildir. Devletin gücü tüm sahaya egemendir. Zeytun ve Bitlis bastırılmıştır. Zeytun’da yakalanan 130 kişi yargılandı ve 73 idam cezası[10] verildi.
Van en hareketliydi. Şehir merkezinde ve kırsalda bazı bölgelerde çatışmalar vardı. Çatışanların, 3. Ordu verilerine göre devletin askeri karşında dayanacak gücü yoktu. 1914’te nüfusunun 179.380’i İslam (Kürt ve Türk ayrımı yok) ve 67.792’si Ermeni[11] olan Van’ın şehir merkezinde bir bölgede toplanan Ermenilere atfedilen silahlı güç 2000 ve vali Cevdet’in denetimindeki kuvvete 3500[12] kadardı; bu halde vali kuvvetlerinin kazanacağı kesindir. Zaten Ermeni ileri gelenleriyle-valilik arasında ikili temaslar hep oldu. Ayrıca Nisan 1915 tarihi itibariyle bölgede 3. Ordu’nun 860 subay 24.469 er ve 1. Kuvve-i Seferiye’nin de 271 subay ve 13.515 er mevcudu vardı.[13] Hatta 4 Mart 1915’ten itibaren mahkûmlardan bile birlikler oluşturuldu[14] ve cepheye sürüldü. Bu halde Ermenilerin hâkimiyet kuracak gücünden bahsedilemez. Eğer ki 4 Ocak 1915’teki Sarıkamış yenilgisi olmasa Van asla düşmeyecektir; zaten işgal eden Rus ordusudur. Osmanlı birliklerini yene yene Van’a gelen Rus ordusu, işgalini zamanla bölge çapında genişletti. Van işgale açık hale geldiğinde Ermeniler tümden hedeflendi.
İşaret fişeği Van işgali öncesinde Dahiliye Nazırı Talât’ın 24 Nisan 1915 tarihli şifresidir; Ermeni ileri gelenleri tutuklandı, belli merkezlere götürüldü ve çoğu öldürüldü. Kitlesel sürgüne Tehcir Kanunu ve İttihatçı hükümet kararı olmadan başlandı. 9 Mayıs’ta nazır Talât’ın şifresinde Van, Bitlis ve Erzurum’da sürgünün başladığı şöyle ifade edildi: Ermenilerin Van gölü etrafında yoğun yaşadıkları mahallerden güneye sevki kararlaştırılmış olup, derhal tatbiki için ordu kumandanlarına yazıldı. Ermeniler Erzurum’un güneyinden, Bitlis merkezlerine bağlı mühim kazalardan, Muş, Sasun ve Talori civarından da sürülecektir. Ermenilerin iskân bölgesi Musul, Zor ve Urfa’da belirlenen bölgelerdir.[15] Ermeni milleti Van’dan Erzurum’a Edirne’ye, Kayseri’ye, Samsun’a ve Bursa’ya ölüme sürüldü.
Hükümete Başvuru
Van Mebusu Vramyan’ın barış programı/teklifi, 24 Nisan tartışmasında pek hatırlanmayan önemli tarihi belgedir. Resmi zevatın dili Ermeni milletinin bütünü teşkilatlanmış gibi anlatımla yalın gerçeği maskelemekte ve Vramyan’ın 8 maddelik teklifini yok saymaktadır. Barış Programını hükümete göndermek üzere Van valiliğine 10 Şubat 1915’te başvuran Vramyan, söylendiği gibi “ayaklanacak milletin mebusu olarak” davet üzerine 17 Nisan’da valiliğe gider miydi? Gitmiş ve tutuklanmıştır!
Ermeni meselesiyle ilgili Barış Programı, 24 Nisan’dan iki buçuk ay önce Van valiliği aracılığıyla İttihatçı hükümete ulaştırıldı; Osmanlı bütünlüğünde çözüm öneren teklife değer verilmedi. İddia edilen “Hani savaş vardı, Ermeniler arkadan vuracaktı” gibi gerekçeyi ortadan kaldıracak teklif nedense dikkate alınmadı! Çünkü İttihatçı zihniyette, “iç barış”a yer yoktu.
