‘Mavi kimlik’ sahibi Barış Sulu, ‘pembe kimlik’ taşıyan sevgilisi Aras’la evlenememesiyle ilgili olarak: “Mesela heteroseksüeller, evlilik yapanlar, ‘Onlar evlenmeden biz de evlenmiyoruz’ diyebilirler. Bizim illa evlenelim diye bir derdimiz yok, ama imza atmayanların da imza atanların haklarına sahip olmaları gerekir. ‘Partner Yasası’ tarzı bir girişim bu işi çözebilir” diyor.
HDP’nin 7 Haziran seçimlerindeki tek eşcinsel adayı Barış Sulu’yla adaylık sürecini ve LGBTİ birey olmanın sosyal hayattaki zorluklarını Radikal’den Ümit Buget konuştu. Sulu, “LGBTİ diyoruz ama her harfin ayrı bir derdi var” diyor.
HDP’nin bu seçimlerdeki tek eşcinsel adayısınız. HDP tercihiniz ve adaylık süreci nasıl gelişti?
Adaylık süreci şöyle gelişti, ben belediye seçimlerinde de bizim bu işin içinde daha çok olmamız gerektiğini düşünüyordum. LGBT örgütlenmesinden gelen Sedef Çakmak ve Boysan Yakar’ın CHP’de meclis üyesi ve kalem müdürü olmaları beni de cesaretlendirdi, şevklendirdi açıkçası. Ben HDK sürecinden beri partinin içindeydim. Ve artık aday olmanın zamanı geldiğini ve HDP’den aday olmak gerektiğini düşündüm. Çünkü Gezi süreci yan yana olunca da oluyormuş fikrini geliştirdi. LGBT’ler ilk defa bu kadar konuşuldular Gezi’de… Ailemle konuştum onlar da bana destek oldular bu süreçte ve aday oldum!
Meclis’e girerseniz ya da elinize imkan geçse LGBTİ bireylerin haklarıyla ilgili ilk hangi adımı atmak istersiniz?
Yıllardır hak hiyerarşisi olmadığı konusunda bir şeyler anlatmaya çalışıyorum, bir transın sağlık hizmeti alamaması, bir eşcinselin yurttan atılması hepsi ve daha fazlası karşılaştığımız durumlardan. ‘Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği’ kavramlarının anayasaya girmesi gerekiyor. Nefret suçlarının da tanımlanırken LGBTİ bireyler için koruyucu konuma getirilmesi gerekiyor. Aslında biz LGBTİ şeklinde kapalı olarak söylüyoruz ama lezbiyenin de geyin de biseksüelin de trasın da interseksin de her harfin kendine özgü dertleri, karşılaştığı başka başka sorunlar var.
Vekilleri genellikle koyu renkli kıyafetlerle görüyoruz. Parlamentoya o anlamda da bir renk getirmeyi düşünür müsünüz?
Ben sınıfı öğretmenliği okuyordum ve bu tek tip kıyafet zorunluluğu nedeniyle memur olamayacağımı düşündüm. Bedenimi nasıl kurguluyorsam kıyafetlerimi de öyle kurguluyorum aslına bakarsanız. İlla o erkekliği göstermek için kopkoyu giyinmeye gerek yok. Birbirimizden farklıyız ve bu farklılığı göstermenin yollarından biri de dış görünüş şekli aslında. Benim hiç siyah kıyafetim yok mesela! Kırmızı, mavi, yeşil, hatta mor ağırlıkta kıyafetlerim.
Bir eşcinsel olarak sosyal hayatta ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz? Toplumsal ötekileştirmeye karşı mesafe kaydedilebildi mi?
1990’lardan kalma tepkiler hâlâ devam edebiliyor. Sadece eşcinsel ya da başka bir tercih sahibi olması fark etmiyor, insanlar bir kalıba sokulmaya çalışılıyor. Ama hepimiz farklı farklıyız ve emin olun hepimiz birbirimize benzemediğimiz zaman her şey daha güzel olacak. Kendi özelimizde bireysel önyargılara tosluyoruz. Önce bir doktorun önyargısından sonra sağlık bakanlığının önyargısından sevgilimle evlenemedik mesela. Sağlık Ocağı’na da Sağlık Bakanlığı’na dava açtık. Pembe kimlik ve mavi kimlik sahibiyiz ama dış görünüş olarak ikimiz de erkeğe benzediğimiz için doktorun önyargısı ile karşılaştık ve evlendirilmedik.
