HÜSEYİN ŞENOL yazdı: “AfD’li vekiller, belki Naziler gibi kahverengi takım elbiseleriyle gelmeyecekler ama, Federal Meclis’in rengi “kahverengi”ye, çamura bulaşmış oldu. İçlerinde çok sayıda aktif neo-nazinin olduğu bilinen, çok kereler de ispatlanan bu partinin söylemleri ‘en faşist’ parti olarak bilinen NPD’nin söylemlerinden farklı değil.”
HÜSEYİN ŞENOL
Merakla beklenen Federal Almanya Genel Meclis Seçimleri dün gerçekleşti. Dünkü 24 Eylül seçimlerinin sonucu, daha önceki yorumlarımda da belirttiğim gibi, başta Almanya olmak üzere, tüm Avrupa'yı derinden etkileyecek. Bu sonucun dünyaya da etkisi büyük olacak.
Almanya, dünyanın en güçlü emperyalist ülkelerinden biri olarak, Avrupa'nın da tartışmasız 'patronudur'. Birçok alanda Avrupa'ya 'örnek' olan Almanya, büyük güç kazanan faşist AfD (Alternative für Deutschland – Almanya için Alternatif) gibi bir partiyle de zaten tırmanışta olan diğer Avrupa ülkelerindeki faşist hareketleri daha da güçlendirecektir.
Büyük koalisyonun ortakları Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile Hristiyan Demokratlar (CDU/CSU) büyük oy kaybına uğradı. SPD tarihinin en dip noktasına düşerek yüzde 20,8'e geriledi; Merkel'in partisi Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ise sekiz puan gibi, en çok oy kaybeden parti oldu. CDU'nun lideri başbakan Angela Merkel ve SPD'nin başkanı Martin Schulz'dan istifa gelmedi ama tarihi yenilgi alan bu partilerde de hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Seçim sonuçlarından hemen sonra SPD'nin başkanı Schulz, CDU ile büyük koalisyona gitmeyeceklerini, muhalefette kalacaklarını açıkladı.
Resmi olmayan son duruma göre partilerin oy oranları şöyle: CDU/CSU: 33,0 (-8,5), SPD: 20,5 (-5,2), Sol Parti: 9,2 (+0,6), Birlik 90/Yeşiller: 8,9 (+0,5), FDP: 10,7 (+5,9), AfD: 12,6 (+7,9), diğerleri ise 5,0 (-1,3).
Yukarıdaki oy oranlarına göre, partilerin sandalye sayısı şu şekilde olacak: CDU/CSU: 246, SPD: 153, Sol Parti: 69, Birlik 90/Yeşiller: 67, FDP: 80, AfD: 94.
Jamaika modeli
Merkel 8 puan kaybetmiş olsa da, seçimin en çok kazananı olarak başbakanlık görevine devam edeceği kesin. SPD'nin koalisyona katılmayacağını açıklamasına karşın erken bir seçim de pek olası görünmüyor. Olabilecek tek seçenek 'Jamaika' modeli bir koalisyon. Jaimaika modeli denmesinin nedeni, bu ülkenin bayrağının renklerinin siyah, sarı ve yeşilden oluşmasıdır. CDU/CSU’nun siyah, FDP’nin sarı ve Yeşiller’in doğal olarak yeşil renkle temsil edildikleri koalisyon hem kolay oluşmayacak, hem de kolay çalış(a)mayacak.
Kahverengililer Federal Meclis'te
Kimine göre, sağ popülist, kimine göre aşırı sağcı, kimine göre göçmen düşmanı, kimine ve bana göre faşist Almanya İçin Alternatif (AfD) partisi, yüzde 13'e yakın bir oy oranıyla Federal Almanya Parlamentosu'na girdi. Bu, Meclis’te 94 faşiste sandalye anlamına geliyor.
Bazı bölgelerde durum daha da vahim. Evet bazı bölgelerde, özellikle de Bavyera eyaletinin çok yerinde AfD'nin aldığı oy oranı yüzde 20'lere kadar varıyor. Daha da endişe verici olanı ise, Almanya'nın doğusunda AfD'nin genelde yüzde 20'den de fazla, bazı yerlerde de yüzde 30'a yakın oy alması oldu. Düşünsenize, karşılaştığınız her üç-dört kişiden biri faşist.
Hitler faşizminin yenilgisinden, 1945'ten sonra, 'yeni' Almanya'nın kuruluşundan bu yana ilk defa faşist bir parti, hem de yüzde 13'le Federal Meclis’e girmiş oldu. Şehir ve eyalet meclislerinde bazı dönemlerde yer alabilen faşistlerin, ilk kez genel mecliste yer alacak olmasının büyük şaşkınlığını yaşıyor Almanya. Önceden büyük oranda tahmin edilmesi durumu biraz yatıştırmış olabilir. Ama önümüzdeki dönem, her şeye rağmen ilk şaşkınlığı üzerinden atacak olan Almanya'da büyük kitlesel anti-faşist gösterilere şahit olacağız.