Barış talebinin imza sahibi, nazır Talât’ın yakından tanıdığı Van Mebusu Vramyan’dı. 1914 Haziran sonunda İstanbul’da Vramyan, Dahiliye Nazırı Talât ve Şûra-yı Devlet Reisi Halil’le görüşen iki kişiden biriydi. Diğeri Armen Garo, görüşmeyi anılarında[16] yazandı. Vramyan’ın hayatına son verilen emir İstanbul’dan gelmişti; emir metnini görmesek de imza hiç kuşkusuz Talât’ındı. Görüşmeden yedi ay sonra Vramyan hâlâ görüşmek derdinde, anlıyoruz ki Talât’sa imha planının maddelerini icra etmektedir.
Şubat 1915’te Ermeni meselesi açısından Vramyan’ın Van valiliğine verdiği dilekçe ve sonrasında valiyle ilişkisi karşılıklı güvenin tamamen yok olmadığını gösteriyor. Oysa resmi zevatın şifre dilinde düşmanlaştırma ve imha vardır. Zaten Vramyan’ın Van’da bulunmasının nedeni, sorunların çözümü için görüşmeler yapmaktır. Vramyan’ın dilekçeyi sunmadan 20 gün önce 20 Ocak 1915’te Mebusan’da başvurusu görüşüldü ve kabul edildi. Vramyan başvurusunda, Gevaş’ta, Şatak’ta “zuhura gelen vakayiin isbat ettikleri gibi, şu nazik zamanlarda cüzi suitefehhümün (anlamamanın) netayici vahimeyi (neticesinin tehlikeli) intaç edeceği (sonuçlanacağı) cihetle, hükümetle Ermeni ahalisi arasında vasıta suretiyle hizmet etmek […] Meclise iştirak edemeyeceğim” ifadesiyle niye Mebusan çalışmalarına katılamayacağını belirtti ve izin talep etti; kabul edildi. Demek ki Vramyan, Mebusan’dan izinle seçim bölgesindedir. Aynı gün Muş’ta bulunan diğer Van mebusu Vahan Papazyan’ın da izin talebi uygun bulundu.[17]
Mebusan’dan izinli Van’da bulunan Vramyan, dilekçesini 8 Şubat 1914’te Ermeni sorununu çözmek üzere İttihatçı hükümetle imzalanan ıslahat paketinin[18] yıldönümünde Van valiliğine verdi. Gitmesi istenen makam hükümetti. Vramyan böylesi arayıştayken, İttihatçı hükümetse özellikle Sarıkamış hezimeti ardından Ermeniler hakkındaki planın icrasına öncelik vermektedir. Birkaç hafta sonra Ermeni askerler silahsızlandırılır ve Amele Taburlar kurulurken, lokal düzeyde sürgünler artırılır. Mayıs’tan itibaren Ermeniler kitlesel sürülür.
Dilekçede 8 Şubat 1914 tarihli reform paketiyle ilgili iki hatırlatma var; biri son paragrafta ve diğeri de şudur: “[…] Hoff ve Westenek Beylerin avdetlerinden sonra emr-i ıslâhâtın hükûmetçe bizzat icra edileceği ümid olunur idi […]” Norveçli Hoff ve Hollandalı Westenek, paket gereği belirlenen iki müfettişti, ama göreve başlayamadılar. Vramyan, dilekçesinde milletinin sorunlarıyla ilgili tespitler yaptıktan sonra öncelikle yapılacakları 8 maddede sıraladı. Talepler arasında Ermenilerin ayrılması yoktu, federasyonu yoktu, Rusya’yla iş birliği yoktu. Tek talep barıştı.
Vramyan dilekçesi hükümete hemen gönderilmedi, 8 gün bekletildi; demek ki belli yazışmalar yapılmıştı. Dilekçe, 18 Şubat’ta Van’dan Dahiliye Nezareti’ne gönderildi. Vramyan, dilekçesinde, sorunlara değindikten sonra Ermeni meselesinin çözümü için belirlediği 8 maddeyi sıraladı. “Son aylarda hükûmetle Ermeni milleti arasında mütehassıl gayr-i tabiî vaziyetin esbâbı (meydana gelen sorunların nedeni) şunlardır” ifadesiyle başlayan dilekçede, Ermeni askerlerin silahının alındığı ve Hamal Kolordularında [Amele Taburları] hor görülerek çalıştırıldığı, sadece Ermeni değil İslam askerlerin de firar ettiği, vilayetlerde Ermenilerin silahların toplatıldığı ve silahlı Kürtlerin saldırdığı, Aşiret Alaylarının zulüm ettiği, Ermenilerin bilinmeze sevk edildiği gibi sorunlara dikkat çekildikten sonra talep edilen 8 madde şunlardı:
1- Osmanlı Meclis’ine Ermeni milletinin mebusları nispi temsile göre seçilmelidir.
