Ankara Kadın Platformu, Dersim’de kaybolan ve 11 gündür haber alınamayan üniversite öğrencisi Gülistan Doku için basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Gülistan bulunana ve durum aydınlatılana kadar peşini bırakmayacağız. “Gülistan nerede” sorusunu sormaya devam edeceğiz” denildi.
Ankara Kadın Platformu, 5 Ocak gününden bu yana haber alınmayan Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku hakkında basın açıklaması yaptı. Mülkiyeliler Birliği’nde bir araya gelen kadınlar, “Soruyoruz, Gülistan Doku nerede” dedi.
Ankara Kadın Platformu adına yapılan açıklamayı Dilek Yıldız okudu. Açıklamasında, Dersim’in herkesin birbirini tanıdığı, bildiği küçük bir kent olduğunu ve nefesinizin dahi takip edildiğini belirten Yıldız, Doku’nun akıbetinin bilinmemesinin, olayın örtbas edilmeye çalışıldığı, Gülistan’ın bulunması için ciddi bir çalışma yürütülmediği kanısını doğurduğunu aktardı.
Doku’nun kaybolmadan önce, görüştüğü Zaynal Abarok hakkında açık ve net bir şekilde kamuoyu bilgilendirilmediğini belirten Yıldız, “Önce bu kişinin yurt dışına çıktığı söylendi, sonra gözetim altında olduğu söylendi. Peki gözetim altında olan kişinin ifadeleri neden kamuoyuyla paylaşılmıyor. Bu gizem neden?” diye sordu.
Kadın örgütleri olarak bu durumun üstünün örtülmesine izin vermeyeceklerini ifade eden Yıldız, “Kadınlara yönelik tacizin, istismarın, tecavüzün, ölümün olağan hale getirilmeye çalışıldığını biliyoruz. Gülistan’ın kayıp olmasının önemsenmediği, kamuoyunun yeterince bilgilendirilmediği bir yaklaşım söz konusu. Ama kadın örgütleri olarak bu işin takipçisi olacağız.”
İnsanlar kaybolmaz, kaybedilir
İnsanların kaybolmadığını yalnızca kaybedildiğini ifade eden Yıldız, bu durumun kadınların gerçeği haline geldiğini ve kadınların öldürüldüğünü ya da ölüme sürüklendiğini belirterek konuşmasında şunları söyledi:
Bu meseleye yaklaşımda bir duyarlılık varsa kadın örgütleri ve Dersim halkının mücadelesi sonucundadır. Bugün Gülistan’ın arkadaşları, ailesi ve kadın örgütleri Gülistan nerede sorusunu sormaya devam ediyor. Bu sorunun muhatapları ve soruya cevap vermesi gerekenler yürüyüşlere müdahale ediyor, kadınların sesini kısmaya çalışıyor.
Bu ülkenin en can alıcı sorunlarından biri kadınlara yönelik şiddet ve çocuk istismarıdır. Sadece son bir haftada açığa çıkan istismar vakalarına baktığımızda kadına yönelik şiddetin ve çocuk istismarının boyutlarını görebiliriz. Kadına ve çocuğa yönelik istismar ve şiddet iktidarın politikalarından bağımsız değildir.
Pertek’te istismarın üstü örtülmeye çalışıldı
Dersim’de Gülistan’ın kaybolması ve Pertek’de çocuklara yönelik istismar olayı bu politikanın nasıl işletildiğini, nasıl görmezden gelindiğini ve üstünün örtüldüğünü gösteriyor. Özellikle Pertek’te Harun Y. isimli bir şahsın 15’e yakın çocuğu taciz ve istismar ettiğine dair kamuoyuna yansıyan bilgiler var. Yine Pertek halkının çabası ile Harun Y. ve 3 kişi tutuklandı. Ama biz biliyoruz ki Harun Y. sadece bu istismar ile gündeme gelmedi, daha önce 2015 yılında zihinsel engelli bir çocuğun istismarı ile gündeme geldi ve o olayın üstü örtüldü. Dolayısıyla eğer o gün ciddi bir yargılama süreci yaşanmış olsaydı, gerçekten bu konuya ciddiyetle eğilmiş olunsaydı bugün bu çocuklar bu durumu yaşamayacaktı. Açıkçası bir göz yumma siyaseti izleniyor. Özellikle Dersim’de bu tür olayların artması ve üstlerinin kapatılmak istenmesi iktidarın orada ayrı bir politika uygulamaya çalıştığı izlenimi veriyor.
Kadınlara yönelik şiddet ve istismar cezasız kalıyor
Geçtiğimiz aylarda Munzur Üniversitesi’nde Bilgi İşlem Daire Başkanının kız öğrencileri taciz ettiği ve para karşılığında ilişkiye zorladığına dair bilgiler kamuoyuna yansıdı. Ama sonuca dönüp baktığınızda bu konuda ciddi bir soruşturma yürütülmediği görülüyor. Failler yargılanmadı, yargılandıysa da takipsizlikle sonuçlandı ve yaptıkları yanlarına kar kaldı. Dolayısıyla kadına yönelik şiddet ve istismar davalarında “Siz yapın nasıl olsa size ceza verecek kimse yok” deniyor. Bu siyasetin kendisinin topluma mesajıdır. Bunun üzerinden topluma bir mesaj verilmeye çalışıyor. Sistematik bir politika olarak hayata geçirilmeye çalışıldığını söyleyebiliriz. Taciz, çocuk istismarı kadına yönelik şiddette ciddi bir artış ve cezasız bırakılması söz konusu tüm Türkiye’de ve bölgede.
Benzer durum geçenlerde Şırnak’ta da yaşandı. Şırnak’ta bir okul müdürü 50’ye yakın öğrenciye cinsel içerikli mesaj gönderdi. Bir bakıyoruz aynı şahıs başka bir okulda görevlendirilmiş. Resmen şu söyleniyor: Sen yaptığını sürdürmeye devam et kimse sana müdahale edemez. Buna benzer yüzlerce örneğin şahidiyiz. Biz bunun politika olduğunu biliyoruz. Bu ilk değil, daha önce de benzer örnekler yaşandı. Gençleri bu politikalara alet ederek suskunlaştıran, kadın ve çocuk bedeni üzerinden bir politik alan yaratarak siyaset izlendiğini biliyoruz. Biz kadın örgütleri olarak bunun mücadelesini vermeye devam edeceğiz.
Kadınlar ve gençler olarak bu özel sistematik politika karşısında çok daha güçlü bir duruş sergilemek gerekiyor. Bu rejimin ana hedeflerinden biri kadınlar ve çocuklardır. Ankara Kadın Platformu olarak erkek egemen sisteme ve politikalarına karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.
Gülistan bulunana ve durum aydınlatılana kadar peşini bırakmayacağız. “Gülistan nerede” sorusunu sormaya devam edeceğiz.