AfD'li vekiller, belki Naziler gibi kahverengi takım elbiseleriyle gelmeyecekler ama, Federal Meclis'in rengi "kahverengi"ye, çamura bulaşmış oldu (Nazi döneminde, faşist Nazi milletvekilleri parlamentoya kahverengi üniformalarıyla giriyorlardı). İçlerinde çok sayıda aktif neo-nazinin olduğu bilinen, çok kereler de ispatlanan bu partinin söylemleri 'en faşist' parti olarak bilinen NPD'nin söylemlerinden farklı değil.
Şimdiden "Parlamentoda AfD'nin yanında kimse oturmak istemeyecek" sözlerinin dolaşmaya başladığı bir ortam oluştu bile. Oturulsa ne yazar, oturulmasa ne yazar, sonuçta aynı salonda olacaklar ve aynı kürsüyü kullanacaklar. Alman ve diğer milliyetlerden milletvekillerinin yanı sıra, Türkiyeli milletvekilleri için de kolay olmayacak, parlamento çalışmaları. Parlamento, başta Sol Partililer olmak üzere demokrat ve solcu vekillerle faşist vekillerin yoğun tartışmalarına, hatta kavgalara da sahne olacak. Kavgaya, diğer partilerden anti-faşistler de dahil olacak.
Seçim başarılarıyla AfD'li faşistler, hem ülkedeki, hem de tüm Avrupa'daki diğer faşistleri cesaretlendirecek. Her alanda daha fazla söz sahibi olacak bu faşistler. Bu durum sadece parlamentoda değil, hayatın her alanında karşımıza çıkacak.
14 Türkiyeli Meclis’te
Dün yapılan seçimlerde Türkiye kökenliler de yine Meclis’e girmeyi başardı. Kesin olmayan resmi sonuçlara göre 14 Türkiyeli Federal Milletvekili olarak seçildi. 6 milletvekiliyle en fazla Türkiyeli SPD'den seçildi. Yeşiller’den 5, Sol Parti’den 3 milletvekili Federal Meclis’e girdi.
Bir önceki dönemde biri Batı Trakyalı, 10’u da Türkiye kökenli olmak üzere 11 milletvekili vardı. Bu kez, çoğu kadın olmak üzere Türkiye kökenli 14 milletvekili girdi. Yeşillerden Cem Özdemir, Ekin Deligöz, Canan Bayram, Dalyan Beyaz, Filiz Polat, Sol Parti'den Sevim Dağdelen, Evrim Sommer ve Gökay Akbulut, SPD'den de Aydan Özoğuz, Cansel Kızıltepe, Metin Hakverdi, Gülistan Yüksel, Elvan Korkmaz ve Mahmut Özdemir Meclis’e girdi. İlk kez Meclis’e giren isimler ise şunlar: Elvan Korkmaz, Canan Bayram ve Gökay Akbulut.
Erdoğan meselesi
Seçmenlerin oy kullanmalarında Erdoğan'ın söylemleri ve boykot çağrısı karşılık bulmadı. Seçimlere katılım oranında yüzde 4'ten fazla artış oldu. Türkiyeli milletvekili aday sayısında artış, parlamentoya da yansıdı ve sayı 11'den 14'e çıktı.
Bence, Erdoğan'ın en büyük zararı Merkel'e, yararı da faşistlere oldu. Merkel'in sürekli Erdoğan'la anlaşması ve destek vermesi, yani karşı koymada çok geç kalması Merkel'e kaybettiren önemli etkenlerden biri oldu. 7 Haziran ve 1 Kasım Seçimleri'nde Merkel'in Erdoğan'a verdiği destek biliniyor. "Türkiye ile Sığınmacı Anlaşması' konusu da Merkel'e kaybettiren noktalardan biri.
'Türk' partisi veya bilindiği gibi Erdoğan'ın kurdurttuğu ADD sadece 41 bin oy alabildi. Tüm Erdoğan posterli seçim afiş, pano, videoya rağmen. Aldıkları mali destek de çabası.
Daha önce eyalet seçimlerinde, iki 'Türk' partisi, Yenilik ve Adalet Partisi (BIG) 17 bin 445 oy, Alman Demokratlar Birliği (ADD) ise 13 bin 653 oy alabilmişti. Toplamda ise 31 bindi zaten. BIG, ADD yararına seçimlere katılmadı. Tüm Almanya'da aday göstermeye cesaret edemeyen ADD, seçimlere sadece Kuzey-Ren Vestfalia (KRV) eyaletinde katıldı.
Yani, Almanya seçimlerinde Erdoğan ve Ak faşistleri etkili olamadı.