2- Ermenilerle meskûn altı vilayette [Erzurum, Sivas, Van, Bitlis, Harput ve Diyarbakır] her sınıf memurun yüzde 50’si Ermenilerden olmalıdır.
3- Ermenilerle meskûn altı vilayetin vilayet meclis üyelerinin yarısı Ermenilerden seçilmelidir.
4- Ermenice, belirtilen altı vilayette resmi lisan olmalıdır.
5- Ermeni mektepler, resmi mekteplerin statüsünde olmalı ve maarif vergisi hükümet yardımıyla Ermenilerden tahsil edilip, teslim edilmelidir.
6- Orduda bulunan Ermeni askerlerin miktarı nispetinde Ermeni subay yetiştirmek üzere Harbiye Mektebi’ne belli miktarda talebe kabul edilmelidir.
7- Vakıfların, Ermeni vakıf mülküne müdahalesine son verilmelidir.
8- Her tür arazi davaları halledilmeli ve mülkler meşru sahiplerine iade edilmelidir.
Bunlar, 1908’den beri müzakere masasında olan ve konuşulan bilinen taleplerdi; zaten 8 Şubat 1914’te imza atılmıştı. Bu, İttihatçıların Talât, Enver ve Cemal’den sonra etkin siması Halil’in (Menteşe) yazdığı gibi, “Ermenistan ıslahat meselesi”ne[19] atılan imzaydı. Ne vardı, 8 maddede? “Birlikte yaşayalım” derdinden başka, ne vardı? Nerede federasyon? Nerede Rusya’yla iş birliği? Barışa düşmanlık edenlerden başka programa kim, “hayır” diyebilirdi?
Bir mebus hükümete başvuruyor; hükümet cevaben “evet” veya “hayır” demeyi bırak, hemen kalemini kırıyor! Dilekçenin son paragrafı: “İttihâd Terakkî Cemiyeti tarafından kabul edilmiş olan bu nikâtın (noktaların/taleplerin) tatbiki yalnız mülk-i Osmaniyye’de emniyet-i mütekâbile te’sis ile kalmayarak Kafkasya’daki Ermeniler üzerinde de te’sirât-ı mesude icra ve dünyanın her tarafındaki Ermenilerin ümid ve istikballerini (geleceğini) Türkiye’nin istikbaline rabt edecektir (bağlayacaktır). Vilâyât-ı Şarkıye meselesinin halli sevkiyle bu muhtırayı verdiğimden ileride hükûmetçe mesâil-i mezkûre vâsi‘ (belirtilen memur tayini) ve umumî nazariyelerle halledilmek üzere isti‘lâmlarla iktifa etmeyip (yetinmeyip) nikât-ı umumiyesi (bütün noktalar) hakkında tahkikât-ı amîka icrasını (inceden araştırma yapılmasını) temenni ederim.”
Mebus Vramyan, son paragrafta 8 Şubat 1914 tarihli paketi İttihat ve Terakki’nin kabul ettiğini hatırlatarak, 8 maddenin icrasıyla, Vilâyât-ı Şarkıye yani Ermeni meselesinin halliyle Ermenilerin geleceğini Türkiye’nin geleceğine bağlayacağını belirterek, sorunların çözümü temennisiyle bitiriyor.[20]
Van’da dilekçenin verildiği gün, Erzurum Valisi Tahsin’in haberi olmalı ki, aynı gün[21] nazır Talât’a yazdı: “Van Mebûsu Vramyan tarafından vilâyete bir muhtıra verildiği, bendenize yazdığı ve suretini leffen gönderdiği mektubundan anlaşıldı. […] Öteden beri tekrar ettikleri nakarâtı […] Emir ve tensîb buyurulursa bunu tevkif ve Divan-ı Harbe teslim ettireyim.” Vali Tahsin, Mebusan’dan izinli Van’da çalışmasını sürdüren mebusVramyan’a çok kızmış neredeyse katline ferman yazacak. İki kişi: Biri mebus Vramyan, diğeri vali Tahsin. Vali Tahsin, Vramyan’ın milletinin derdi için hükümete dilekçeyle başvurmasına kızdı. Vramyanı’ın kabahati, dilekçe yazmak. Ki Vramyan, sıradan biri de değil, Mebusan’da bir milletin vekili tıpkı Talât gibi. Milletvekilinin dilekçe yazmasına kızan vali, o günlerde Ermeniler şunu-bunu yapacak diye hemen harekete geçilmesini önermekteydi.
