Selda Karafazlı – Diğer Yazıları
Hidroelektrik santraller, maden aramaları, taş ocakları, yeşil yol aldatmacası.
Mahşerin dört atlısı… “Birileri”ne altından ikramlar yapmak için yola çıkan bu
atlılar Karadeniz halkının, hatta Türkiye’ nin kabusu haline geldi. Ah Cengiz
bela Cengiz, sardın dört yanımızı.
Ne çok şeye ah ederiz. Türkülerimizde vardır ahlarımız, aşklarımızda vardır.
Şimdiki ise öyle bir ah ki Artvin in, Samistal ‘in , Fırtına ‘nın , Andon’ un sesini
yüceltiyor. Karadeniz halkı kolay teslim olmadı, olmuyor, olmayacak.
Tayyip’e yakınlığıyla bilinen ve Akkuyular’da da “kara” işler yapan Cengiz
İnşaat, şimdi de gelmiş Artvin’in canını almaya çalışıyor. . İnternete düşen
yolsuzluk tapelerinde, ‘Bu milletin a… koyacağız” da demişti Cengiz Holding’in
Başkanı Mehmet Cengiz, hatırlatayım.
Artvin’in tam tepesinde, yeraltı sularının olduğu yaşam merkezi Cerattepe ve
Genya’da siyanürle altın çıkarmak istiyor. Üstelik Artvin’de yaşayan tüm
canlıların soyunu tüketmek pahasına. Ölüm ya da sürgün seçeneğiyle. Buna
karşı Artvin halkı, mücadeleye 21 Haziran’dan itibaren nöbet tutarak start
verdi. Jandarma yolları kapattığı için halk, arabalarını bırakıp yürüyerek çıktı
Kafkasör yaylasına. Ardından halk, maden şirketi ve orman bölge müdürlüğü
görevlilerine yolu kapattı.
Cengiz İnşaat, sen gel -pardon hiç gitmedin ki zaten. Sen yeniden gel , yeni
ÇED raporlarıyla gel ve de ki: “hadi verin canınızı”. Bunu de ama, o kadar da
kolay olacağını düşünme… Artvin halkı, Cengiz İnşaat’a “alamazsun canumizi”
diyor! Can derken öyle damardaki kanın bitirilmesi değil dertleri. Artvin’in canı
toprak, canı yeşil, canı tertemiz su, canı mavi… Halk türküler söylüyor, gülüyor
ve canına sahip çıkıyor.
Artvin den geçelim, yapım yılı 2015 olan bir Akp filmi Yeşil Yol’a. (http://
siyasihaber.org/karadenizde-bir-akp-filmi-yesil-yol) Yeşil Yol’da yine kadın
direnişçiler ön planda. Çoluk çocuk demeden, yaşlı sakat demeden her
engele yeni çözümler üreterek gerçek yeşili korumaya devam ediyor yöre
halkı. Ninelerimiz kendi çocukları olarak baktıkları jandarmanın kolları
arasında sürüklense de dur durak demiyor mücadeleleri. Hatta Türkiye’ nin
konuştuğu Karadeniz kadını Havva ana atıyor kendini iş makinesinin önüne
ve “beni de gömün ” diyor. Bunu Cengiz İnşaat ya da Akp filminin yapımcıları
anlar mı dersiniz? Bence çok zor.
Rize valisinden de “özlü” bir söz geldi geçen günlerde: “devlet bir karar alır
bu dedikleriniz olabilir bunun garantisi yok”. Bunu vali Yazıcı vadiler üzerinde
kurulması olası oteller, benzin istasyonları ve dahası için duyulan tedirginlik
soruları üzerine söyledi. Havva ana tam da direnişin ortasında Rize valisi
Yazıcı’ya cevap olarak mı bilinmez ama şunu dedi; “DEVLET KİMDİR,
DEVLET BİZİM SAYEMİZDE DEVLETTİR.”
Karadeniz kadını Havva ana diyor ki vadimi, suyumu benden alacak isen
benim canımı da al . Ben zaten açlıktan ölürüm diyor bir süre sonra. Yeşili
görmezsem çürürüm, suyumu içmezsem kururum diyor. Oteller
yapacaklarmış, turizme açacaklarmış . Karadeniz kadını size altın tepsilerde
özel sularınızı mı servis edecek? Yöre halkı nasıl bir yaşam sürecek.
Kurulması planlanan kayak merkezlerinden sonra doğal yaşam içerisindeki
canlılar yaşamlarını nasıl devam ettirecek ya da ettirebilecekler mi? Ülkemizin
ihtiyacı gerçekten yeni kayak merkezleri ve oteller mi? Siz bunları yaptıktan
sonra Ayder’ e kim eski Ayder diyebilir?
“Beni de gömün” diyor Karadeniz kadını Havva ana, çünkü dedesini de o
yaylada gömdü, babasıyla o yaylada oynadı, ineğini o yaylada otlattı .
İnek demişken Kazım dayıyı ve Andon’daki mücadelesine gelelim. Türkiye,
Kazım dayıyı ineğini satarak HES’lere karşı dava açan yurttaş Kazım olarak
tanıyor. Evet Kazım dayı dava için hem ineğini sattı hem de bankadan kredi
kullandı. Andon vatandaşı Kazım dayı suyunu içirtmedi. İçirtmedi derken
yanlış anlaşılmasın. Kazım dayımın eli hep açıktır. Her buluşmamızda bana
elinde bahçesinin mandalinaları, kestanesi ve daha bir çok bereketiyle gelir.
Suyunu içmek isteyen herkese de yeteri kadar suyu vardır. Burada söylemek
istediğim; Kazım dayı suyunu kan emicilere yar etmedi. Reklam kampanyası
haline de getirmedi mücadeleyi, ineğini sattı ve kazandı. İşte aynı Kazım dayı
bugün satacak başka ineğim kalmadı dediği için saldırıya uğradı.
Aslında Kazım dayı bunu birkaç yıl önce söylemişti. Ne satacak ineği ne de
kredi ödemesi yapacak parası yoktu dayımın. Şimdi verecek tek canı kaldı. O
da damarındaki kandan ibaret. Kazım dayıya saldıran, taşocağı yapmak
isteyen Türütler İnşaat yetkilileri daha önceden de telefonla Kazım dayıyı
tehdit etmişler ve o haklarında suç duyurusunda bulunmuştu. Türütler
İnşaat’ın Rize belediyesi’ne ait taş ocağına açılan davada Rize İdare
mahkemesi geçtiğimiz günlerde iptal kararı vermiş olmasına rağmen Kazım
Delal’e savrulan orak başına hedefti . Dayı koluyla yüzünü korumak isterken
saldırıdan kol ve omuzdan aldığı kesiklerle kurtuldu.
Öyle görünüyor ki Cengiz İnşaat’tan , Yeşil Yol’dan daha çok ses gelecek.
Karadeniz halkının, Havva anaların, Kazım dayıların mücadelesi sürecek…