Bülent TEKİN yazdı – Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yönetimindeki Türkiye’de öylesine olaylar ve söylemler oluyor ki avcı hikâyelerine taş çıkaracak niteliktedir. Karavana vuruşlardan bahsediyorum. Hiç vurmamaktan, ıska geçmekten, karavana vuruşlardan…
Bülent TEKİN yazdı – Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yönetimindeki Türkiye’de öylesine olaylar ve söylemler oluyor ki avcı hikâyelerine taş çıkaracak niteliktedir. Karavana vuruşlardan bahsediyorum. Hiç vurmamaktan, ıska geçmekten, karavana vuruşlardan…
Tevfik Fikret’in anlattığı avcılarla ilgili bir hikâye vardır: “Av meraklılarından biri ne olursa olsun bir geyik vurma sevdasına düşmüş. Bunun için uyku ve rahatını terk etmiş; açlıktan, soğuktan titremiş, sarp kayalara tırmanmış, korkunç ormanlar içinde kalmış, fakat hayır, bir geyik bulamamış!
Bütün avcılık gururu galeyanda, bütün öfke telleri titrer hale düşmüş, aramış, nihayet bulmuş: Diri bir geyik yavrusu alacak, onu bir sene besleyecek, sonra bir kış günü ayaklarını bağlayıp ormana götürecek, orada hayvanın ayağını çözüp bırakacak, geyik kaçarken ateş edecek…
Evet, bizim avcının av merakı ve avlamak hırsı yüzünden bulduğu çözüm (formül) buydu (!) Oh! Eğer şu av hilesi aklına gelmemiş olsaydı düşünmekten, uykusuzluktan ölüp gitmesi kesindi! Artık geniş geniş nefes alıyor, derin, tatlı, şairane hayallere kapılıp gidiyordu. Evet, geyiğin budaklı boynuzları ağaçların dallarını kırıp geçirirken, hayvan kurtulmak ümidiyle gözlerini kapayarak koşarken, başını keskin kütüklere çarparak boynuzlarını parça parça ederken… Evet, evet, tam o esnada pat! Ateş edecek. Yalnız bu hayal avcının gözlerindeki parlak bir sevinç gülüşü ortaya çıkarıyormuş. Bu sevinçle her şeyi fikirden gerçeğe dönüştürmüş:
Geyiği bulmuş, beslemiş, ormana götürmüş, salıvermiş, hayvan ağaçlar altında kör bir rast geldiği dala çarparak giderken evet, evet tam o esnada pat! Ateş etmiş. Fakat tam o esnada, hedef hizasında bir tavşan, beyaz, güzel, pamuk gibi bir tavşan, ‘Beni niye vurdun?’ der gibi havada beyaz bir soru işareti resmettikten sonra bir daha kalkmamak üzere yere düşmüş, geyik de bir daha görünmemek üzere kaybolmuş!”
Bu yalandan geyik hikâyesine inanmayanlar için Tevfik Fikret şöyle demiş: “Bu fıkraya inanmak istemeyenler mutlaka tavşana nişan alıp da çekirge vuran avcılardan bahsedildiğini işitmemiş olanlardır.” Evet, bildiğiniz gibi herkes mutlaka bir av hikâyesi dinlemiştir ve öylesine ilginç anlatımlar olmuştur ki, hatta uluslara atasözü niteliği kazanmıştır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yönetimindeki Türkiye’de öylesine olaylar ve söylemler oluyor ki avcı hikâyelerine taş çıkaracak niteliktedir. Karavana vuruşlardan bahsediyorum. Belki anlattığımız hikâyede geyik yerine bir tavşan, ya da tavşan yerine bir çekirge vuran avcı vardı. Hiç vurmamaktan, ıska geçmekten, karavana vuruşlar oluyor.
Sezen Aksu’nun yıllar önce bestelenip şarkı yapılmış olan, Adem ve Havva’ya ilişkin bir dizesinden ötürü daha çok Cumhur İttifakı yanlılarınca yapılan sert ve kaba tepkilere ifade ve düşünce özgürlüğü düzeyinde milyonlarca insan karşı tepki verdi. Daha önce camide söylediği “Hazreti Adem aleyhisselam efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yeri geldiğinde kopartmak da bizim görevimizdir. Havva validemize kimsenin eli uzanamaz. Ona da dil uzatanlara haddini bildirmek görevimizdir.” sözlerini soran gazetecilere “Benim açıklamalarım Sezen Aksu’ya değildi. Sezen Aksu, Türk müziğinin önemli bir ismidir. Şarkılarıyla insanımızın duygularına tercüman olmuş bir sanatçıdır” diyerek bir geri adım attı. Dil koparma retoriğinin çok doğru bir söylem olmadığını demokrasiye inanmış herkes biliyordu zaten. Zaten Sezen Aksu da, Avcı şiiriyle verdiği yanıtta, bu sözleriyle şiirin gücünü göstermişti.
“Avcı
Sen beni üzemezsin
Zaten çok üzgünüm
Nereye baksam acı
Nereye baksam acı
Ben avım sen avcı
Vur bakalım…
Sen beni sezemezsin
Dilimi ezemezsin
Nereye baksam acı
Nereye baksam acı
Kim yolcu kim hancı
Dur bakalım…
Beni öldüremezsin
Sesim, sazım, sözüm var benim
Ben derken herkesim”
Yine Selahattin Demirtaş’ın sözlerinden Abdullah Öcalan’ın rahatsız olduğu şeklindeki açıklamalar var. Bu açıklamalar adeta iktidar ile Öcalan arasında bir diyalogun ya da görüşmelerin olduğu intibasını veriyor. HDP’nin kapatılma olasılığının olduğu bu dönemde böylesi sözlerin anlamı ve varacağı hedef nedir? Erken ya da zamanında yapılacak cumhurbaşkanlığı ve genel seçimde bu kez Kürt oylarını bölmeye yönelik midir acaba? Böylesi bir vuruş mudur bu? Yönetenlerin sözlerinin ağırlığı vardır ve bu sözler yoruma tabi olmadan net (şeffaf) ve açık olmalıdır. Endişeler yaratılmamalıdır. İnsanlar bu topraklarda yaşama arzusunu kaybetmeden yaşamak istiyor! Av ya da avcı olmak istemiyor.