Vramyan, nazır Talât’la yazışmalar sonunda verilen emir gereği Van’da vali Cevdet’in daveti üzere 17 Nisan’da valiliğe gittiğinde tutuklandı.[22] Ertesi gün nazır Talât’a, “Vramyan dün gece istimbotla Ta[t]van İskelesi’ne gönderilmişti. Bugün vâsıl olmuş ve gelen müfreze tarafından Bitlis’e sevk olunmuştur” haberi verildi.[23]
Vramyan tutuklanmadan bir gün önce 16 Nisan’da Van’dan gönderilen iki şifrede, Vramyan’ın Şatak’a gitmesinin kabul edildiği (birincisi) ve Erzurum’a göndermekten vazgeçildiği bildirildi (ikincisi).[24] Vramyan’la Van Valisi Cevdet arasında yakın ilişki var ki, nazır Talât’a Vramyan’ın günlük programı aktarılmaktadır.
17 Nisan’da tutuklanan Vramyan, on gün sonra Diyarbakır’a götürülürken, Bitlis-Diyarbakır sınırında Bohtan Çayı Köprüsü’nde öldürüldü. 4 Mayıs’ta Diyarbekir Valisi Dr. Reşid, kaçmaya çalışırken öldürüldüğünü İstanbul’a bildirdi.[25] Aynı gün Vramyan evinden toplanan evrak da Bitlis’e gönderildi.[26]
Vramyan, Türkçü zevatın söylediği gibi “Ermeniler ayaklanacaksa” valinin davetini niye kabul ediyor? Vramyan, valiyle buluşmaktan korksa gider mi? Dilekçe yazmaya biçilen ceza, canını almak! Bu fiil bile, Türkçü-İslamcı cenahın zihniyetini ve o günler için “Ermeniler ayaklanacaktı” söyleminden neyin kastedildiğini anlaşılır kılmıyor mu?
***
6 Ermeni Mebus Öldürüldü ve Biri İdam Edildi
1908-1918 döneminde Mebusan’a seçilen 22 Ermeni mebusun biri idam edildi ve 6’sı öldürüldü. 24 Nisan 1915 sürecinde tutuklanıp sürülenlerden Kozan Mebusu Hampartsum Boyacıyan (Murad), Kayseri’deki işkenceli sorgunun ardından idam edildi. Teşkilât-ı Mahsusa çeteleri Krikor Zohrab (İstanbul), Hovhannes Seregülyan (Vartkes-Erzurum), Dr. Nazaret Dağavaryan (Sivas), Dr. Garabet Paşayan (Sivas), Isdepan Çıracıyan (Ergani) ile Onnik Tertsakyan’ı (Arşag Vramyan-Van) öldürdü. (Nesim Ovadya İzrail, 1915’te Öldürülen 7 Ermeni Milletvekili, makalesi için, Utanç ve Onur, 1915-2015 Ermeni Soykırımı’nın 100. Yılı, hazırlayanlar: Aydın Çubukçu-Nevzat Onaran-C. Hakkı Zariç-Onur Öztürk, Evrensel Basım Yayın, İstanbul-2015, s. 53-65.)
***
NOTLAR
[1] BOA, DH.ŞFR, 461/2 ve 461/115, 10 ve 18 Şubat 1915, Tehcire Giden Yol, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, İstanbul-2016, s. 125, 129-132, 142 no’lu kitabı, https://www.devletarsivleri.gov.tr/Sayfalar/Yayinlar/Yayinlar.aspx
[2]Hitler’in 12 Ekim 1939’da Polonya Genel Valisi olarak atadığı Hans Frank’a verdiği gizli emir: “Polonya’da liderlik yeteneği olanlar tasfiye edilmelidir.” Emir gereği 3500 Polonyalı aydın imha edildi (William L. Shirer, Nazi İmparatorluğu, cilt: 2, çeviren: Rasih Güran, Ağaoğlu Yayınevi, İstanbul-1968, s. 1018-1026).
[3] BOA-Katalog, DH.ŞFR, 44/200, 28 Ağustos 1330 (6 Eylül 1914).
[4] BOA, DH.ŞFR, 52/96, 97 ve 98, 11 Nisan 1331 (24 Nisan 1915).
[5] BOA, HR. MA, 1105/7, 5.8.1914, Osmanlı Belgelerinde Birinci Dünya Harbi, cilt: 1, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, İstanbul-2013, s.28-29.
