SAİT DEMİR yazdı: “Amazon’un işçi düşmanı korkutucu sicilinden habersiz pek çok insan, şirketin Türkiye piyasasına girişini coşkuyla karşıladı. Bize düşen ise, Amazon Türkiye çalışanlarının kölece çalışma koşullarına maruz bırakılmasını başlamadan engellemektir.”
SAİT DEMİR
Jeff Bezos'un 1994'te internet üzerinden kitap satışı için kurduğu Amazon, ilerleyen yıllarda farklı sektörlere de yayılarak dünyanın en fazla gelire sahip perakende şirketi haline geldi ve piyasa değeri 1 trilyon dolara ulaştı. Dünyanın en zengini olan Amazon kurucusu ve CEO’su Jeff Bezos'un serveti de 2018 yılında 2,6 milyar dolar artarak 167,3 milyar doları buldu.
Bu “başarı” öyküsünün bir de arka planı var tabii. Bu devasa zenginliği var eden arka plan Bezos’un sloganında gizli: “Sıkı çalış, neşelen, tarih yaz”. Bu size bir şey çağrıştırıyor mu bilmem ama bize Auschwitz toplama kampı girişindeki tabelada yer alan “çalışmak özgürleştirir” ifadesini anımsatıyor. Fazla mı önyargılıyız? Günümüzdeki sermaye-emek ilişkilerine baktığımızda, bu çıkarımın bir önyargı olmadığı açığa çıkacaktır. Bu sloganla buyurulan zorunlu çalışmadır ve işçiler ne kadar çok çalışırsa kapitalizmin serveti o denli büyüyecektir. İşçinin payına düşen ise ağır ve insanlık dışı koşulların değişmezliğidir.
The Sun gazetesi, geçtiğimiz Nisan ayında İngiltere'nin Staffordshire bölgesindeki Amazon deposunda gerçek mesleğini gizleyerek çalışmaya başlayan yazar James Bloodworth’un çalışma koşullarına ilişkin izlenimlerini yayımladı. James Bloodworth'un aktardıklarına göre en üst katta çalışan işçilerin gidebileceği en yakın tuvalet dört kat altta ve işçiler tuvalete gidip gelerek “kaybettikleri zaman” için dahi ceza alıyorlar. Paketleme bölümünde ise vakit kaybeden işçilerin tespit edilebilmesi için süpervizörleri tarafından sürekli izleniyorlar. Bu şekilde işçilerin performansı ölçülüyor ve az performans sergileyenlere çeşitli cezalar uygulanıyor. Bloodworth’un gözlemlediği bir başka önemli nokta da hamile işçilere yönelik kolaylaştırıcı herhangi bir uygulamanın olmaması. Amazon yetkilileri ise konu hakkında yaptıkları açıklamada söz konusu iddiaların gerçekleri yansıtmadığını belirtmekle yetinmişler.
Yine İngiltere Essex’teki Amazon deposunda 18 ay çalışan eski bir Amazon işçisinin Mirror gazetesine anlattıklarına göre Amazon işçileri büyük bir performans baskısı altında çalıştırılıyor. Söz konusu işçi, eski işyerini “dünyadaki cehennem” olarak adlandırırken bu zamana kadar herhangi birinin depoyu havaya uçurmamış olmasından şaşkınlık duyduğunu dile getiriyor. İşçinin bunları söylemesine neden olan koşullar; haftada 55 saat çalışmadan 30 saniyede bir paketleme yapma baskısına, çalışırken uyuyakalarak bayılan veya sakatlananlardan tuvalet molalarının sınırlanmasına kadar pek çok insanlık dışı uygulamayı kapsıyor.
İtalya’da işçiler Amazon’un emek düşmanlığına boyun eğmedi
Dünyanın en büyük şirketleri arasında yer alan Amazon, sendikalaşma konusunda da oldukça kötü bir sicile sahip. Amazon’a göre çalışanların sendikaya ihtiyaçları yok! Sendikasız çalışma, uzun iş saatleri, uzun gece ve hafta sonu vardiyaları, düşük ücretler başta olmak üzere kölece çalışma koşullarıyla ünlü dev online perakende tekeli Amazon’a karşı işçilerin mücadelesi dünyanın çeşitli ülkelerinde sürüyor.
