KORKUT AKIN Ahmet Telli’nin yeni şiir kitabı üzerine yazdı: Ahmet Telli, yaşamın her alanından ve her alanından aldıklarını kendi potasında, yoğun bir emek sürecinden ve süzgecinden geçirip yoğurarak sunuyor bizlere okuyup etkilenmemiz için. Emeğine teşekkürler büyük şair.
KORKUT AKIN
Şiir, taşıyan insanı… Şiir, duyguları da, düşünceleri de, istek ve arzuları da en yoğun biçimde aksettiren… Şiir, belleksizliğe direniş, uzun sözün kısası. Değil mi ki, sözcük eksiltme sanatı diyoruz, değil mi ki bir dizeyle verdiğini bir ansiklopediye sığdıramayız, o zaman şiirsiz yaşanmaz.
Bir ülkenin yakın tarihi
Ahmet Telli, yeni kitabı “Bakışın Senin”de,
“Neredesin! Cehennemin dibindeyim desem
Cudi’nin yamacında elbombasının piminde
Kalemin mürekkebinde sitemin ilk harfinde
Şarabın dip tortusunda aynanın kırık yerinde
Kayboluşun ortasındayım desem ne fark eder” diye soruyor ve ardından “Karanlıkta yüzen gerçeksin galiba” diyor.
“Ülkenin yakın tarihi” dizesiyle buluşunca bu betimlemeler, okuru taşıyor oradan buraya, buradan oraya… Kuşkusuz, aynı şiirin bir diğer dizesindeki gibi bulut oluyor okur yağmurunu esirgemeyen. Bu kapsamda da hep olumlu, umutlu ve inançlı düşünceye ulaşıyor sitemsiz…
Kolay değildir sözcüklere yepyeni, bambaşka anlamlar yüklemek. İlk katmanda sözcüğün yüklendiği, herkesin aklına ilk gelen anlamı vardır kuşkusuz. O sözcüğü öyle sarıp sarmalamalıdır ki şair, bambaşka yepyeni bir anlam yüklenmelidir. Ki, Ahmet Telli de onu yapıyor. Biz okurlara da o güzellikten kendimize uygun yorum süzmek kalıyor. Tıpkı “Sen seni aynalarda değil deli sularda denedin” dizesinde olduğu gibi. Tam da bu dizeden bakarsak, herkes için farklıdır “deli sular”, kimi için insandır, kimi için yaşanmış bir gerçeklik, hani “karanlıkta yüzen”. İşte, bu nedenle de “Suyu dinle toprağı anlat seni unutma”
Ronya… kardeşimin emaneti
Şiir, hele Ahmet Telli’nin dizeleriyse okuduğunuz, içselleştirmemeniz mümkün değil anlatılanları. Bireysel değildir yaşam, eninde sonunda birlikteliğe çıkar, yeter ki isteyin. Buna da bağlı olarak, Şairin şiirce söylediği gibi “kan değdiğinde çakalların dişine”, “beyaz bayrakların bile esirgeyemediği ölü bebekler” gönderilmişse “o kaşları karadan daha kara Berkin’in” yanına, kendinizi nasıl ayrı tutarsınız yaşamdan? Mümkün mü?
#HAYIR!
“Unutuldu sanılan eski bir aşk
Her nasılsa hatırlatır ya kendini
Bir koku, bir kitap yahut sokakta
Bir sesin çınlamasıyla apansız”
Ahmet Telli, yetişiyor yine aynı şiirinin bir diğer dizesiyle: “Aklım, diyorum o zaman, ey aklım / Koru beni hâfızanın uçurumundan” … gerisini siz okuyun “Bakışın Senin”den. Kendinizce nice dize, nice imge bulacaksınız birebir size uygun, duygunuzla örtüşen. Hemen yakalayacak sizi “Zaman kelimeler gibi sekiyor bakışında senin” ve nereye isterseniz sizinle gelmeye hazır.
Tam da bu nedenle #Hayır zaten, tam sırası gelmişken… Tam da #Hayır “ölümün bile kaybettiği haysiyeti” yakalamak için…
Tam da Tanrının ve Devletin duyması için o derin ve insanın içine işleyen çığlığı, ölümün kaybetmemesi için haysiyetini… Şikayetsiz ve füsunkâr olmalıdır bakışlarınız.
Ahmet Telli, yaşamın her alanından ve her alanından aldıklarını kendi potasında, yoğun bir emek sürecinden ve süzgecinden geçirip yoğurarak sunuyor bizlere okuyup etkilenmemiz için. Emeğine teşekkürler büyük şair.
Bakışın Senin, Ahmet Telli, şiir, Everest Yayınları, Ekim 2016, 101 s.