[6] BOA, DH.EUM.MEM, 62/8, 12.3.1915, Tehcire Giden Yol, s. 162.
[7] BOA, DH. ŞFR, 50/127, 15 Şubat 1330 (28 Şubat 1915), Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı, 1878-1920, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Ankara-2007, s. 110-111.
[8]BOA, DH.EUM.2.Şb, 7/21, Osmanlı Belgeleri-2007, s. 141-150.
[9] BOA-Katalog, DH.İ.UM.EK, 112/89, 23 Şubat 1335 (1919); BOA-Katalog, DH.ŞFR, 97/208 ve 622/64 ve 623/84 ve 601/14, 20 Mart 1335 (1919) ve 24 Mayıs 1335 ve 30 Mayıs 1335 ve 9 Kanunusani 1334 (Ocak 1918).
[10] Genelkurmay ATASE, Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri, 1914-1918, cilt: 8, Genelkurmay Basımevi, Ankara-2008, s. 38-46, 492-494.
[11] Van şehir merkezinde nüfusun 45.119’u İslam ve 33.789’u Ermeni, Memalik-i Osmaniyyenin 1330 Senesi Nüfus İstatistiki, İstanbul-1919, aktaran Kemal H. Karpat, Osmanlı Nüfusu (1830-1914), çeviri: Bahar Tırnakcı, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul-2003, s. 220, 226-227.
[12] ATASE’den aktaran TC Genelkurmay Başkanlığı, Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi Kafkas Cephesi 3’üncü Ordu Harekâtı, cilt: 1, Genelkurmay Basımevi, Ankara-1993, s. 592.
[13] Kafkas Cephesi, cilt: 1, s. 567, 597.
[14] TBMM mahkûmları affetti, 19 Şubat 1330 (4 Mart 1915) tarihli Maznun ve Mahkûm Olup Darülharbe Sevk ve Nizamları Talep Edilenler Hakkında Talimatı Kanuniye İcrasının Hükümlerinin İnfazının Teciline Dair Kanunu Muvakkat, MMZC, 1331/1-10, 7 Kanunuevvel 1331 (20.12.1915), s. 185-186; Tunaya-3, s. 350-352; 14 Temmuz 1921 tarih ve 135 no’lu Darülharbde Hüsnühizmet ve Yararlık İbraz Eden Mahkûminin Müddeti Mahkûmelerinin Affına Dair Kanun, TBMM ZC, I/11-14.7.1337, s. 261-273 ve Fihrist-s.2.
[15] BOA, DH.ŞFR, 52/282 ve 53/93, 9 ve 23 Mayıs 1915, Osmanlı Belgeleri-2007, s. 134-135, 151.
[16] Osmanlı Bankası, Armen Garo’nun Anıları, çeviren: Attila Tuygan, Belge Yayınları, İstanbul-2009, s. 206-211.
[17]Meclisi Mebusan Zabıt Ceridesi, devre: III, sene: 1, cilt: 1, 7 Kanunusani 1330 (20 Ocak 1915), Ankara-1991, s. 209-210; Türk Parlamento Tarihi, I. ve II. Meşrutiyet, cilt: 2, TBMM Vakfı Yayınları No: 15, Ankara-1998, s. 38, 52.
[18] Esat Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Belge Yayınları, İstanbul-1976, s. 390-400.
[19]Halil Menteşe’nin Anıları, Hürriyet Vakfı Yayınları, İstanbul-1986, s. 167-179.
[20] BOA, DH.ŞFR, 461/115, 18.2.1915, Tehcire Giden Yol, s. 129-132.
[21] BOA, DH.ŞFR, 461/2, 10.2.1915, Tehcire Giden Yol, s. 125.
[22] Nesim Ovadya İzrail’in 1915’te Öldürülen 7 Ermeni Milletvekili makalesi, Aydın Çubukçu, Nevzat Onaran, C. Hakkı Zariç ve Onur Öztürk, Utanç ve Onur, 1915-2015 Ermeni Soykırımı’nın 100. Yılı, Evrensel Basım Yayın, İstanbul-2015, s. 53-65.
[23] BOA, DH.ŞFR, 467/125, 18.4.1915, Tehcire Giden Yol, s. 205.
[24] BOA, DH.ŞFR, 467/95 ve 467/99, Tehcire Giden Yol, s. 199-202.
[25] Nesim Ovadya İzrail, agm, s. 61.
[26] BOA, DH.ŞFR, 469/102, 4.5.1915, Tehcire Giden Yol, s. 246-248.