Türkiye’de çocuğa yönelik cinsel istismar suçları hızla artıyor. Çocuk Hakları Aktivisti Hatice Kapusuz, çocuğa yönelik cinsel istismar suçlarının artmasının nedeninin; şiddetin meşrulaştırılması, ayrımcılık ve nefret söylemi olduğunu söyledi. Eğitim-Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, “Cinsiyet eşitliği dersleri verilmeli” dedi.
Türkiye’de, özellikle Kürt illerinde son dönemlerde çocuğa yönelik cinsel istismar vakalarında artış yaşanıyor. Okullarda yaşanan cinsel istismar vakalarında ise cezasızlık politikasının uygulanması, vakaların yaygınlaşmasına neden oluyor. Türkiye, çocuğa yönelik cinsel suçların engellenmesi ve müdahalesine dair yapılan araştırmalarda sonuncu sıralarda yer aldı. The Economist’in 2019 yılında hazırladığı rapor da Türkiye’nin notu 100 üzerinden 56,7 oldu. The Economist tarafından farklı bölgelerden toplanan verilerin karşılaştırılmasında oluşturduğu listeye göre ise Türkiye 60 ülke arasında 18’inci sırada yer aldı.
CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun 2021 yılında “Çocuk Yaşam Hakkı İhlali” raporunda ise 2006-2019 yılları arasında çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarının 10 kat arttığı yer aldı.
Çocuğa yönelik istismar vakalarında yaşanan artışı ve iktidarın bu duruma yönelik yürüttüğü politikaları, Çocuk Hakları Aktivisti Hatice Kapusuz ve Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Genel Başkanı Nejla Kurul’a sorduk. Kurul, “Okul içerisindeki çocukların, velilerin ve öğretmenlerimizin duyarlılıklarının gelişmesi eğitim hakkı bağlamında çok önemli. Cinsiyet eşitliği, şiddet ve istismar konusunda çocuğu bilgilendirmek gerekiyor” dedi.
Cinsel istismarın özellikle Kürt illerinde artmasının en önemli nedeninin iktidarın Kürtlere karşı yürüttüğü cezasızlık politikası olduğuna vurgu yapan Kapusuz, cezasızlık kültürünün sadece yargı ile sınırlı kalmadığını, politik söz ve söylemin de cezasızlığı meşrulaştırdığı bir süreçten geçildiğini söyledi. Kapusuz, “cezasızlıkla” faillere “yapabilirsiniz” mesajı verildiğini kaydetti.
İstismarın en büyük nedenlerinden biri: Erkek egemen toplum
Türkiye’nin çocuklar için giderek daha güvensiz bir toplumsal yapı haline geldiğini belirten Kapusuz, “Cinsel istismar, yetişkinlerin güçlerini çocuklar üzerinde cinsel duyum için kullanmaları anlamına geliyor. Bu tanım bize aslında cinsel istismarın neden arttığını da gösteriyor. Çünkü cinsel istismar bir güç, şiddet kullanma biçimi. Dolayısıyla gücü eşitsizliği, şiddeti besleyen her şey cinsel istismarı da besliyor. Sadece cinsel istismarı ve çocuklara yönelik suçları değil kadınlara, hayvanlara yönelik suçların da çok arttığını görüyoruz. Toplum giderek erkek egemen güç odaklı bir yer olduğu sürece kadınlara ve çocuklara şiddette artmış oluyor” dedi.
“Kürt illerinde artması: Cezasızlık politikası”
Cinsel istismarın Kürt illerinde daha fazla artmasının sebebini “cezasızlık politikası” olarak adlandıran Kapusuz, Türkiye’de git gide her tür şiddetin meşrulaşmasının cinsel istismarında artmasına neden olduğunu, ayrımcılığın artması, nefret söyleminin artması da bunları teşvik ettiğini belirtti. Yoksulluk ve eşitsizliğin çocuklar üzerinde daha fazla ihlale ve istismara yol açtığının söyleyen Kapusuz, “Bunların yanı sıra kamusal olan, politik olanın yanı sıra toplumun çocukla kurduğu ilişkiye de bakmamız gerekiyor. Tanımı var oluşu gereği çocuk daha güçsüz olan yetişkine oranla daha az bilen bir canlı. Çocukla yetişkin arasındaki güç asimetrisi ihlalin kaynaklarından bir tanesi, çocuğun üzerinde kurduğumuz her iktidar aslında cinsel anlamda da çocuğun üstünde bir şeyler yapılabileceğine dair bir şeyler besliyor. Çocuğa yönelik suçun altında, toplumsal kültür sorunu, devlet politikaları sorunu cezasızlık besliyor” ifadelerini kullandı.
“Çocuğun güvenliği sağlanmalı”
Bölgede yaşananlara dair Kapusuz, şöyle devam etti: “Cinsel istismar da bir emniyet görevlisinin işlem yapmadığı, hasır altı ettiği, failin cezasız kalması durumu söz konusu. Çocuğun iyi halini korumak için oradaki tutuklama sürecinin çocuğun güvenliğinin sağlanması için devam etmesi lazım. Mahkemeye götürülen çocuğun kalp krizi geçirmesi, fail serbest bırakıldığı için çocuğun intihar ettiği durumlarla karşı karşıyayız” diye konuştu.
“Duyarlılık artmalı”
Çocuk istismarı konusunda öğretmenlerin duyarlılık kazanması gerektiğine vurgu yapan Eğitim-Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, “Toplumun her kesimi ile etkileşim halinde olan öğretmen ve doktorlar bu konuda çaba göstermeleri konusunda çağrımız var. Çünkü: çocuklar bunu davranışlarıyla, çağrılarıyla, çizdikleri resimlerle vücudundaki yara bere, oyunları içerisinde bu tür istismarı açığa çıkarabilecek yaklaşımlar sergiliyorlar. Duyarlılık arttığında bu olguları yakalama olasılığımızda artar. Çocuklarımızın hiç zarar görmediği koşulları yaratmak bizim elimizde” dedi.
“Cinsiyet eşitliği dersleri verilmeli”
Çocuklara yönelik cinsel istismarla mücadele ettiklerini belirten Kurul sözlerini şöyle sürdürdü: “Okul içerisindeki çocukların, velilerin ve öğretmenlerimizin duyarlılıklarının gelişmesi eğitim hakkı bağlamında çok önemli. Cinsiyet eşitliği, şiddet ve istismar konusunda çocuğu bilgilendirmek gerekiyor. Yasada bir değişiklik yapılarak somut delil aranması gibi bir şey ve bu sözlü istismar olduğunda bunun verileri somut delilini nasıl ortaya koyacaksınız. Soruşturulmaların başlatılması için çocuğun beyanı, çocuğa destek son derece önemli. Rehber öğretmenlerin bu konuda duyarlılığının gelişmesi son derece önemli ve okullarda az sayıda rehber öğretmen istihdamı var. Sayılarının arttırılması ve çocuklarla birebir görüşmelerde tam bir güven içerisinde yaşadıklarının anlatabilecek mekanizmaların kurulması son derece önemli.”