Son dönemde Amazon’a karşı Avrupa’nın farklı ülkelerinde eşzamanlı grevlerle de desteklenen mücadele İtalya’da işçilerin kazanımıyla sonuçlandı. İtalya’daki Amazon işçileri dünya çapında bir ilke imza atarak Amazon’u bir sendikayla sözleşme imzalamak zorunda bıraktı. İmzalanan sözleşme, çalışma planının adil şekilde düzenlenmesi, gece vardiyasının azaltılması ve hafta sonu çalışmasının adil dağılımını içeriyor. Yürürlüğe giren sözleşmeye göre, gece vardiyasında çalışmak gönüllülük temelinde olacak ve çalışanlara ücretlerinin yüzde 25’i kadar ek ödeme yapılacak. 8 haftalık çalışma planına göre art arda 4 hafta sonu işten muaf tutulacak. Vardiyalar Cumartesi-Pazar günleri değişecek. Çalışanların çoğu tarafından onaylanan sözleşme bir yıl geçerli olurken sendika, Amazon’un sözleşme maddelerine uyup uymadığını kontrol edecek.
Başka yol yok: ya patronlarla birlikte ya da işçi sınıfıyla!
İspanya’da ise bu yıl 16 Temmuz’da 1.800 Amazon işçisi ağır çalışma koşularına karşı greve gitti. Amazon’u boykot çağrısı yapan işçiler “Başka yol yok: Ya patronlarla birlikte, ya da işçi sınıfıyla!” sloganı attılar. İspanya’da polis, üç günlük greve çıkan Amazon işçilerine grevin ikinci gününde saldırdı. Grevdeki işçiler sosyal medya aracılığıyla polis saldırısını bütün dünyaya gösterdi. Yerel basında çıkan haberlere göre, 3 işçi gözaltına alındı, çok sayıda işçi yaralandı.
İsveç’te sendikalar, Amazon’un işçilere yönelik baskısına ve sendika düşmanı tutumuna karşı tetikte
İsveç sendikaları ise İsveç pazarına girmeye hazırlanan Amazon’u temkinli bir şekilde bekliyor. İsveç İşçi Sendikaları Konfederasyonu (LO), Amazon’un diğer ülkelerdeki baskıcı ve sendika düşmanı tutumunu kendi yayın organında yayımlanan bir yazı ile teşhir etti. LO Başkanı Karl-Petter Thorwaldsson katıldığı bir seminerde “Amazon İsveç’e geliyor. Bu İsveç sendikaları için önümüzdeki yılların en büyük testi olacak. Başaracağımıza inanıyorum.” dedi.
Amazon’un bu korkutucu sicilinden habersiz pek çok insan, şirketin Türkiye piyasasına girişini coşkuyla karşıladı. Amazon’un Türkiye tanıtım videosunda ise Satıcı Hizmetleri Ülke Lideri Alpagut Çilingir, Bezos’un “Sıkı çalış, neşelen, tarih yaz” sloganını hatırlatırcasına “En iyisini yapmak için gece gündüz çalışıyoruz, hepimizi ayakta tutan da bu” açıklamasında bulundu. Umarız bu sözler Türkiye işçi sınıfının Amazon şirketinde çalışan emekçileri için gelecekteki karanlık günlerin habercisi olmaz.
Amazon’un Türkiye’de son zamanlarda işçilerin ve sınıf mücadelesi yürüten sendikaların maruz bırakıldığı baskıcı iklimden sebeplenmek istemesi olasıdır. Bize düşen ise; Amazon Türkiye çalışanlarının toplu sözleşmeli sendika haklarının tanınması ve Amazon’un diğer ülkelerde işçilere dayattığı kölece çalışma koşullarını Türkiye’de de yerleşik hale getirmesinin daha başlamadan engellenmesi için gerekli mücadeleyi geç olmadan başlatmaktır.