Selin TARHAN yazdı: Bizler sosyalizm mücadelesini lise sıralarından 1 Mayıs alanına taşıyan Jale’nin sesi olup onu haykırmaya, onu mücadelemizde yaşatmaya devam edeceğiz. Unutulmasın ki “Emeğin bayramı katledilemez. Jale ile güçlendi emek. Ve bahar oldukça Jale yaşayacaktır.”
1970’li yıllar Türkiye’de devrimci hareketin ivme kazandığı, işçi hareketinin önemli ekonomik-demokratik kazanımlar elde ettiği ve sosyalizmin kitleler içinde yaygınlaştığı yıllardır. 1970 yılının Haziran ayında yaşanan büyük işçi direnişleri daha o günlerden önümüzdeki yılların Türkiye’sinde sınıf mücadeleleri tarihinde önemli yıllar olacağının işaretini vermiştir. Bir yanda öğrenci gençlik hareketinden devrimci kadrolar ortaya çıkıyorken diğer yanda anti-komünizm propagandası yapılarak devrimciler hedef tahtalarına koyuluyordu.
70’li yılların ortalarında Adalet Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Milli Selamet Partisi ve Cumhuriyetçi Güven Partisi’nin oluşturduğu Koalisyon Hükümeti’nin (Diğer adıyla Milliyetçi Cephe Hükümeti) gerici ve faşizan politikalarına paralel olarak faşist saldırılar ivme kazanarak artmaya başlamış ve devrimci, demokratik, sosyalist güçler Türkiye’nin dört bir yanında faşist saldırılarla yüz yüze gelmeye başlamıştı. Sınıflar mücadelesinin devrimcilerin kanıyla yazıldığı Türkiye’de saldırıların en büyüğü 1 Mayıs 1977 tarihinde Taksim’de yaşandı.
O yıl, 1 Mayıs’ı en geniş katılımla kutlamak için DİSK öncülüğünde aylar öncesinden örgütlenme çalışmaları başlatılmıştı. Beşiktaş ve Saraçhane’de toplanarak iki koldan yürüyen kitle Taksim’de buluşacaktı. Binlerce işçi, kadın ve genç, “141-142’ye hayır”, “Tek Yol Devrim”, “İşçiyiz Güçlüyüz Devrimlerde Öncüyüz”, “Faşizme Karşı Omuz Omuza”, “İş Ekmek Özgürlük”, “Faşizme Geçit Yok” gibi sloganlar eşliğinde Taksim’de bir araya gelmişti. DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in konuşması esnasında iki farklı noktadan ateş açılmasıyla yaşanan panik ortamında binlerce kişi bir kamyonetin yolu kapattığından habersiz olarak Kazancı Yokuşu’na doğru koştu. Birçok insan orada ezilerek yaşamını kaybederken alana giren panzerler telaşın artmasına sebep oldu. O panzerlerin birinin altında henüz 17 yaşında bir genç kadın yatıyordu: DEV-LİS’li Jale Yeşilnil.
Jale, 15 Haziran 1960’ta babasının görevi için gittikleri Adıyaman’da dünyaya geldi. Ablası Hale Yeşilnil’in anlattıklarından öğrendiğimiz kadarıyla Jale neşeli, paylaşımcı, giyimine düşkün ve hareketli bir çocuktu. Yine babasının işi dolayısıyla İstanbul’a geldiklerinde Jale henüz 5 yaşındaydı. Göztepe Ortaokulu’nu birincilikle bitirdikten sonra bugünün 50. Yıl Tahran Lisesi olan, o günkü adıyla Aryamehr Lisesi’nde okudu. Kurtuluş Hareketi’nin aktif faaliyet gösterdiği Göztepe Kültür Derneği, hayatının dönüm noktası oldu. Sınıfsız, sömürüsüz bir dünya hayalini sırtlanarak DEV-LİS saflarında örgütlendi. 1977 1 Mayıs’ında da arkadaşlarıyla pikniğe gideceğini söyleyerek Saraçhane’deki DEV-LİS kortejinde yerini almak için çıkmıştı evden. 17 yaşında bir panzerin altında can verdiğinde üstünde kendi kazandığı parayla aldığı kadife kotu ve arkadaşı Filiz’den aldığı kırmızı rüzgarlık vardı. Jale heyecanla gittiği 1 Mayıs alanı olan Taksim’den eve geri dönemedi. Cenazesi 5 Mayıs’a kadar morgda bekletildikten sonra 5 Mayıs günü arkadaşlarının omuzlarında Kadıköy Osmanağa Camii’nden Karacaahmet Mezarlığı’na götürülmek üzere yola çıktı. Yolları polis tarafından kesilip herkesin yere yatması istendiğinde arkadaşları tabutu yere indirmeyi kabul etmeyerek Jale’yi omuzlarında taşımaya devam etmişlerdi. Ölümünün ardından yoldaşları okuduğu okulun adını Jale Yeşilnil Lisesi olarak değiştirmiş ve yıllarca böyle kullanmaya devam etmişlerdi.
Yoldaşları nasıl Jale’nin tabutunu yere indirmediyse biz de Jale’nin bayrağını yere indirmeyecek, her gün o bayrağı daha yükseklere çekmek ve kavgasına layık olmak için mücadeleye devam edeceğiz. Henüz lise sıralarında genç bir kadınken mücadeleye atılmış, “eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim” diyerek demokratik lise mücadelesinde yerini almıştır. Örgütlendiği günden katledildiği güne kadar devrim ve sosyalizm mücadelesini bulunduğu her alanda yükseltmiş, bu kavganın bir neferi olmuştur. Jale yoldaş, Mahirlerden devraldığı devrimci cüreti kuşanıp, durduğu yerden bir adım dahi geri atmamıştır. Jale, bugün 8 Martlarda barikatları aşan kadınların, kampüs kampüs mücadeleyi büyüten öğrencilerin, katliamlara boyun eğmeyen Kürt halkının ve 1 Mayıs’ta alanları zapt eden, emeği ve alın teri için dövüşen işçi sınıfının sesi olmuştur. Bizler sosyalizm mücadelesini lise sıralarından 1 Mayıs alanına taşıyan Jale’nin sesi olup onu haykırmaya, onu mücadelemizde yaşatmaya devam edeceğiz.
Unutulmasın ki “Emeğin bayramı katledilemez. Jale ile güçlendi emek. Ve bahar oldukça Jale yaşayacaktır.”
Jale Yeşilnil sosyalizm mücadelemizde yaşıyor!