ONLAR EVLENMEDEN BİZ DE EVLENMİYORUZ DİYEBİLİRLER
Evet 2012’deki evlenme girişiminiz sonuca ulaşmamıştı. Evlenmeyi düşünüyor musunuz hâlâ?
Eşcinseliz deyince, ‘Aa bunlar evlenmek istiyor’ diyorlar. ‘Bunlar bizim aile yapısını yıpratacak’ diyorlar. Bizim illa evlenelim diye bir derdimiz yok. 5 yıldır beraber yaşıyoruz ve hastalanıp hastaneye giderken bile sorun oluyor. Aslında bu bir medeni haklar meselesi. Evlenmek istemeyen beraber yaşan insanlar var. Onların da birbirlerine karşı hak ve sorumlulukları olmalı. ‘Partnerlik yasası’ diye bir şey yapılabilir mesela. Medeni haklar bu şekilde düzenlenebilir. Birlikte ev alsak kanıtlayamayacağız, soy isimlerimiz tutmuyor. Evliler en basiti operatörler tarafından telefon faturası avantajlarından bile yararlanıyor. Ben birini seviyorum ve onunla birlikte yaşıyorum. İmza atmayanların da imza atanlarla aynı hakları kazanması gerekiyor. Başkalarının haklarını savunarak gelişebiliriz. Mesela heteroseksüeller, evlilik yapanlar, ‘onlar evlenmeden biz de evlenmiyoruz’ diyebilirler. Benim bir heteroseksüelin hakkını onun da benim hakkımı savunması daha anlamlı.
Trans, eşcinsel, biseksüel gibi anayasal haklar açısından dezavantajlı bireylerin hakları için HDP’nin tutumu nasıl? Seçim beyannamesini bu anlamda başarılı buldunuz mu?
İnanılmaz derecede başarılı buluyorum. HDP’nin halihazırda bir LGBTİ komisyonu var Hepimizin beraber hazırladığı, katkı sunduğu bir şey. Nokta atışı olmuş. Diğer partiler meseleyi kafalarında insan hakları konusuna oturtabilmiş değiller. LGBT bireyler daha görünür oldukça her şeyin daha çabuk yoluna gireceğini düşünüyorum. İnsanlar bilmedikleri şeylerden korkuyor. Oturup konuştuğumuzda önyargılar ortadan kalkıyor, insanlar bunun bir kimlik olduğunu çok daha kolay anlıyor. Birbirimizle konuşabilmemiz lazım öncelikle.
Sırrı Süreyya Önder ‘yüzde 14’ diyerek çıtayı biraz daha yukarı koydu. Siz 7 Haziran’da HDP’nin barajı aşacağını düşünüyor musunuz?
Ben Selahattin Demirtaş’ın bireysel olarak katıldığı ve 9,8 oy aldığı cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra çok daha olumlu bakıyorum barajı geçme meselesine. HDP ilk defa parti olarak seçime giriyor ve ilk kez bir parti birçok kesimi kucaklıyor. Yoksulların yanında olan, insan haklarını savunan, ekolojik dengenin korunması gerekliliğini söyleyen bir partinin baraj altında kalacağını inanmıyorum. 7 Haziran’ın sürprizi HDP olacak ve oy oranının yüzde on değil on dörtler on beşler olacağını düşünüyorum ben de. HDP’den bu kadar çok bahsedilmesi buna işaret eden umutlu bir şey…
Son olarak seçmenin size olan ilgisi nasıl?
Hakkari’den İstanbul’a çok büyük bir ilgi var, ’Seni görmek istiyoruz’ diyorlar. Bunlara bütçe ayırmak anlamında sosyal medyada bir kampanyam var. (https://www.indiegogo.com/campaigns/turkey-s-first-gay-parliamentary-candidate) Eskişehir de çok enerjik bir şehir okulda hocalarımdan da olumlu tepkiler aldım. Kadınlarla, gençlerle çok iyi çalıyoruz. Mahallelere, köylere gidiyoruz ve çok yoğun bir ilgi var.