Adalet Bakanı Gül, eski Türkiye’de kimisini inancından, kimisini siyasi görüşünden, kimisini kılık kıyafetinden suçlayan bir hukuk olduğunu şimdi ise sadece hukukun üstünlüğünün olduğunu iddia etti.
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, mağdur odaklı adaletin önemine değinerek, “Elinde çekiç olan, herkesi çivi gibi görür. Eski Türkiye’de hukukun eline çekiç verdiler ve herkesi çivi gibi gördü. Kimisini inancından, kimisini siyasi görüşünden, kimisini kılık kıyafetinden suçlayan bir hukuk vardı. Bugün ise biz insanımıza baktığımızda sadece hak ve özgürlük görüyoruz” dedi.
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde düzenlenen Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Değerlendirme Toplantısı’na katılan Abdülhamit Gül, bir suçun mağduru olan vatandaşları adli süreçte yalnız bırakmamak adına önemli bir sistemi inşa ettiklerini ifade etti. Hukuk devletinin bir grubun değil milletin kararı ve tercihi olduğunu belirten Gül, “Elinde çekiç olan, herkesi çivi gibi görür. Eski Türkiye’de hukukun eline çekiç verdiler ve herkesi çivi gibi gördü. Kimisini inancından, kimisini siyasi görüşünden, kimisini kılık kıyafetinden suçlayan bir hukuk vardı. Bugün ise sadece hukuk ve hukukun üstünlüğü var. Yeni Türkiye’de başka arayışlara yer yoktur. Biz insanımıza baktığımızda hak ve özgürlük görüyoruz. Sadece insanımızı öncelemeye devam edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde reformları hayata geçirmeye kararlıyız” ifadelerini kullandı.
Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri biriminin yeni olmasına rağmen mağdurların yanında olmayı hedefleyen uygulamalarla çalışmayı sürdürdüğünü ifade eden Bakan Gül şöyle devam etti: “Türkiye’nin yolu herkesin hakkını, hukukunu en yüksek standartlarda geliştirmektir. Bu çerçevedeki çalışmalarımızı tüm paydaşlarla sürdürmeyi hedefliyoruz. Tarih boyunca yenilik arayışları sanık hakları, savunma hakları çerçevesinde ilerlemiştir. Mağdur hakları ise ‘sanık cezalandırılınca yerine gelir’ düşüncesiyle ilerlemiştir. Oysa bir mağdurun hakkı suç işlenir işlenmez doğar. Bu sebeple adliyenin kapısı asla bir bilinmeze yol açmamalıdır. O kişi bir suçun mağduru ise belirsizlik yeni ve daha büyük bir mağduriyet anlamına gelmektedir.”
Adliyenin kapısının güven ve huzur vermesi gerektiğini belirten Bakan Gül, “Hukuk dert olan değil derman olandır. Hukuk yük olan değil yük alandır. Mağdurun hakkı yeni mağduriyetler yaşanmamasıdır. Adliyenin içinde devletin koruyan elini çekerseniz geriye soğuk bir bina kalır. Bir binayı adliye yapan tabelası değil o binanın içindeki adalet duygusunun temiz, hızlı ve adil bir şekilde karşılık bulmasıdır. Bir yargı mensubunu yargı mensubu yapan da cübbesi değildir. Dışarıda rüzgar hangi yönden eserse essin hakim dosyasına ve delillerine bakar. Mağdurun sesini duyan bir duruş o kişiyi gerçek anlamda hakim ve savcı yapar. Yargıya yapılacak en büyük iyilik tribün tezahüratının bir parçası olmaktan kaçınmaktır. Adaleti gerçekten isteyen bir kişinin yapması gereken süreci sabırla beklemektir. Hukuk sesi daha çok çıkanın değil haklı olanın yanındadır. Adalet sessiz kitlelerin sesidir” diye konuştu.